Avukat mı, sanık mı?...

Ergenekon'un onuncu dalgası örgütün can damarına basmaya başladı..

Bunu feryatların daha canhıraş çıkışından anlamak mümkün..

Bu pürtelaş feryatlardan biri de Sayın Baykal'dan geldi.

"Ben Ergenekon'un avukatıyım" diyen Sayın Baykal, bu defa bir avukattan çok, bir sanık adayı gibi telaşlı ve tepkiliydi.

Onuncu dalga, örgütün ciğerparelerini vurdu anlaşılan. Eski Başsavcı Sabin Kanadoğlu'nun evinde de arama var.

Eski generellar sorgulamaya alınmış durumda.

Eski İstanbul Belediye Başkanı Bedreddin Dalan dalganın merkezinde..

Ergenekon davası gittikçe daha ilginç ve daha hayati olmaya başlıyor.

Hukukun üstünlüğü çerçevesinde olmak koşuluyla elbette ucu kime dokunursa dokunsun, sonuna kadar gidilmelidir.

Bu ülkede, hiç bir şahıs, meslek ve meşrep imtiyaz sahibi olmamalıdır. Bugüne kadar hep kağıt üzerinde kalan bu "hukukun üstünlüğü" ilkesi artık hayata geçirilmelidir.

Susurluk olayından daha da derinlere indiği halde, Ergenekon konusunda bazı çevrelerin ters tepki vermesi, ancak "ideolojik" nedenlerle açıklanabilir..

Oysa, idelolojiniz ne olursa olsun, hukuk dışı her tür örgütlenme bir gün gelir sizi de vurur.

Hukuk dışılık, iki ağızlı bıcak gibidir çünkü...Tutanı da keser, karşısındakini de..

Umut ediyoruz ki, Türkiye bu defa başaracak!..

Hukuk temelli, gerçek bir demokrasi tesis edilecek; Türkiye "darbeci" üçüncü dünya ülkeleri liginden, demokrasi ve insan haklarının egemen olduğu ülkelerin bulunduğu birinci lige çıkacaktır.

Bir ülkenin ve bir milletin kaderi kimsenin keyfine bırakılamaz.!

Makamı, mevkii, mezhebi ve meşrebi ne olursa olsun!...