Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mayıs '13

 
Kategori
Tarih
 

Atatürk Bursa Nutku söylemiş miydi?

Atatürk Bursa Nutku söylemiş miydi?
 

Giriş

Tıpkı Yunus Emre’ye ait olmayan şiirler  Yunus’a mâl edildiği gibi Atatürk’ün asla söylemediği sözler de Atatürk’e yakıştırılmıştır. Gerekçe genelde, “Atatürk söylememiş olsa da  ‘Atatürkçe’  söz.”  olmuştur.  Atatürk Araştırmaları Merkezi Kurucu Başkanı  Prof. Dr. Utkan Kocatürk’ün bu konudaki anekdotları hayli ilginç : “Ankara’da ki Emekli Sandığı merkez binasının üzerinde, 20 yıl boyunca yazan bir söz vardı: ‘İhtiyarlarına hürmet etmeyen toplum, toplum değildir’ Sonradan bu sözün Atatürk’e ait olmadığı bir emeklinin yazdığı mektupla ortaya çıkınca yazı kaldırıldı. Bir gün şoförler odasından bir heyet geldi; ‘Hocam. Atatürk, ‘Şoför dünyanın en namuslu, en dürüst adamıdır’ demiş midir, dememiş midir?’ diye sordular. ‘Yok, tabi böyle bir sözü Ata’nın’ deyince derneğin kapısındaki yazıyı sildirdiler. “

Günümüzde Bursa Nutku’nu Referans  Alanlar

Yakın geçmişte  CHP Mersin Milletvekili –üstelik de ve TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi – İsa Gök on milletvekiliyle birlikte “direniş çağrısı” yaparken cümlelerini Bursa Nutku’nu dayandırdı: “Direnme hakkı, aktif ve pasif direnişler vardır. Yüzlerce yöntemi vardır. Direnme çok çeşitlidir. Nasıl direneceğine halk karar verir. Büyük önder Atatürk ne diyor?  ‘ Eğer ki Cumhuriyet Devrimleri sahipsiz kalmış, Cumhuriyet Devrimlerinden geriye gidiş esas hale gelmiş ise; bu ülkenin bana ne kardeşim ordusu vardır, polisi vardır, jandarması vardır, bana ne demeyeceksin.”

Sözde Bursa Nutku’na Sebep Olan Olay

1 Şubat 1933’te Bursa’da  Arapça ezan hadisesi olmuş, Olay  İzmir’de bulunan Atatürk’e bildirilmiş, Atatürk derhal Bursa’ya gelmiştir. Görmüştür ki basit bir hadisedir; Anadolu Ajansı’na bu yolda açıklama da yapmıştır. 6 Şubat 1933’te , Atatürk, iddiaya göre, Çelik Palas’ın yakınlarındaki köşkte  bu ‘nutku’ söylemiş. Sözüm ona orada bulunan bir  gazeteci not almış ve ne gariptir ki bu metni  tâ 1947’de yayımlamış. Ama Atatürk’ün her nutkunu haber yapan AA’nın böyle bir bülteni yoktur. Kılıç Ali ile Hikmet Bayur gibi Atatürk’ün yanında bulunan isimler, Atatürk’ün böyle bir konuşma yapmadığını söylemişlerdir. Dahası Bursa Nutku’nun  söylendiğine ait hiçbir kayıt yok.

Günümüz Türkçesi’yle Adı Geçen Nutuk

Türk Genci, inkılâpların ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve inkılâpları benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, ‘Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır.’ demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi eserini koruyacaktır.

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, “Polis henüz inkılâp ve cumhuriyetin polisi değildir.” diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, ‘Demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek.

Onu hapse atacaklar. Kanunî yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, “Ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.

 İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği! (1)

Son söz: İki ay sonra söylediği kayıtlarda bulunan şu sözler Atatürk’e ait: “Gençlik her türlü faaliyetlerinde Cumhuriyet’in kanunlarına, cumhuriyet kuvvetlerinin usul ve kaidelerine riayetkâr bulunmaya dikkatli olmalıdır.” (25 Nisan 1933, Atatürk’ün bir telgrafı)

Şimdi varın siz düşünün, kurduğu Cumhuriyet’i gözü gibi koruyan, yaptığı inkılâplarla  Cumhuriyet  rejimini bir hukuk zeminine oturtmaya çalışan Atatürk (sözde nutukta geçen altını çizdiğim satırlara bakın lütfen!) gençliğe anarşiyi, kargaşayı teşvik eden; polise, orduya ve yargıya baş kaldırmayı, gerektiğinde  bu kurumlarla  elle, taşla, sopa ve silahla” mücadele etmeyi öğütler mi hiç?

İşin garibi de şu: Bu sözde nutuk  DP tarafından CHP’ye, CHP tarafından DP’ye, 27 Mayıs 1960 darbecileri tarafından DP’ye karşı kullanılmıştır. Hatta rivayet odur  ki Deniz Gezmiş de yargılanma sırasında  bu nutku okumuştur.

___________________________________

 (1) Atatürkçü Düşünce Derneği Sitesi

 
Toplam blog
: 300
: 1022
Kayıt tarihi
: 13.06.10
 
 

Tarih, edebiyat, şiir, dil ..