Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Eylül '20

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Aynur Ayaz

Aynur Ayaz

(Hiçbir başarı rastlantı değildir.)

Değerli okurlarım başarıları alkışlamaya devam ediyoruz. İyiler ve iyilikler paylaşıldıkça çoğalır. Bu köşede başarı öykülerini paylaştığım değerli dostlarımın ortak özellikleri başarılı olmalarının yanında mütevazi ve samimi olmalarıdır. Bugün sizlerle Sayın Aynur Ayaz'ın başarı öyküsünü paylaşacağım. Şimdi bu güzel söyleşi ile sizi baş başa bırakıyorum.

Aynur Hanım öncelikle kendinizi tanıtır mısınız? 

-Memnuniyetle... Öncelikle yıllarını sevdiği ve âşık olduğu mesleği uğruna çok çalışmayı seçmiş biri olarak başlarsak daha doğru olacaktır. Kendimi bildim bileli istediğim noktaya emek vererek ulaşmış biriyim. Kökenim aslında habercilikten geliyor. İletişim mesleğimin bütünü... Birçok haber internet sitelerinde uzun yıllar köşe yazılarım ve gazetelerde yazılarımla kalemi ve kelamı her dem seven birisiyim.

Yaklaşık yirmi yılı medya içinde ve medya mutfağının birçok alanında çeşitli görevlerde bulunduğum gibi bunu biraz açarsam, televizyon ekranının mutfağı ve elbette isteyerek toplumun her ferdine ulaşabilen ve toplumsal katma değeri fazla olan yapımlarda yer alan bir ekran yüzü, televizyon programcısıyım.


Sadece hazırlayıp bir şeyi sunan değil, onun yapımcılık kısmı ile de ele alan bununla hemhal olmuş biri... Hiperaktifliğim söz konusu...  Ben üretmeyi seçen taraftayım. Hep öyle oldu.
Yıllardır Türkiye'nin köy, kasaba ve şehirlerinde çeşitli kurum ve kuruluşlarla çalışmış ve sahnelerin sunuculuk noktasında tozunu hakikaten yutmuş biriyim. Şimdilerde hem televizyonda hem de dijital alan, sosyal medya içerisinde mesleğimizi yapmaya çalışsak da eski sahne günlerimizin yoğunluğunu dilerim yeniden yakalarız.

Sahnede, organizasyonların sunuculuğunun yeri de ayrı. Neticede görsel sanatlar içerisinde bir meslek icra ediyoruz. Tabi eğitimci yanım da var. Çünkü hem çok geçmiş yıllarda severek yaptığım öğretmenliğim de oldu. Şimdi bile hem yaşam öğrenciliği, gelişimim devam ediyor. Eğitmenliğe ise kendi alanım olan sunuculuk/spikerlik alanında devam ediyorum, bu alana yeni öğrenciler kazandırıyoruz. Yıllardan beri kendini çalışmaya adayan ve çalışmakla mutlu olan biriyim. 

-Başarılı olmak için neler yaptınız? Nasıl çalıştınız?                                                                   ---

-Özellikle başarılı olayım diye bir hırsım hiç olmadı. Ama çok çalışarak geceyi gündüze, gündüzü de geceye kattığımı bilirim. Bu konuda disiplin içerisinde, planlanan şekilde bir çalışma başarıyı beraberinde getiriyor. Koyduğunuz idealler ve hedefler önemli. Sadece klasik herkesin bildiği bazen belki zorlandığı noktalarda çok çalışmak işe yarıyor. Araştırmak her şeyin başı... Bunlara çok dikkat ettim, halen de etmeye devam ediyorum. Bir de vazgeçemediğiniz eğitim sevdanız olunca her zaman başarıya çok yakın oluyorsunuz. Bunun yanında günü, gündemi ve insanı okumak yanında tüm bunların gözlem noktası son derece mühim. 

Şu andaki mesleğinizi yapmasaydınız ne yapmak isterdiniz?-Çok şükür hep yapmak istediğim mesleği icra ediyorum. Bu soruyu hep soruyorlar valla hep aynı mesleği yapmak isterdim, cevabını veriyorum. Ama şu pandemi zamanı bu soruya herhalde doktor ya da psikolog olmak isterdim, diyerek cevap verebilirim. Çünkü çok önemli gerçekten nasıl fedakârca cansiperane emek verdiklerini tüm dünyada ve ülkemizde görüyoruz. Hepsine minnet borçluyuz. 

Hayatta sizin için çok önemli üç şey nedir diye sorsam ne cevap verirsiniz?

-Hayatta benim için önce şükrederek aldığım "nefes..." "nefes..." "nefes..." ailem ve tüm sevdiklerim gelir.  

*Aynur Hanım, sizin için mutluluk nedir? Sizi en çok ne mutlu eder? Nelerle mutlu olursunuz? En çok keyif aldığınız şeyler nelerdir?  

Yüzde tebessüm bıraktırabiliyorsanız, bir çocukla çocuk, ihtiyar ile ihtiyar olabiliyorsanız, canı gönülden ve samimiyetle dert dinleyebiliyor ve sorunlara pratik çözümler bulabiliyorsanız, insanları empati yaparak dinliyorsanız, karşılıklı sohbet edebiliyorsanız, kusur aramadan yaşayabiliyorsanız, değerlerimizi koruyabiliyorsak ve en önemlisi az çok diyebiliyorsanız işte gerçek mutluluk... Benim için hakiki mutluluk budur. Geldik gidiyoruz.

Ölümün nerede, nasıl geleceğini bilemeden yaşadığımız şu adı var olan zaman içerisinde o sebeple mutluluk uzak değil bize... Sadece biz mutsuzluğu seçiyoruz. Mutlu olmak kolay aslında... Ağaca bakıp da aldığımız oksijenden, sorumlu olduğumuz çevremize kadar hepsi...

Sizi değerleriniz ile besleyen bir duygu mutluluk. Beni en çok anlaşılmak mutlu eder. Değer verdiklerinizden değer görmek mutlu eder. Ailem mutluluk sebebidir. Allah başımdan eksik etmesin, varlıkları benim asli gücümdür. Canlılar, kediler, köpekler ve kuşlar onlarla iletişim halinde olmak mutlu eder. Arkadaşlarım, dostlarımın varlığı mutlu eder. Sağlıklı düşünebilmek mutlu eder. Kitaplarım mutluluk sebebidir. Okumaya doyamadığım için en çok kitaplar mutlu eder. Yazmak, kalem ve kâğıt mutlu eder. Hele sıcak yeni demlenmiş bir çay ve sohbetler en çok mutlu edenler arasındadır. Çay ve kahve sohbetleri, doğa içinde olmak, saatlerce yürümek ve yürümek en çok keyif aldıklarım arasında başı çekiyorlar. Bir de arşivden film izlemek keyif aldıklarım arasındadır.

Şimdi biraz da gelecekten konuşalım. Geleceğe dönük ne gibi planlarınız var? 

-Ne geçmiş ne de gelecek. Gelecek sadece güzel gelsin. Hepimize güzel gelsin, tüm dünya insanlığına... Benim kısa, orta ve gelecek planlarım oluyor. Ama en önemlisi Yaradan'ın bizim için gelecekte neleri öngördüğü ve onun bizim için planları önemlidir. O yüzden geleceğe karşı biraz daha sabırlıyım. Lakin ısrarcı değilim... O sebeple mevcut devam eden işlerimle ilerlemek. Uzun zamandır beklenen kitabımı hayırlısı ile okurlara kavuşturmak... Hikayesine başlayabilirsem bir iki senaryom var onları beyaz perdeye taşıyabilmek inşallah... 
Farklı formatlarda birkaç televizyon projesini hayata geçirmek. Sosyal medya içerisinde daha etkin program planlarım var.

Başarmak isteyenler size, “Başarının sırrı nedir?” diye sorsalar, ne cevap verirsiniz?

-Herkesin bakış açısı farklı olabilir elbette... Ama bana göre inanmak, inanmak ve yine inanmak... Bir diğeri, sır olmaktan çıkmış ve kanıtlanmış olan çok çalışmak. 
Çalışmak hayatın lüksü değil gerekliliği... Kendimiz ve geleceğimiz için sadece inanmak ve çalışmaya ihtiyacımız var. Başkada hiçbir şeye gerek olmayabilir. 
Peki, sosyal medyayla aranız nasıl? 

-Sosyal medya ile aram çıktığı ilk günden bugüne kadar oldukça fazla iyi. Çok aktif olarak kullanıyorum. Teknolojinin faydalı yanları ile anlatacak çok şey var dünyaya, dünyamıza. İnteraktif bir sosyal medya kullanıcısıyım. 
Bir gününüz nasıl geçiyor?

-Her gün bir diğerinden çok farklı... Bazen çekimlerim oluyor ve setlerde oluyoruz. Kalabalık ekiplerle çalışıyoruz. Sabahın erken saatlerinden geç saatlere kadar... Bilenler bilir bazen bir günde, beş altı ilçeler arası toplantılar vs... İstanbul'umda oradan oraya yürürken muhakkak birkaç ilçeden geçerim. Kahvaltılar vazgeçilmezimdir. Gün içinde sosyal medyada sanalda olması kadar vakit geçiririm.

Hafta sonları neler yaparsınız?

-Sevdiklerime zaman ayırırım. Genelde yeni projeler okurum. Muhakkak film izlerim. Nefes aldıran doğa içinde yürüyüşler yapmaya gayret ederim. Şehre yakın yeni yerler keşfetmeye devam ederim. Dolu dolu geçirmeye, enerjimi yükseltmeye çalışırım. 

İş dışında uğraştığınız hobileriniz var mı? Spor yapar mısınız?

-Eskisi kadar spor yapamıyorum. Benim için en gerçek spor yürümelerim. Taksimden Sarıyer'e uzanan yürüyüşler benim en özel hobilerim arasında... 
Müze ziyaretleri de hem keşif hem de hobi denilebilir. Yeni yemekler, yeni tatlarla mutfakta uğraşmak da hobilerim arasında... 
 

Evde yemek yapar mısınız? Yaparsanız en çok hangi yemekleri yaparsınız?

-Yaparım. Sıklıkla olmasa da muhakkak evde mutfağa girerim. Elimin çabuk ve lezzetli olduğunu söylerler. Enginar, zeytinyağlılar, salatalar... 
 

Bize bir yemek tarifi verir misiniz?

-En kolay herkesin yapabileceği bir tarif olsun o zaman... Türlü tarifi vereyim.

Malzemelerimiz patlıcan, kabak, soğan, sarımsak, havuç, patates, tatlı sivri yeşil biber. Bir tatlı kaşığı tuz, yarım çay bardağı sıvı yemeklik zeytinyağı, iki küp şeker.

Yapılışı:

Uygun tencerenin içine sebzeleri koyduktan sonra alacağı kadar su ilave edilmeli. Türlü için patlıcanı kenarlarından soyabilirsiniz, aynı şekilde kabak, domates, patatesi de soyabilirsiniz, soğanı da soyup küp küp doğramalısınız, patlıcan, kabak, patates, havuç ve domatesi tencereye koyup hafif kısık ateşte pişirmeye bırakabilirsiniz.

Yeşil tatlı sivri biberleri de minik minik doğrayıp içine atabilirsiniz. Taze soğan veya isteğe bağlı karnabahar da ilave edebilirsiniz. Tabi dediğim gibi sebzeleri koyduktan sonra alacağı kadar su... Arzu eden içine kıyma katabilir. Tamamen isteğe bağlı... Yaklaşık bir saate yakın hafif ateşte pişirilmelidir. Yumuşak kıvama gelince de afiyetle servise hazır hale gelecektir.

Aynur Hanım gençlere başarılı olmaları için ne yapmalarını önerirsiniz? 

-Çok çalışarak, sahada ilgi alanlarında çok pratik yapmalarını söyleyebilirim. Okusunlar ama en önemlisi ve en kıymetlisi araştırma yapmak... 
Kendilerine güvensinler. Kendilerine güvenirlerse güvenilir olurlar. Dinlemek de mühimdir. Kendinden çok tecrübe sahibi olanları muhakkak dinleyerek onlara kulak kabartsınlar.

Aynur Hanım bu güzel söyleşi için çok teşekkür ediyorum.

-Ben de size çok teşekkürler ediyorum.

Yolunuz açık ve bol yıldızlı olsun.

Cengiz Hortoğlu

 

 

 
Toplam blog
: 924
: 4123
Kayıt tarihi
: 20.11.10
 
 

CENGİZ HORTOĞLU Cengiz Hortoğlu Gaziantep'te doğdu. İstanbul Hukuk Fakültesini bitirdi. Serbest a..