Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Mart '08

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Ayrılık

Ayrılık
 

Gün batımı


İnceden bir yaz yağmuru yağıyor.

Uzakta, taze uç vermiş mavi çamların ardından titrek kavaklar salınıyor. İtalya elçiliğinin bahçesinde ağaçların arasından üzerindeki sarı yıldızların sayısını sayamadığım bir mavi bayrak; iş yerinin önünde ise üzerindeki tek ak yıldızı kucaklayan hilalli Türk bayrağı rüzgara bırakmışlar kendilerini, Çankaya tepelerine doğru bir esinti içindeler.

İki görüntü arası bulvar kenarında ise bir akçaagaç yağmurda kendini uzatıyor. Ankara’nın en işlek caddesi bitmek tükenmek bilmez bir koşturmanın tanığı bugün de.

Ama yine de yazar

“sözün bittiği yerde hiçbir şey var olamaz” diyor, diretiyor. Ne demeli bilmem ki biz insanlar yokken de, karşılıklı konuşacak iki insan yokken de üzerine bir çift laf edilecek bu manzara yine vardı herhalde. Yine yağmur yağıyordu, herhangi bir yerde her bahar uç veriyordu bir mavi çam, belki titrek kavaklar yine yazları yapraklarını salıyorlardı rüzgara.

İşte asıl bunu sorgulamalı, bunca şey neden var, varsa üzerine iki laf ettiğimiz, kendi kendimize de olsa söylendiğimiz, yarenlik ettiğimiz bu varlıkların yaratılma sebebi nedir? Bu <ı>yarenlik de ne oluyor, iki laf etme de nedir? Hele bir de karşılıklı söyleşi, yarenlik, muhabbet ise, Burada söz konusu “kişi” ya da “kişiler” kimler oluyor.

Muhabbet için, yarenlik için.... Ve belki de söz için, kelam için....

Sanırım önce yaren bir başka deyişle karşılıklı söyleşi yaptığımız kişi ya da kişiler yaratıldı ve sonra varlıklar... Onun için mi bu kadar varlık “ol” denilince “oldu” ve “adlandı”. Ve insanoğluna, bizlere isimler öğretildi.

Onun üzerine bu düzen yaratıldı, onun üzerine mi konuşuyoruz bunca şeyi. Onun için mi bunca aramızdaki söyleşme, muhabbet, çağrışma, ve daha da ilerisi nezaket ötesi gürültü.

Bu nedendir mi biz de varız? “Onunla muhabbet aşkına” mı onsekiz bin alem var oldu ve ad aldı? Söze geldi, varlık dil aldı, dillendi. Yarenle üzerine konuşulacak, bir sebep ortaya çıkarıldı. Ama bir taraftan da varlık dillenmiş diyoruz. Peki bu varlık neyi dillendiriyor, neyi söze getiriyor? Ne ifade ediyor, neyi bahsediyor? Biz ayrıldık, yabancılaştık. Bu dünyada da tamamen yarenlik ve muhabbeti unuttuk, söz unutuldu. Söz kullanımdan düştü düşecek. O zaman ne yaparız bilmiyorum? O zaman ki sanırım biz bize kalacağız. Atomize bir şekilde kendi başımıza, kendi kendimize. Bu kendi kendinelik içinde, acaba içsel bir hesaplaşma ile yarene, muhibbimize ulaşabilir miyiz?

Artık hüzünlü bir gurbetteyiz sanırım. O firkatın, o ayrılığın acısını çekiyoruz. Adını anmakla çağrılan sevgili bizi tekrar otağına kabul eder mi?

 
Toplam blog
: 14
: 691
Kayıt tarihi
: 24.03.08
 
 

1962 doğumlu, 1985 Gazi Üniv. İletişim Fakültesi Mezunu. 1985-88 arası Ajans Türk İşletme Müd. Yr..