Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Kasım '06

 
Kategori
Telekomünikasyon
 

AVEA"nın minare kılıfı ve hukuk

AVEA"nın minare kılıfı ve hukuk
 

7 kasımda köşemizden duyurduğumuz “AVEA Aldatmacası”, 5 günün ardından nihayet 12 kasımda basında da yer bulmaya başladı. O zamana kadar hiçbir resmi açıklamada bulunmayan kurum, açıklamalar yapmaya başladı. Eğer bir kurum sessiz sedasız yaptığı bir uygulama ardından açıklama yapıyor da bahane sunmaya başlıyorsa anlayın ki, gösterilen tepkiler etki meydana getirmeye başlamıştır. Buna rağmen öğretmenlerin yeterli tepkiyi verdiklerini düşünmüyorum. Her nasılsa haklının güçlü olduğu değil de, güçlünün haklı olduğu anlayışı o kadar iliklerimize işlemiş ki; birçoğumuzun tepkisi kendi kendine söylenmekten öteye gidemiyor ve bir çırpıda inandırıyoruz kendimizi tepki vermenin hiçbir şeyi değiştirmeyeceğine…

Evet, ben avukat değilim ve hukuk da okumadım. Fakat “Tüketici Kanunu(*)”na bir göz atmak bile, AVEA”nın 10 yıl süreli sınırsız konuşma vaatleri ile sattığı kurumsal hatlara tüketicisini bilgilendirmeden sınırlandırma getirmesinin, en az 3-4 maddeyi ihlal ettiğini görmeye yetiyor. İsterseniz minareyi çalan AVEA”nın kılıflarına bir göz atalım…

Birçok meslektaşım, müşteri hizmetleri ile yaptığı görüşmede, “AVEA tarife değişikliği yapma hakkını saklı tutar” türünden sözleşme maddesi hakkında bir şeyler duymuştur. Fakat tüketici kanununa göre, tüketici ile müzakere etmeden sözleşmeye böyle bir madde koymak bile hukukî değildir. İyi niyet kuralına aykırı düşen bu tür bir madde sözleşmeye eklenmiş dahi olsa (özellikle standart sözleşmelerde) tüketici için bağlayıcı değildir. İsterseniz tüketici kanunundaki “madde:6”yı bir de siz okuyun;

“Satıcı veya sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşulları haksız şarttır.

Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu her türlü sözleşmede yer alan haksız şartlar tüketici için bağlayıcı değildir.”

Dikkatinizi çekmişse açıklama yapmak zorunda kalan AVEA yetkilileri de bu gerçeği bildiklerinden olsa gerek, basına yapılan açıklamalarında bu maddeye değinmediler bile… Yetkilerin yaptığı açıklamalarda ise en çok üzerinde durdukları konu tüketicilerin %5”inin sınırsız görüşmeyi istismar ettiği…

Öyle ya; eğer bir gemide bulunan 100 kişiden beşi cani ise o gemi rahatlıkla batırılabilir (!) 95 kişinin masum olması hiç önemli değil (!)… Siz ne bakıyorsunuz 95”in iki basamaklı olduğuna, çıkarımıza uygun gelen tek basamak her zaman çift ya da daha fazla basamaklı sayılardan daha büyüktür. Barışın savaşla tesis edilebileceğine, özgürlüklerin yasaklarla getirilebileceğine, demokrasinin susturmayla hakim kılınacağına, laikliğin “benim inandığım gibi yaşa” demek olduğuna ve bir diktatör için milyonlarca sivilin öldürülebileceğine inanan bir zihniyet ve bu zihniyetin uzantılarından başka ne beklenebilirdi ki… Oysa ki, dünyanın her yerindeki hukukun olmazsa olmazı, suçun kişiyi kapsadığıdır ve hiçbir suç yada ihlal için genele yaptırım uygulanamaz

Siz bakmayın AVEA”nın öyle %5 için %95”in haklarını da gasbettiğine, aslında onlar; insanlar tedirgin olmasın paniklemesin diye, yaptıkları sınırlandırma ile ilgili genel duyuru yapmayacak kadar da ince ruhludurlar (!) Öyle diyor yetkililer… Tabii, bizler de ilkokul 3. sınıftan terk olduğumuz için öğretmen yapıldık ve de yuttuk bu açıklamayı… Merak etmeyin yetkililer, hiçbirimizin aklına gelmedi; “nasılsa bu gaspımız, kasım ayı faturaları sonrası duyulacak, bu ay ne kadar vurgun yaparsak kârdır” hesapları yapabileceğiniz…

Bir de “makul görüşme sınırı” söylemleri var yetkililerin dillerinde… Bu etkisiz yetkililer sözleşmedeki “makul görüşme sınırı”na dayanarak gitmişler bu sınırlamaya… Peki “makul görüşme sınırı”nın ölçüsü nedir? Bu ölçüyü kim belirleyecektir? Bana göre makul görüşme sınırı günde 15 saatse ne olacak? Peki ya, sarı çizmeli Mehmet Ağa”ya göre günde 20 saatse makul görüşme sınırı, ya kul Ahmed”e göre 12 saatse… Olsa olsa makul görüşme sınırını aşan rakam, 24 saat günün yarısı 12 olabilir. Fakat heyhat, yetkililer serzenişte bulunurken, bazıları günde 10-12 saat konuşuyor diyor… Yani bir günün %50”sini aşan bile yokmuş… Paragrafın özeti, “makul görüşme sınırı” ancak mahkemelerce belirlenebilir. Herkes kafasına göre bir makul sınır belirlerse bundan da AVEA zararlı çıkmaz mı, sizce…

İşin açıkçası ben hiçbir zaman aylık 16,5 saat konuşmadım ve konuşacağım da yok. Beni 1000 dk. ve sonrasındaki her dakikaya 78 bin lira (7,8 yeni kuruş) ödenecek olması da ilgilendirmiyor yani… Fakat insanların gözlerinin içine baka baka aldatılmaları, kandırılmaları ve sömürülmeleri kanıma dokunuyor bir insan olarak… Beni ticari ahlakın bu kadar yozlaşması kaygılandırıyor, beni tüketicinin bu kadar değersizleştirilmesi kaygılandırıyor, beni insanların onurunun bu kadar kolay ayaklar altına alınması kaygılandırıyor ve beni hukukun bu kadar hiçe sayılması kaygılandırıyor… Bundan bütün gürültüm, yoksa cebimden çıkacak birkaç kuruş değil…

Söyler misiniz şimdi bana; bu koşular altında neslimize, doğruluğu, dürüstlüğü, hakkaniyeti, saygıyı, ahlakı ve bunların bir erdem olduğunu nasıl öğreteceğiz? Peki ya gençlerimiz ne kadar inandırıcı bulacak hukukun üstünlüğü söylemlerimizi… Hukuk haktan adaletten yana değil, güçlüden zenginden makamdan yanadır demeyecekler mi, bize… Peki hemen her seminerden sonra “hocam sizin söylediğiniz gibi yetiştirsek çocuğumuzu, yaşam şansı bile bulamazlar” türü söylemlerde haklı mı velilerimiz?… Biz bir ütopya mı sunuyoruz, öğrencilerimize ve velilerimize?…

Çok önemli değil, AVEA”nin geri adım atmaması da… Hani bir şey değişmez diyor ya, ataletiniz… Fakat sütten de ağzı yanmasın mı hiç kimsenin?… Bundan sonra da kimse yoğurda üfleme ihtiyacı hissetmesin mi?… Gelin, üstümüzdeki son giysimize kadar soyun bizi mi diyelim, beden dilimizle?…

Doğrusu AVEA geri adım atsın ya da atmasın. Ben ve benim gibi elinden geleni yapanlar, haksızlığa karşı tepki koymanın onurunu hissedecek vicdanlarında, özgüvenleri ve özsaygıları artarak güçlenecek özbenlik ve kişilikleri… Fakat, yapabilecekleri varken oturanlar ve “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” mantığıyla yaklaşanlar, bir gün mutlaka ezilecekler bu sorumsuzluklarının altında; fark edecekler birgün, pirim verdiklerini haksızlıklara ve haksızlara, güvensizliklerine, çaresizliklerine ve hiçbir şeyi değiştiremeyecekleri olan inançlarına bir çeltik daha atacaklar… Ve de güçlendirecekler “batsın bu dünya” repliğiyle ifade bulan arabesk yaşamlarını…

Ben on binlerce baba yiğidin var olduğuna inanıyorum, hâlâ… Özbilinç ve toplumsal bilince ulaşmışların, nicelerine yoğurt üfletme fırsatını kaçırmayacaklarına inanıyorum… Ve onlara kucak dolusu selam ve sevgilerimi sunuyorum… Toplum, tarihin her döneminde olduğu gibi, sizlerin duyarlılığı ile şekillenecek değerli öğretmenlerim…

(*) Tüketiciler Birliği”nin resmi sitesinden “Tüketici Kanunu”nu indirebilirsiniz (tuketiciler.org).

 
Toplam blog
: 157
: 12370
Kayıt tarihi
: 22.08.06
 
 

1996-2000 Ondokuz Mayıs Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü, Psikolojik Danış..