Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ekim '11

 
Kategori
Anılar
 

Babam

Babam
 

Gün usul usul geceye kavuştuğunda, O simsiyah semaya Aydoğdu, karanlığı yırtarcasına. Işıl ışıl yansıdı parlaklığı tüm deryaya.

Bıkmadan, usanmadan aydınlattı etrafını biteviye.

Bir garip hüzün sarar gönlümü Eylül ayında nedense.

Tarifi imkânsız bir acı ile burkulur yüreğim, hicrana salar beni.

Ezilir içim, duygularım zirvede, anılar ise her dem gözlerimin önünde.

Öyle anlar vardır ki!

Anlatmaya dayanamaz bu yürek!

Yaşamaya nasıl dayandı bilemez, sabır gerek.

Babam,

Varsın ıslansın kirpiklerim, sel olup aksın yaşlar, çağlasınlar pınarlarından gözlerimin.

Varsın yağsın kâğıtların üzerine sağnak gibi, karman çorman olsun satırlar.

Zaten ezelden beridir kırık ki kelimelerim!

Yazmaya kalksam! Kocaman sevgi dolu bir yüreği sığdırdığın gibi o kısacık ömrüne!

Ben seni sığdıramam ki ne kelimelere ne de cümlelere!

‘’Ayşen, konuş benimle! Sesini duymak istiyorum. Konuş yeter ki senin sesin kulağımda çınlasın!’’ demiştin. Ve ben seni babacığım, bu kelimelerin arasında yitirmiştim.

Sonrası? Acı, isyan, hüsran!

Senden sonrası tufan!

Modern ve çağdaş fikirlerin, asla vazgeçmediğin prensiplerin, hele ki ‘’O’’ meşhur kara kaplı defterin(bir türlü arayıp da bulamadığım) anlayışın, sevgin ve baba şefkatin ve de sesinin o mükemmel tınısı kalbimin en derinlerinde.

İşte yine Ekim!

Eylül haber vermişti ya geleceğini!

Seni yitirdiğim 3 Ekim!

Saymıyorum artık!

Ne ayları, ne de yılları!!!

Sen öğrettin bana, hayat denen bu yolda; Dik durmayı, doğruluk ve dürüstlükten ayrılmamayı.

Sevginin ve sadakatin kutsallığını.

Saygının her daim ön planda olmasını.

Zorluklarla başa çıkabilmenin kurallarını.

Azmin, başarıya nasıl ulaştırdığını.

Her an, her ortamda temkinli olmayı ve itidalli yaşamayı.

Yeteneklerimin, asla hırslarıma kurban olmamasını.

Hatta hırsı yeteneklerini aşan insanlardan uzak kalmamı ve kendimi sakınmamı.

Etraflıca düşünmeden, katiyetle adım atmamamı.

Ahde vefayı unutmamayı.

Vicdanımın sesini her an duyumsamamı.

Sahip olduğum tüm değerleri, sonsuza değin korumayı.

Kısacası; İnsan olmayı…

Babam,

Ah şimdi! Yanımda olsan!

O güven dolu omzuna yine başımı yaslasam!

Kâh dertlensem!

Kâh şenlensem!

Hani’’Bülbül gibi şakıyorsun’’

‘’Bu böyle kuru kuru anlatmakla olmuyor! Yap bakalım bir orta kahve de öyle dinleyeyim.’’ Derdin ya!

Sen kahveni içerken, yine şakısam! Sana, torunlarını; Yasemin’i, Murat Efe’yi, Baturhan’ı anlatsam.

Ay battı babam, AY senin bizi terk edip gittiğin gün battı!

Bitmiyor acın, bitmiyor hasretin.

Günler, aylar, yıllar geçiyor özlemin daha da artıyor.

Ben seni sonsuzluğa uğurladığım gündeyim bugün!

Sen benim yüreğimin en nadide köşesindesin.

Mekânın nur olsun, ruhun huzur dolsun.

 

 

Ayşen Arslangiray Kura

3.10.2011/ İzmir
a

 
Toplam blog
: 533
: 1375
Kayıt tarihi
: 14.11.10
 
 

Aydoğdu; kızgın güneşinde Ağustos'un, sararmıştı altın sarısı başaklar. Kırlangıçların göç dansın..