Atlantik Konseyi ve Açılım!

Türkiye’de günlerden beri tartışılan ve bir türlü içeriği belli olmayan açılımla ilgili detaylar yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı.

Basına yansıdığı ve http://www.acus.org/ isimli internet sitesinde yayınlandığına göre; ABD’de kurulu Atlantik Konseyi isimli kuruluşun bu yıl haziran ayında “Türkler ve Irak Kürtleri Arasında Güven Tesisi” başlıklı raporda her şey açıkça görülüyor.

Oysa günlerden beri ülkede belden aşağı siyaset aldı yürüdü!

Ne namus, ne ahlak kaldı sorgulanmayan!

Sözde raporu kaleme alan kişi David L. Phillips...

Bu şahıs, ABD’nin dış politikasında oldukça etkin bir kişiymiş...

Tabi bu rapor hazırlanırken kendilerine yardımcı olan tanıdık simalar da hemen göze çarpıyor. Bunların başında eski ABD Büyükelçisi Ross Wilson, ABD’li General Charles Wald ve Soros’un kurduğu Açık Toplum Enstitüsü’nün politika analizcisi Mike Amitay…

Raporun içeriğinden biraz bahsedecek olursak;

- Erişimi genişletmek: Habur Kapısı’nın iyileştirilmesi, ikinci bir kapının açılması, sınır yakınlarına Gaziantep’teki gibi serbest bölgeler kurularak ticari işbirliğinin artması isteniyor.

- Transit işlemleri hızlandırmak: Türkiye’den Irak’a taşınan malzemelerin biran önce geçmesi için, gümrükte her hangi bir beklemenin olmaması isteniliyor. Yani her türlü kaçakçılığa göz yumulması da isteniliyor.

- Bağlantıları kurumsallaştırmak: Kürdistan Bağımsız Yönetimi’nin (KBY), Türkiye’nin büyük kentlerinde ticaret ofisleri ve değişik isimlerde büro açmalarına izin verilip, bu büroların açmasının teşvik edilmesi isteniliyor.

- Kapıların herkese açılması: Tanınmış Kürt liderlerinin yanı sıra, Masoud ve Nechirvan Barzani’nin Türkiye’ye daha çok ziyaret yapmasını ve ilişkilerin gelişmesini sağlamamız isteniliyor.

- Ar-Ge’yi genişletmek: TPAO’nun, Irak Kürdistan’ında jeolojik araştırmalar yaparak kendisini ayrıcalıklı bir pozisyona sokmasını sağlamamız isteniliyor. Amaç, oradaki petrollerin çıkartılması için taşeron olarak faaliyette bulunmamız isteniliyor.

- Kerkük sorununun çözümü: Kerkük’ün Kürtlere bırakılamayacak kadar önemli olduğu, buradaki petrollerin sağlıklı şekilde Amerikan şirketleri tarafından işletilmesi için işe el atmamız isteniliyor.

- Teröre karşı çıkmanın ötesine geçmek(Ne anlama geldiği malum): PKK sorununun çözümü için, güvenlik önlemlerinin ötesinde adımlar gerektirdiği, çözümün Türkiye’nin sürdürülebilir demokratikleşmesinde ve gelişiminde olduğu, aynı zamanda PKK liderleri ve birlikleri için af organizasyonu yapmakta yatmaktadır, denilerek, açıkça Terör örgütü mensuplarına af isteniliyor. (Oysa tüm suçları Cumhuriyeti savunmak olan onlarca insan Ergenekon’dan, sorgusuz sualsiz içeride yatıyor. Onlar için her hangi bir talep yok!)

- Tutukluların serbest bırakılması: Demokratikleşmeyi geliştirmek için DTP’li ve PKK’lı tutukluların serbest bırakılması gerektiği söyleniyor.

- Yasal reformlar yapmak (Reformun yasal olmayanı olur muymuş?: Türkiye’nin, federalizmi bölünmeyle eş anlamlı gördüğünden, daha az göze çarpan “adem-i merkeziyet” planlarını tasarlayıp devreye sokarak, ülkenin bölünmesi için gizli faaliyette bulunulması isteniliyor.

- Türklük tanımını değiştirmek: “Türklüğü” vatandaşlık olarak tanımlayan Anayasa’nın 7. Maddesi’ni değiştirilmesi, Terörle Mücadele Yasası’ndaki 215, 216, 217, 220. maddeleri ve Türk Ceza Kanun’undaki 301. madde gibi gerici yasal düzenlemelerin yürürlükten kaldırılması isteniliyor. (Bu raporu hazırlayanların ülkesinde, herkes Amerikalıdır denilerek, Amerikan vatandaşlığına vurgu yapılıyor)

- Yargıyı ıslah etmek: Katı, hesap sorulamaz ve aşırı tutucu olan yargının ıslahı için de önlemler alınması, yargının uzaktan kumanda ile idare edilmesi(!) isteniliyor. (Merak etmeyin az kaldı o sorunun çözümüne!)

- İş olanakları yaratmaya odaklanmak: Güneydoğu’daki ekonomiyi canlandırılması, özelleştirmeye hız verilmesi (Satacak ne kaldı ki?), toprak reformunun yapılması isteniliyor. (İşte en güzel öneri! Ancak bunu Ahmet Türk ile nasıl müzakere edeceksin?)

- Sosyal servisleri geliştirmek: Özellikle kadınlar ve kızlar için sağlık ve eğitim gibi sosyal servisleri genişletilmesi, kadınları fakirlikten, cahillikten ve eziyetten kurtaracak adımlar atılması, aşiret düzenini ve feodal yapıyı parçalayacak ve gelişmeyi hızlandıracak önlemler alınması isteniliyor. (Bu öneriye canı gönülden katılmamak mümkün mü?).

- Düşmanla konuşmak: İktidar’ın seçmenden çekinerek, Öcalan’la konuşmayı reddedebileceğini, fakat DTP’nin etkin bir muhatap kabul edilmesini, Başbakan Erdoğan’ın, DTP’yle görüşmesini ve geniş kapsamlı görüşmelere hemen başlanılmasını istiyorlar. (Siz hiç merak etmeyin. Uzun zamandan beri beklediğimiz yol haritasının detayları belli oldu. Başbakan Erdoğan DTP ile Başbakanlık gömleğini çıkartıp, çok geniş kapsamlı bir görüşme yaptı.)

Bu kadar yeterli mi?

Benim gibi birçok kişinin, bu açılım da nereden çıktı? Hani içeriği? Diye meraklı gözlerle bakarken, herkesin aşağı yukarı tahmin ettiği gibi yol haritasının çok uzaklarda çizildiği ortaya çıkıverdi.

Sonuç olarak; bu önerileri yapanların, Başbakan’ın deyimi ile A… ve A… oldukları su götürmez bir gerçek!