Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Şubat '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Aynı nehir iki koldan çağlayana doğru akmakta..

Aynı nehir iki koldan çağlayana doğru akmakta..
 

Bir nehrin iki ayrı kolu, iki ayrı yatakta birbirlerinden uzakta, yoğun ama dengede akmakta. Bu akışta her biri birdiğerinden haberdar ama yine de belli bir uzaklıkta. Gel zaman git zaman, bu nehirlerin yatakları birbirine doğru yaklaşmakta...

Bu doğrultunun sonunda, her ikiside farkında; eğer ki direnç olmadığında, engeller konulmadığında, bu nehirlerin varacağı tek bir nokta : Ve bu bir ilk olacak onlar için hayatta.

Yine bir yaklaşma anında, eğer birde yağmur başlarsa; bu bereketli sularla dolan nehirlerin çağlayana doğru gidiş ritmi de, yoğunluğu da artmakta...

İşte bu aşamada; her iki nehrin birbirlerine bir soluk kadar yaklaştığı tam da o anda: En azından biri yönünü aksi istikamete aniden ve hızla doğrultmazsa : Aşikar ki geridönüşsüz nokta, o anda ve orda geçilecek.. Bu akışa engel olunabilmesi bir an sonra belkide mümkün olamayacak...

İşte tam da bu durumda; nehirlerden biri, günün birinde diğerine doğru o yaklaşım anında, diğer yandan da aldığı hazın tetiklediği korkularla bu akışa bir set oluşturmakta. Bu amaçla yönünü, tüm enerjisini çağlayana varmaya az kala, olabildiğince büyük bir hızla, tam aksi yöne doğrultmakta.

Evet bu tam bir :"Kaçınma" ...Üstelik en çok isteneden uzaklaşma adına. Hem de birinde prensipler, diğerinde reddedilme korkusu uğruna. Bu durumda diğeri de olan biteni anlamakta. Ama anlasa da, o da müdahale etmek yerine duruma katkıda bulunmakta. Bu durumda da sevgi yerini, kızgınlığa bırakmakta. Ve paylaşım sadece sevgi yerine öfke olamakta...

Neden böyle derseniz: İstek ve gönül rızası yetmiyor çoğu zaman. İlk adımı atan olmak ve o adımı attıktan sonra boşlukta havada öylesine kala kalmak...Yada benzer bir duyguyla bir kez daha buluşmak gibi korkular var onda da. Tüm yakınlaşma anlarının setlerle engellendiği zamanların ardından, istisnasız öfke patlamaları yaşanırken "Dur, yeter artık bırak da ne olacaksa olsun" demek, yada bu yapay oluşa engel olmak için müdahalede bulunmak onun bir kez daha deniyebileceği kadar kolay değil artık...

İçiride hala varken onları çağlayana doğru sürükleyen o korkunç kuvvet; akan nehire ters yön vermek gerçekten istiyor büyük kuvvet. Hele tek yatakta akabilmek için varken yürekte böylesine bir istek... O zaman da oluşturulan setler, ardına hapsedilen sevgi, önce duvarlara çarpmakta, sonra nehrin daha da kuvvetle hapsedildiği o hücrede bir başına büyümesine sebep olmakta...

Barajlar ardına istiflenen sular akmayı istediği yoldan alıkonulduğunda; hele bir de söz konusu olan sevgi olduğunda, ortaya büyük bir enerji çıkmakta. Ama tezahürü içerde olan bitenin aksine: Öfke, saldırganlık olarak yaşanmakta. Kendine dönen sevgi, akması gerekli noktaya doğru akıp çağayana varamadığında; oluşturduğu duygular da basitce oratada. Ve ne yazık ki herşey farkında dahi olunsa, bu iki nehrin birbirine sırt dönmesine sebep olmakta.

Akışa engel olunamaz, nehir gideceği noktayı kendi yatağını kendi tayin eder, ters yön vermeyi tercih eden akıl ve dış etkenler bir yere kadar şartları oluştursa ve zorlasada, her iki nehir bunu kabullenmiş gibi dursada, yollar ayrılıp yataklar birleştirilmemekde her ne kadar ısrarcı olunsa da, ne olursa olsun yaşam o iki nehri zaman zaman türlü oyunlarla yakınlaştırmakta ve beraber tutmakta...

Belki bir süre sonra; kasten ters çevrilen yollar, bile bile oluşturulan tüm zihinsel engeller, prensip ve tümden kaybetme korkusuna dayanan dirençler apansız bir anda ortadan kalkacak ve bu ters yönverme uğraşınının neden olduğu enerji ve bundan doğan öfkeye yerini kavuşma anının dinginliği ve huzuruna, bütünleşme anının çoşkulu hazına bırakacak...

Çağlayan bir kaç metre ilerde...İki ayrı kola ayrılmış yavaş yavaş aynı noktaya doğru ilerleyen, sürekli birbirlerinin akış hızını tetikleyen, iki ayrı koldan akan tek bir nehir: Her şeyin zihinde olduğunu bilerek, şimdilik kendi yazdıkları oyunu oynamakta. Fakat çağlayan orada...Ne çok uzakta, ne de kabul ederlerde direnmezlerse onlar için oraya varmak çok zor olacak aslında.

Tek gereken yüreğinin sesini dinlemek ve artık akışa karşı direnç oluşturmamak aslında...

Sevgi ve ışıkla

Ayna

 
Toplam blog
: 268
: 1969
Kayıt tarihi
: 15.09.06
 
 

Var olan her oluş ve bozuluş hakkında gözlem, tahlil ve sonuca varma sürecindeki yolculuğumu, siz..