Avignon ve ünlü Pont St. Bénézet köprüsü

Bir köprüye çıkıyorsunuz. Karşı yakaya geçeceksiniz. Yolu yarıladınız. A, o da ne, nehrin ortasında köprü bitti. Hani ömür biter yol bitmez derler ya, yalan; Avignon’da yol bitiyor. Vallahi de bitiyor, billahi de…

Fransa’ya seyahati düşünenlerin aklına gelen ilk, belki de tek kent Paris’tir. Oysa çok daha çarpıcı ve etkileyici kentleri, kasabaları vardır Fransa’nın. Mesela Strasbourg, mesela Colmar, mesela Avignon…

Ortaçağ'dan kalma ve Unesco Dünya Mirası kentlerinden biridir Avignon. İstanbul’dan Marsilya ya da Lyon’a uçakla, oradan karayoluyla ulaşmak mümkün.

Lyon’dan gidecek olanların Saint-Etienne’e uğrayıp, futbolun bir kentin tanıtımına etkisini görmelerini tavsiye ederim. Avuç içi kadar kent -kıyas gerekirse Silivri kadar diyelim- futbol takımı sayesinde dünya tarafından tanınıyor.

Avignon’un en önemli yapıtı  Pont St. Bénézet köprüsü. Köprü Ron nehri üzerinde kurulu, ama bir kıyıdan öbür kıyıya ulaşamıyorsunuz, çünkü nehrin yarısında sona eriyor.

Fransızlar da turizm pazarlaması konusunda İtalyanlardan aşağı değil. İtalyanlar, bir köy minaresinden daha kısa Pisa kulesini, sırf eğiliyor diye nasıl pazarlıyorlarsa; Fransızlar'da aynısını bu köprü için yapıyor. Yüz sene önce yarısı yıkılan köprüyü tamir etseler, kimse merak edip ziyaret etmeyecek.

Yarım köprü tamından; eğik kule dikinden daha çok ilgi çekiyor anlayacağınız.