Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ocak '22

 
Kategori
Dünya
 

Aydınsız Aydınlanma Çağı

İnsan nedir diye bir soru sorulacak olsa, bu soruya verilebilecek cevap; çağımızın en çok kandırılan, kötü amaçlar için kullanılan aracı diye verilebilecek cevap sanıyorum en uygun cevap olur.

Böyle bir girişin pek çoklarına göre pek saçma geleceğinden eminim. O halde biraz daha el yükselterek, insanların canlılar arasında en çok yanılgıya uğratılan, yanıltılan canlı olduğu su götürmez bir gerçektir.

İnsanları yanıltan, insanı dönüştüren, insanı başka bir şeye dönüştüren süreçlerin başında yazının bulunması, propaganda araçlarının icat edilmesi ile artmış, bilim ve teknolojinin gelişmesiyle daha da artmıştır. Öyle ki dinler dahi bu yanıltarak dönüştürme araçlarının dinlerle ciddi ivme kazandığı, aynıların farklılıklar icat edip o farklılıklardan zümreler, çıkar grupları ortaya çıkarması bugünün gerçeği değil binlerce yıllık bir dönüşümün halkalarından biridir ve halkalar birbirine eklene, eklene yüzyıllar geçmiş, yüzyılların verdiği ivme “sanayileşme devrimi” ile karar merkezi dengesini batıya vermiş, son yüzyıldır sanayileşmiş, “sanayi devrimini” gerçekleştirmiş zümre ve ülkelerin neyi nasıl başardıklarını, neleri sırlaştırıp, neleri alenen yaydıkları konusunda ciddi bir fikir jimnastiği yapan toplumlar bir şekilde bu etkinin dışına çıkarak, kendi toplumunu ciddi erozyondan kurtarmaya çalışmışsa da ilk güçlerin algısal oluş konusundaki üstünlükleri tartışılmaz bir biçimde devam etmektedir. Bu üstünlük onlara tanrısal bir güç vermiştir. Uzun yıllardır dünyanın algısal tanrısı bu zümre denilebilir. Batı ile doğu arasında bozulan bu denge yüzlerce belki de binlerce yıl kapanacak bir fark değildir. Bu farkın kapanmamasında en önemli etken, insan nefsine uygun tasarlanmış tüketim modellerinden, yaşam şekillerine hemen her konuda insana tanrısal bir ömür ve yaşam vadeden merkezler aynı zamanda kendi toplumlarında da tamamen sır halinde sıradan insanın ondan kendini soyutlayabileceği bir durum değildir, zira toplumsal her araç özel bir şekilde onlar ve onların tezgâhından geçmiş beyinlerce tasarlandığından herkes bir şekilde o alana hapsolmak zorundadır.

Zirveden aşağı düşen yağmur damlası olan günümüz insanı, insanları arasındaki fark hangi dağın zirvesinden aşağı düştüğü kadar aralarında bir farklı, iradesiz bir şekilde aşağı doğru hızla akmakta olup, kendilerini oluklara yerleştirenlere karşı yapabilecekleri pek bir şey olmayan modern insan, hiçbir devirde olmadığı kadar daha bağımlı, daha kontrol altındadır. Ortak paydaları bir ve aynı son olan modern ve bağımlı insanın düşeceği göl, gönlündeki hayat tarzı aşağı yukarı, doğudan batıya, kuzeyden güneye aynıdır. Esas soru bu aynılığı sağlayan kim ya da kimlerdir?

 

 

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..