Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Sonsuzluk (Osman Özeker)

http://blog.milliyet.com.tr/yasev

21 Nisan '09

 
Kategori
Güncel
 

Atatürk ve çağdaş kadın

Atatürk ve çağdaş kadın
 

—Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklerde yükselmeye laiksin.

Ulu Önder Atatürk’e ait bu sözler Atatürk’ün kadınlara bakış açısını ortaya koymaktadır.

Atatürk Türkiye Cumhuriyetini kurarken çok iyi biliyordu ki; Artık cumhuriyet Türkiye’sinde kadınlarımızın da hak ettikleri, layık oldukları bir yaşam düzeyine kavuşması, çağdaş Türkiye’nin “gülen yüzleri” olması gerekmektedir.

Ulu Önder bir yandan ülkedeki “cehaletle” uğraşırken, diğer taraftan da modern ve çağdaş Türkiye’nin yaratılması için mücadele vermiştir.

Mustafa Kemal çok iyi biliyordu ki, ”batı medeniyetlerinin üzerine çıkabilmenin” en önemli ayağının kadınlarımızın cehaletten kurtarılması ve toplum hayatından uzak tutulmamasıydı.

Atatürk’ün “çağdaşlaşma modelinde” kadının yeri ve önemini söylevlerinde sık sık dile getirmiştir;

—Türk kadınını dünyanın en aydın, en faziletli ve en ağır kadını olmalıdır. Ağır sıklette değil, ahlakta, fazilette ağır, vakur bir kadın olmalıdır.

Atatürk bu söyleminde “Türk kadınını dünyanın en aydın kadını” olarak görmek istediğini açıkça ifade etmektedir.

Atatürk “kadınlarla ilgili başka bir söyleminde:

—Bizim topluluğumuzun başarısızlığının nedeni, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz kayıtsızlık ve kusurdan ileri gelmektedir. Bizim topluluğumuz için ilim ve fen lazım ise bunları aynı derecede hem erkek, hem de kadınlarımızın kazanması lazımdır.

Bugünün şartlarından birisi de kadınlarımızın her hususta yükselmelerinin teminidir. Kadınlarımızda âlim ve mütefennin olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğrenim derecelerinden geçeceklerdir. Sosyal hayatta kadınlarımız erkeklerle birlikte yürüyerek birbirlerinin yardımcısı olmalıdır.

Atatürk’ün bu söyleminde yıllar önce yaptığı bir tespit maalesef bugünde hala ortada durmaktadır.”Kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz kayıtsızlık ve kusur” bugünde devam etmektedir.

Yazımızın başında vurguladım Atatürk’ün, “Ey Türk kadını sen yerde sürünmeye değil, omuzlarda yükselmeye layıksın” sözlerindeki kadına verdiği değeri günümüz Türkiye’sinde de “ne kadar geçerli bir tespit olduğu” açıkça görülmelidir.

Dün olduğu gibi bugünde Atatürk’ün çizdiği “Aydınlık ve çağdaş ufuklara” ulaşabilmek için mücadele verenler bu mücadelenin Türk kadınına layık olduğu değerlerin verilmesiyle başarılabileceğinin bilinci ile “yola devam” etmelidir.

Artık ülkemizde ki “cehaleti ve taassubu” yok etmek istiyorsak;

Çocuklarımızın ülkesine ve milletine faydalı birer evlat olarak yetiştirilmesini istiyorsak;

Kadın ve erkek eşitliğine inanıyorsak;

Kadınlarımız olmadan toplumsal kalkınmanın, eğitim hamlelerinin başarılı olamayacağını görüyorsak;

Töre cinayetlerinin, kan davalarının ve halen ülkemizin bazı bölgelerinde kadınlarımızın “köle gibi alınıp satılmasını” istemiyorsak;

Ekonomik yoksulluklar nedeniyle okumak isteyen kız çocuklarımızın cumhuriyet ilkelerine ve devrimlerine aykırı “tarikat ve cemiyetlerin” pençesine düşmesini istemiyorsak;

Öncelikle Türk kadınına toplumda hak ettikleri değeri sağlamalı ve göstermeli;

Ailenin temeli olan kadınlarımızı ve gelecekte anne olacak kızlarımızı bir takım tarikat ve cemiyet baskılarından kurtararak, çağdaş bilimin ve aklın modern kurumlarında eğitmenin ve yetiştirmenin yolarını mutlaka sağlamalıyız.

Türk kadınını Atatürk’ün çizdiği “ilke ve hedefler doğrultusunda ”bilim ve akla dayalı sosyal hayata katılımcı ve çağdaş yapıda” yetiştirmeliyiz.

Kadınlarımızı Çağın gereklerine uygun ve çağdaş bir şekilde yetiştirmek için de, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği gibi kadınlarımıza ve kızlarımıza sahip çıkan, el uzatan bu tip dernek ve kuruluşlarımıza destek olmalıyız.

BU desteği verirken de “hedef yüz bin genç kızımız değil, hedef tüm karanlıkta kalmış, çaresiz ve cehalete doğru sürüklenen” kızlarımıza ulaşmak ve sahip çıkmak olmalıdır.

Pek tabiidir ki bu mücadele kolay değildir. Dün olduğu gibi bugünde bu onurlu ve ulvi mücadeleyi yürütenlerin önüne birçok engeller konmaya, hatta “iftiralar atılmaya” çalışılacaktır.

Ancak; Bazen de bu engellemeler ve iftiralar “ters tepki” olarak ortaya çıkacaktır.

ÇYDD’ DE yaşanan son olaylar “öyle bir ters tepki” yaratmıştır ki, Türk halkı bu derneğimize ve yürüttüğü o kutsal göreve sahip çıkarak destek vermekte gecikmemiştir.

Atatürk’ün de önemsediği, Türkiye’nin kalkınmasının, Çağdaşlaşma yolunda ilerlemesinin ve “çağı yakalamasının” temelinde kapıyı açacak olan anahtar “Kadınlarımızdan” geçmektedir.


Sonsuzluk (Osman Özeker.)

 
Toplam blog
: 287
: 3107
Kayıt tarihi
: 11.07.08
 
 

1949 Konya Ereğli doğumlu olup, halen İzmir'de oturmaktayım. A.Ü. Eğitim Fakûltesi mezunuyum  Ata..