- Kategori
- Doğal Hayat / Çevre
Aylarca korkutmuştu bizi İndepententa
Sene 1979. Aylardan Kasım.. Kadıköy rıhtımının hemen üstünde Yel Değirmeni semtinde oturuyoruz.
İnsanların evden işe, işten eve korkuyla gidip geldiği, hergün sokaklardan cesetlerin toplandığı, sağ-sol kavgasının şehirleri, semtleri, sokakları böldüğü günler tam da. Zaten balon patlasa millet yerlere yatıyor.
Saha doğru 05.30 sıraları. Çok büyük bir patlama. Sanki evin temelinden sarsılıyoruz. Ne oluyor diye dışarı baktığımda bazı evlerinin camlarının kırıldığını görüyorum. İnsanlar ne olduğunu anlamaya çalışıyor. Dışarıdan gelen ilk haber Kadıköy’deki bir benzin istasyonun havaya uçurulduğu .. Ancak evlerin çatısına çıkanlar doğruyu hemen görüyorlar. Yel değirmeni denize göre. yüksek semttir
Haydarpaşa Gar’ı önlerinde bir geminin yandığını söylüyorlar.
Hemen üstümüze birşey alıp Kadıköy rıhtımına iniyoruz. Gördüğümüz manzara, denizde müthiş bir yangın, gemi ile birlikte deniz de yanıyor. Rıhtımdaki tüm dükkanların camları patlamanın şiddetiyle kırıldığından, içinde işe yarayacak şey olan dükkanlar anında yağmalanmıştı.
Sonradan öğrendiğimize göre bu bir İndependenta isimli Romen petrol tankeriymiş ve bir Yunan gemisi ile çarpışarak Haydarpaşa önlerinde yanarak, karaya oturmuştu. Gemi personelinden yüzerek kıyıya ulaşan olsa da 43 kişinin patlama anında can verdiği yazılmıştı.
Sanki başka yer bulamamıştı patlamak için!. Zaten anarşi ve terör yüzünden yüreği ağzında olan çevre halkı bu kez de burnu semte dönük bu geminin yanışını aylarca ‘’ya bir daha patlarsa?’’ korkusuyla çaresizce seyretmişti. Sönmüyordu bir türlü. İçindeki bölmelere geçtikçe yangın zaman zaman şiddetleniyordu ve biz bunu gözleyebiliyorduk.
Gemin içinde 96.000 ton petrol olduğu söyleniyordu. Bunun 30.000 tonunun denize aktığı o bölgedeki tüm canlıların öldüğü söyleniyordu. Deniz simsiyahtı aylarca.
Sonra bariyerle çevrildi gemi etrafı. Yaklaşılmıyordu ama bariyerler de gemiden pek uzak değildi.
3 ay bu şekilde yandı İndepentenda..
Sonra sessiz bir bekleyiş oldu. Şayet tüm petrolün aktığı veya yandığından emin olunursa gemi çekilecekti. O yüzden korsanlar geminin koca pervanesini bile dalıp götürdüler de kimsenin ruhu duymamıştı!...
Artık korku kalmamıştı. Kadıköy’den kalkan motorlarla Dolmabahçe’ye maç için geçerken motor geminin hemen yanı başından geçiyor biz korku dolu anlar ve aylar yaşatan bu gemiyi yakından seyrediyorduk.
Sonra bir gece yarısı gündüz oluverdi. Ne oluyor? Diye balkona fırladığımda gecenin gündüze döndüğünü görmüş, dehşete düşmüştüm. Gece aniden gündüz oluvermişti.
Kimsenin aklına gelmeyecek bir şey olmuş, İndepententa’nın altlarında sıkışan gaz bu kez parlamış, basınçla birlikte yanarak ortalığı gündüze çevirmişti. Bu püskürtme olayı ile Acıbadem E5 üstündeki fabrika alanımızda geminin parlama ve püskürtme ile oralara fırlattığı parçaları toplamıştık.
Bu kazanın üzerinden 35 yıl geçmiş. Olayı çevre halkı can kaybı vermeden atlatmıştı ama doğa etkilenmişti. Epey bir zaman Marmara’dan balık yemeyin uyarıları yapılmıştı.
İstanbul deniz trafiği şimdilerde çok daha yoğun.
Sanırım bu tip tehlikeli madde tankerleri ne artık özel önlemler alınıyordur.
İndepentenda yanmış, patlamış, yetmemiş bir de parlamıştı.
2-3 sene sonra leşten arta kalanı çekip götürmüşler, kabusu bitirmişlerdi.