Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Temmuz '13

 
Kategori
Dünya Şehirleri
 

Açık hava reklamları olmayan şehir, Sao Paulo

Açık hava reklamları olmayan şehir, Sao Paulo
 

Sao Paulo


Gilberto Kassab, 2006-2012 yılları arasında Brezilya Sosyal Demokrat Partisi'nden Sao Paulo Belediye Başkanı olarak seçilmiş 'Lebanese Brazilian' bir politikacı.

Kassab, 1800'lerin sonunda, ilk olarak Lübnan'dan başlayan ve ardından da bugünkü Suriye devletinin sınırları içinde yaşayanların da katılımıyla büyük bir göç dalgası ile Brezilya'ya ve özellikle de Sao Paulo'ya göç edenlerin torunlarından.

Bu göç sonrasında gelenlerin ailelerinin bugün Brezilya'da 7-10 milyon arasında bir nüfusa sahip oldukları tahmin ediliyor.

1884-1933 yılları arasında 130.000 Lübnanlı göçmen (% 65'i Katolik, % 20'si Ortodoks ve % 15'i de Müslüman), ülkelerinden Güney Amerika'ya giderler.

Göçlerin başladığı ülkeler o günlerde Osmanlı toprağı olduğu için genelde bu insanlar gittikleri ülkelerde Turks (Türkler) olarak anılır ve tanınırlar. Şimdi artık çoktan Brezilya'ya entegre olmuş bu insanlar, kendi temsilcilerini de bir zamanlar atalarının göçmen olarak geldiği bu ülkelerde yönetim kademelerine taşımaktadırlar.

İşte Kassab da bunlardan bir tanesidir. Kendisinin dünya medyasında yer alması ise, 2006 yılında gerçekleştirdiği bir icraati ile ilgilidir.

'Temiz Şehir Yasası' na dayanarak Kassab, Sao Paulo'daki tüm reklamları kaldırmaya karar verir. Binaların tepelerindeki ışıklı reklam panolarını, duvarları boydan boya kaplayan afişleri, tüm billboardları, otobüs duraklarındaki reklamları ve hatta mağazaların girişlerinde yeralan büyük boyutlu kendi reklam yazılarını bile...

Brezilya'nın 183 milyonu aşkın nüfusunun yarısı Afrika kökenlidir. Brezilya'da ulusal medyada yayınlanan reklamlar ve ırksal kökenler birarada incelendiğinde görülmektedir ki, orta sınıfa sonradan hızla dahil olmaya başlasalar da siyahlar (renkliler) hala reklamların hedef kitlesi olmaktan uzaktırlar.

Hatta yaygın olarak dillenen bir cümle şöyledir, ''Derin ne kadar açıksa, reklamverenlerin ulaşmayı amaçladığı hedef kitleye de o kadar yakınsındır.''

2002'de yapılan bir araştırmada katılımcıların %44'ü reklamlarda siyah ırka ve fakirlere karşı aşağılayıcı bir ayrımcılık olduğuna inandıklarını söylerler. Örneğin siyahlar o günlerde reklamlarda yoğunlukla temizlik işlerinde çalışıyor olarak gösterilmektedirler.

O günlerden bugünlere bu konuda ne kadar bir yol alındığını söyleyebilmek için elimde bir veri ne yazık ki mevcut değil ancak bu olumsuz durumun o zaman reklam spotlarının kaldırılması kararında etkili olduğunu kolayca anlamak mümkün.

Yasanın uygulamaya geçmesi öncesinde reklamcılar, ''Times Meydanı olmayan bir New York ne ise reklamsız Sao Paulo da şimdi öyle olacak ve komünizm günlerindeki Doğu Bloku ülkelerine benzeyeceğiz'' diye seslerini yükseltirler.

Pay TV (Paralı Televizyon kanalları) oranlarının sadece % 10 olmasından dolayı sokak reklamlarının kalkması durumunda yıllık 133 milyon dolarlık maddi ve 20.000 kişilik de istihdam kaybı olacağını iddia eden reklamcılar, dünyanın dördüncü ve Güney Amerika'nın da en önemli metropolündeki yasanın yürürlüğe girmesini tüm uğraşlarına karşın engelleyemezler.

Bir 'Turk'ün Belediye Başkanı iken her yerin reklam tabelaları ile çirkinleştirilmesi uygulamasına karşı çıkmasını saygıyla karşılamamak mümkün değil. İnsan, ''Şimdi keşke başka 'Turk'ler de çıkıp şu işi Türkiye'de de yapsa, ne de güzel olur'' demeden edemiyor.

 
Toplam blog
: 344
: 1122
Kayıt tarihi
: 22.07.09
 
 

Okur yazarım. Okur yazarlıktan kastım, okuduklarımı yazmamdır ki, bu yazılarımı genellikle 'kitap..