Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Eylül '22

 
Kategori
Anılar
 

ATMA YOK YIKMA YOK DEMEDİM Mİİ

ATMA YOK, YIKMA YOK DEMEDİM Mİİİ?

(Köyüme Mektuplar-12)                    

Yeter ki bir insanı, Allah için sevindir;

Ummadığın o cennet, umulur ki senindir.

Cengiz Numanoğlu

          Geçenlerde Cevdetiye Belediye Başkanımız sayın Mehmet Özer Bey, birlikte resimlerini paylaşmıştı. Rahatsızlığı dolayısıyla ziyaret ettiğini belirtmişti. Ben de geçmiş olsun dileğinde bulunmuş, şifalar dilemiştim.

          Adil Şanlı kardeşim köylüm, gençliğimiz zamanında orta boylu, etine sıkı, zıplık gibi, zıpkın gibi, güçlü idi. Yere sağlam basardı. Adil'in şakacı bir tarafı da vardı Özellikle Cafer Coşkun abimin arkadaşı idi. Benimde oldukça birlikte vakit geçirmişliğim vardı.

          Adil kardeşimden duyduğum şeklinde hatırladığım iki anıyı anlatırsam belki bir tebessüme neden olurum. Eğer öyle değilse bile ben öyle anlatayım da, bu tebessüm şifasına belki bir katkı sağlar. Bir tebessüm bazen dünyalara değer olabilir diye anlatmak istedim. İnşallah iyi şeyler hatırlamasına, tebessümüne neden olurum.

          Adil askerden izine gelir. Asker izine gelince yakın akrabalar, komşular yemeğe davet ederler. Aile büyüklerinden biri başka köyde ise asker onun yanına gider elini öper.

          Bu çerçevede Adil, teyzesini ziyarete gider. Adil’i görünce teyzesi çok sevinir. Boynuna sarılır, hal hatır sorar. Bir yandan ikram edeceği şeyleri yaparken, bir yandan da sohbet etmek ister. İlk hal hatır sormalar bitince laf da bitmiştir. Teyze az bekler yeniden sorar;

          - Ee yeğenim daha nasılsın?

Adil;

         . -Nasıl olsun teyze. İyiyiz

Laf yine biter. Teyze biraz daha bekler. Tekrar sorar.

          - Ee yeğenim daha daha nasılsın.

Adil

          - Nasıl olalım teyze askerlik işte. Yapıyoruz. Der.

Biri yaşlı teyze diğeri asker, ne konuşacaklar. Yine uzun süre laf biter. Teyze sohbet için yine sorar;

          - Eee yeğenim daha daha nasılsın deyince Adil başlar;

          - Vallahi iyiyim, billahi iyiyim, tillahi iyiyim, dinime iyiyim, imanıma iyiyim...

Diyerek şakacı yanını konuşturur. Teyzesi ile gülüşürler, böylelikle sohbet konusu bulmuş olurlar.

          Aklımda kalan ikinci anı da şöyle. Benim, Adil kendisi ile ilgili anlattı diye aklımda var. Ben yine Adil'in anısı diyerek anlatayım.

          Adil yine askerdedir. Bir gün sabah sporu için komutan askerleri toplar. Herkes sabah sporu için hazırlanmış. Üst giysilerini çıkarmışlar. Komutan da orta boylu ama o da güçlü taş gibi bir adam. Konuşuyor.

          - Ben şöyle güçlüyüm, böyle kuvvetliyim, şöyle güreşçiyim. Benim güreşte yenemediğim kimse yoktur..,.. derken bölüğe sorar;

          - Benimle güreşecek kimse var mı?

Bölükten çıt çıkmaz. Komutan meydan okumasına devam ederken askerlerden biri;

          - Komutanım Adanalı Adil sizinle güreşebilir. Der. Osmaniye o zaman Adana'nın ilçesi. O zaman hep Adanalıyız.

          Adil yok komutanım ben yapamam dediyse de, komutan biraz da zorlayarak Adil’i ortaya çıkarır. Hadi bakalım der komutan. Tutuşurlar. Adil anlatıyor.

          - Ben de fena değilim ama komutan çok güçlü. Çok korkuyorum. Hem komutan oluşundan, hem gücünden. Tutuştuk. Nasıl oldu bilmiyorum hesaplı, planlı olmadan rast geldi. Belki o da boş bulundu. Bir yere çaldım ki. Bende böyle bir şey yapabileceğimi tahmin etmiyordum. Yere çalınınca, sanki zınk diye ses geldi. Zorlanarak ayağa kalktı. Başladı bana bağırmaya;

          - Eşşek Adanalııı, Hayvan Adanalııı, Atma yok, yıkma yok, yıkacak zaman haber ver demedim miii? Diye.

          Böyle bir şey dememişti tabii. Öyle dese güreş olmazdı zaten. Dayak yemekten zor kurtuldum.

Diyerek anısını bitirdiğini hatırlıyorum.

          Yenilen pehlivan güreşe doymaz derler ya, komutan da bundan sonra Adil’le güreşmek istedi mi? Güreştiler mi? Bilmiyorum. Sonraki zamanlarda bu iki hatırayı da yeri geldikçe Adil kardeşimi anarak zaman zaman kullandım, anlattım.

          Şair Cengiz Numanoğlu'nun başa tutturduğum beytini söylemeden geçemiyorum.

 

Yeter ki bir insanı, Allah için sevindir;

Ummadığın o cennet, umulur ki senindir

.

          Bu beytte geçen düsturun, hepimize rehber olmasını diliyorum.

          Bu yazımız da Köyüme Mektuplardan biri oldu, bir tebessüm yaratabildimse ne mutlu. Adil Şanlı kardeşime geçmiş olsun diyor, Allah'tan acil şifalar diliyorum.

          Bu yazımızı yazdıktan, umarım ki kendisine iletildikten birkaç hafta sonra Adil kardeşim vefat etti. Bu yazıyı yeniden gündeme getirmemiz, acıları tazelemek için değil. Rahmetliyi anmak ve okuyanlarımızın göndereceği Fatihalara vesile olmak içindir. Allahım rahmeti ile muamele eylesin inşallah.

          Sonraki yazımıza (Hayata Mektuplar-13 ) ile devam edeceğiz.

          Bütün köylülerimi ve arkadaşlarımı sevgi ve saygı ile selamlıyorum.

Osman COŞKUN

 
Toplam blog
: 14
: 81
Kayıt tarihi
: 14.08.22
 
 

Ben Osman Coşkun. Osmaniye ili, merkeze bağlı Cevdetiye kasabası doğumluyum.Lisans mezunuyum. 35 ..