Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Aralık '06

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Atatürk ve AB

Atatürk'ün Avrupa mesajı:

6 Mart 1922;

"Hepiniz bilirsiniz ki, Avrupa'nın en önemli
devletleri Türkiye'nin zararıyla, gerilemesiyle
ortaya çıkmışlardır. Bugün bütün dünyayı etkileyen,
milletimizin hayatını ve ülkemizi
tehdit altında bulunduran en güçlü gelişmeler
Türkiye'nin zararıyla gerçekleşmiştir. Eğer
güçlü bir Türkiye varlığını sürdürseydi, bugünkü
siyaseti var olmayacaktı; Türkiye,
Viyana'dan sonra Peşte ve Belgrad'da yenilmeseydi,
Avusturya - Macaristan siyasetinin sözü
edilmeyecekti. Fransa, İtalya, Almanya da, aynı
kaynaktan beslenerek siyasetlerini
geliştirmişler ve güçlenmişlerdir.

"...Bir şeyin zararıyla yükselen şeyler, o şeyden
zarar göreni alçaltır. Gerçekten de,
Avrupa'nın bütün ilerlemesine, yükselmesine ve
uygarlaşmasına karşılık Türkiye gerilemiş,
düştükçe düşmüştür.

"...Bunun sonucu, birçok zeka, duygu, düşünce
Türkiye'nin yok edilmesi
noktasında yoğunlaşmış ve bu yoğunlaşma yüzyıllar
geçtikçe oluşan kuşaklarda adeta tahrip
edici bir gelenek biçimine dönüşmüştür. Bu geleneğin
Türkiye'nin hayatına ve varlığına
aralıksız uygulanması sonucunda, nihayet Türkiye'yi
ıslah etmek, uygarlaştırmak gibi
birtakım bahanelerle, Türkiye'nin iç hayatına, iç
yönetimine işlemiş ve sızmışlar, böyle
elverişli bir zemin hazırlamak gücünü ve kudretini
elde etmişlerdir.

"...Artık durumu düzeltmek, hayat bulmak, insan
olmak için, mutlaka Avrupa’dan nasihat almak, bütün
işleri Avrupa’nın emellerine uygun
yürütmek, bütün dersleri Avrupa’dan almak gibi,
birtakım zihniyetler ortaya çıktı. Oysa
hangi istiklal vardır ki, yabancıların nasihatleriyle,
planlarıyla yükselebilsin? Tarih
böyle bir olay kaydetmemiştir."

Mustafa Kemal

Aslında Türkiye AB için bulunmaz bir nimet. Bizim ihtiyacımız olan ise Ülkemizin yönetim sisteminin değişmesi. Her gelen başka şeyler kattı, her gelen başka şeyler yıktı.

Bizim hiçbir şekilde AB ye ihtiyacımız olmadığı gibi onların bize ihtiyaçları vardır.

Ama bizim ülkemiz çıkarlar ülkesi olduğu için hala ülkemizdeki nimetleri kullanmayıp dışarılardan milyon dolar borçlarla bir takım şeyler alıyoruz. En iyi sebze, meyvelerimizi başka ülke insanlarına ihraç ediyoruz.

Birlik beraberlik diyoruz ya hani. Bana boş geliyor çoğu zaman. Hala birbirimizi kazıklıyor hala birileri üzerinden paralar kazanmaya devam ediyoruz.

Ülkemizi ve insanlarımızı koruyamıyoruz. Bazense satıyoruz!

Atatürk'ün emaneti olan bağımsızlık ve egemenlik hiçbir şey için ve hiç kimseyle paylaşılmayacak kadar değerlidir. Bağımsızlık ve egemenlik ulusal onurumuzdur.

Dünya yeniden kuruluyor. Türkiye hiçbir şey istenmeden çağrılsa da Avrupa Birliği'ne katılmamalı; Atatürk'ün kurduğu bağımsız, egemen cumhuriyetini, ulus devletini korumalıdır.

“Bağımsızlık benim karakterimdir” diye kestirip atıyor. “Ya İstiklal Ya Ölüm, ahdi ve andı”, Atatürk’ün Kurtuluş savaşımızda değişmez politikası ve prensibi idi.

Atatürk gençliğe hitabesinde: “Ey Türk gençliği, birinci vazifen, Türk İstiklâlini, Türk Cumhûriyetini, ilelebed muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur. Bu temel senin en kıymetli hazinendir” diye söze başlıyor.

Atatürk’ün bu konudaki kesin ve açık demeçleri bundan ibaret de değildir. Açıkça görülüyor ki Atatürk’ün görüşleri ve politikaları ile AB’nin görüş ve politikalarının birbiriyle bağdaşması asla mümkün değildir.

Mesela Anayasa madde 6’da aynen:

“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette, hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz.” hükmü vardır.

Eski Türk Ceza Kanunun 125’inci maddesinde ise aynen:

Madde 125: “Devlet topraklarını veya bir kısmını, yabancı bir devletin hâkimiyeti altına koymaya veya devletin istiklâlini tenkise veya birliğini bozmaya veya devletin hakimiyeti altında bulunan topraklardan bir kısmını devletin idaresinden ayırmaya matuf bid fiil işleyen kimse, ölüm cezasıyla cezalandırılır.

Başka söze gerek yok sanırım.

 
Toplam blog
: 19
: 898
Kayıt tarihi
: 01.12.06
 
 

Sıcak bir Ağustos günü 16:15’de Gönen Devlet Hastanesinde şimdiki gibi tombiş yanaklarım, çekik güle..