Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Haziran '14

 
Kategori
Deneme
 

Babam

Babam
 

Kışı uzun bir memleketin çocuğu babam. O uzun kış gecelerinde en büyük keyfi okuma yazma bilmeyen annesine Yaşar Kemal'in İnce Memed'ini okumakmış dönüp dönüp bir daha....

Babamın çocukken dokunduğu; annesini eğlemek, karın, kışın zorluğunu ona bir lahza unutturmak için okuduğu, Çukurova'nın o yiğit İnce Memed'i nin yaşadığı acıklı hikayeyi anlatan o kitap hala durur bende. Artık sayfaları iyice yıpranmış, içinde kitap kurtları olsa da; zaman zaman alıp göğsüme yasladığım, kokusunu içime çektiğim babamın çocukluğuna araladığım bir penceredir benim için.

Her sayfasında; babamın çocuk sesi çınlar kulaklarımda ve anneciğinin gözyaşlarına tanık olurum adeta...

Annesinin onu dinlerken duyduğu huzuru ben duyarım artık..... Babamla sohbet etmek onun elini tutup huşu içinde gitmektir geçmişe...Anıları başkadır babamın, hiçbirine ihanet etmemiş, hiçbirini unutmamıştır. En kötüsüne bile sonsuz bir hürmeti vardır. Anlatırken sanki çok kıymetli bir sandığı getirir yanınıza önce şöyle bakar uzun uzun sandığa sonra anahtarı itinayla yerleştirir yuvasına, besmele çeker ; içindekiler her defasında korunsun, hep onu beklesinler diye dir sanki bu Bismillah.....Açar kırk yıllık sandığı, dokunur hepsine kah tebessüm kah ince bir hüzünle...

Bunların içinde bende en çok iz bırakan çocukluk anısı; okula giderken yaşadığı ile ilgilidir. Uzaktır babamın okulu, taşlı, dikenli patikalardır yolları... Kim bilir kaç anı saklıdır orda.. Kapısı önünde oturmuş, ölen oğluna ağıt yakan, babamın hiç tanımadığı fakat ağlayışı ve o yanık ağıdından etkilenip okula varıncaya kadar onunla birlikte ağladı o kadını nedense bende unutamam... Bir çocuğun daha o yaşlar da bir yüreğin acısına ortak oluşu, çok derinden etkilemiştir beni ... Ve böyle bir adamın çocuğu olmak...

Babamı hep üzerindeki nefti, içinde çakı gibi durduğu üniformasıyla hatırlarım. Hayran hayran izlerken onu, çok yakalanmışımdır babama.... Gelip gözlerimi öpmüştür her yakalayışta....

Özellikli adamdır babam; şiire, sanata çok düşkündür. İşi gereği ömrü gurbette geçmiştir, tabi bizim de.. Hemen hemen her yıl yeni bir yere  taşınmanın yorgunluğuyla pek fazla eşyasını açmasa da kitaplarını mutlaka özenle çıkarır. O bomboş lojman dairesinde hiçbir eşya yokken babamın kitaplığı dimdik ayakta durur binlerce kitapla... Bir de plakları; boş daireyi eşsiz sesleriyle dolduran yanık sesli, babamın gözü gibi koruduğu plakları... Ve daktilosu, hala oturup onda yazı yazdığı... Dünyalık olarak sahip olduğu şeyler bunlardan ibarettir. Başka dünya bilmez zaten, bunlar yeter babama...

Ne çok şey katmıştır bize; merttir, yiğittir, asildir memleketinin tüm delikanlıları gibi... İtinalı, disiplinli, titizdir, hep ölçülüdür, hep edepli... Bugün sahip olduğumuz ne varsa insanlıktan yana babamdır aslında tek sahibi...

Seni Seviyorum babam ; öyle mahsun

öyle içten

öyle temiz

öyle yoğun

öyle candan...

Tıpkı sevmeyi senden öğrendiğim gibi Seviyorum Seni.......

https://www.youtube.com/watch?v=aVsJhU8qV4M

( Cinuçen Tanrıkorur_ Hasretin Gönlümde Artık Ateşten Bir perdedir... Babamın en sevdiği plaklarından biridir..)

 
Toplam blog
: 110
: 1076
Kayıt tarihi
: 26.05.14
 
 

Dünyanın kirletemediği bir lotus... ..