Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ağustos '10

 
Kategori
Ankara
 

Avrupa'da ve Ankara'da şehir ulaşımı

Avrupa'da ve Ankara'da şehir ulaşımı
 

Avrupa' da altgeçitler


Nerelisin sorusunu oldum olası pek sevmem. Ancak merak edenler için söyleyim; gündelik tabirle doğma büyüme Ankara'lıyım. Ne kadar Ankara' lısın diye sorarsanız; Türkiye' de, Avrupa' da, Amerika' da herhangi başka bir kentte yaşayabilme şansım olduğu halde Ankara' yı tercih edecek kadar çok Ankara'lıyım.

Sene 1993, ben o zamanlar çocuk yaştayım. Ankara Metrosu (Ankaray) için altyapı çalışmaları Yonca Evcimik halk konseriyle başlamıştı. O sıralar Bahçelievler'de oturan ben ve ailem konsere yürüyerek gitmiştik. Daha önce sadece İngilizce ders kitapları ve filmlerde gördüğüm metro bir an önce açılsa da bir binsem diye hevesle metro faaliyete girdiğinde kaç yaşında olacağımı hesaplamaya çalışmıştım. Hiç kimse ama hiç kimse birbirinin siyasal görüşünü sorgulamadan konseri izliyor, adeta etrafta bir bayram havası esiyordu. Metro yapılmasına karşı olan radikal gruplar o zaman var mıydı bilmem. Elbetteki olmuş olabilir; fakat bütün Ankara'lı ortak bir paydada buluşmuş, hayatlarını kolaylaştıracak olan Ankara Metrosunu daha temeli atılırken içine sindirmişti. 1996 senesinde Metro' ya ilk binişimi hatırlarım da; tren, istasyonlar, anonslar hepsi benim için çok yeni kavramlardı ve o yolculuk bitmesin de biraz daha gezdirsin bizi bu tren yerin altında diye düşünmüştüm.

Ankara Metrosunun hizmete girdiği seneler artık Aşağı Ayrancı' ya taşınmıştık. Arkadaşlarla o sıralar çoğu Kızılay' da bulunan sinema salonlarından birine gittiğimizde eve dönerken 627 nolu A. Ayrancı otobüsün bakanlıklarda 20 dk bekleyişini ve sırtımdan aktığını hissettiğim damla damla terleri halen unutamam. Keşke Ayrancıya da bir metro yapılsa diye düşünürdüm içimden. Ayrancı trafiğine ne demeli! Akşam ve sabah vakitleri TRT' nin önündeki trafikte işe geç kalan babamın siniri ve stresini yan koltukta otururken yüzünden okurdum ve daha ehliyetim olmadığı için trafiğin neden bu kadar büyük bir stres yarattığını anlayamazdım.

Derken Akay Kavşağı haberleri televizyonlarda tartışılmaya başlandı. Ben bir Ankara' lıydım, A. Ayrancı' da oturan bir Ankara' lıydım. Akay Kavşağı, trafiğin felç olduğu bakanlıkların trafik problemini çözecekti. TRT' nin önünden Kızılaya inişi de kolaylaştıracaktı; çünkü iniş yönünde araçlar ışıkta beklemeyeceklerdi ve bize de kolayca yeşil ışık yanacaktı. Ne güzeldi, ne hoştu... Ama birileri buna karşıydı; çünkü bu işi Melih Gökçek yapacaktı. Onların; sanata küfrediyor, CHP' ye küfrediyor dediği Melih Gökçek... Hiç bir siyasi görüşe bulaşmamış, sadece Kızılay' dan dönüşte Bakanlıklarda otobüste beklemek istemeyen bir çocuk olarak diyordum ki içimden; size ne, kim yaparsa yapsın... Niye bunda bir kötülük arıyorsunuz, niye buna engel olmaya çalışıyorsunuz. Etraf alt geçit dolu felan da değildi. Nitekim, Akay Geçidi ilk tartışılandı. Aslında CHP ve zihniyeti ile ilk tanıştığım günler o günlerdir. Alt geçidi bile mahkemeye verdiler! Seni kim yaptı, biz yaptırmayız diye yargılatmak için...

Ne metroya karşıydım, ne de alt geçide... Hayatı kolaylaştıracak hiçbirşeye karşı olamazdım ki. Bu siyasi değil, insani ve tabi bir duyguydu o yaşta bir çocuk için. Gel zaman git zaman seneler geçti o Metroya da yüzlerce kez bindim, o alt geçitleri de yüzlerce kez kullandım. Halen de kullanıyorum.

O sıralar Akay geçidine karşı çıkmak için öne sürülen tez, alt geçit yapılacağına metro yapılsın yönündeydi. Peki hem alt geçit hem metro bir arada olamıyor muydu? Tekini yaparsan diğerine yasak mı getiriliyordu. Referanduma gidip birinden birini seçmek zorunda da değildik ki o zamanlar, neydi sebebi bu mütemadi ve kati muhalefetin...

Yıllar geçti, ben Ankara' dan ayrıldım. Gittiğim çoğu avrupa ülkesinde onlarca hattan oluşan metro ağlarına hayranlıkla bakarken Avrupa' da alt geçit yoktur diyenleri de hayretle andım. Niye mi efendim? Çünkü hem alt geçit, hem metro aynı anda olabiliyordu. Demek ki birinden birini seçmek gerekmiyordu. Neticede sen alt geçit istersin, ben istemem diye başlayan bölünme uzayıp gitti. Yazık oldu! Hiç uğruna...

Bu arada, sizlerden duya duya neredeyse bir zamanlar inandığım "havuz arap kültürünün simgesidir kafamıza empoze etmeye çalışıyor bu pis adam" sözcüğü hala aklımdadır. ilerki yaşlarda gittiğim ve yaşadığım avrupa kentlerinin sokaklarındaki havuzlara yaz sıcaklarında hayranlıkla baktıkça hep sizleri anarım bu yüzden.

Sizinle son seyahatimde çekilmiş İspanya' nın göbeğindeki bir alt geçidin fotoğrafını paylaşmak istiyorum. Onlarca alt geçitten sadece biri. Evet, evet! Şehrin göbeğinde. Bir de trafiğin ortasında sıcak yaz günlerinde insanın içini serinleten fıskiyeli havuzun fotoğrafını.

Hemen beni de sen "onlardansındır" diye etiketleyen Sayın Aydınım! İsterseniz bi akşam gelin iki tek atalım. Siz mi daha çok içebiliyorsunuz, ben mi? Bir ispanya seyahatine iddaya girelim. Kim bilir, belki kazanırsanız gider altgeçitleri kendi gözlerinizle görürsünüz.

 
Toplam blog
: 5
: 1054
Kayıt tarihi
: 11.08.10
 
 

Ankara' da doğdum ancak üniversite hayatım ve iş hayatım boyunca farklı ülkelerde bulundum. Sonunda ..