Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Şubat '07

 
Kategori
Siyaset
 

Bağdat üzerinden ibretlik görüntüler

Irak devletinin başkenti Bağdat, çok ilginç bir şehirdir. Tarihin ilk dönemlerinden bu yana hep var olan Bağdat, tarihi ile tabii güzellikleri iç içine barındırır. Ortasından kıvrılarak geçen Dicle Irmağı, kente bambaşka bir güzellikler katar.

Bağdat, din kültürü açısından da eşsiz bir şehirdir. İslamiyet’in gelişmesinde “İlim” olarak da katkıları büyüktür.

İmam-ı Azam Ebu Hanife ve Abdulkadir Geylani’nin türbeleri bu şehirde bulunmaktadır. Şiilerin imamlarından İmam Kazım’ın da türbesi bu şehirdedir.

Dünyanın yedi harikalarından “Babil asma bahçeleri” Bağdat şehir merkezine çok yakın ve halen de tarihten gelen güzelliklerini bir ölçüde korumaktadır.

Bağdat’tan güneye doğru ise, Dicle ve Fırat nehirlerinin oluşturduğu çok güzel bir tabiat örtüsü bulunmaktadır. Şaddül-Arap olarak bilinen bu bölge, dünyanın en verimli arazilerine sahiptir.

Diğer taraftan…

En son halife ve Hz. Peygamber’in damadı Hz. Ali, Bağdat’a yine çok yakın olan Necef kentinde katledilmiş, türbesi de bu şehirdedir. Hz. Abbas ve Hz. Hüseyin ile onların çocuklarının türbeleri de Kerbela kentindedir.

Dünyanın en büyük petrol rezervlerine sahip olan Irak, yine dünyanın en büyük “Hurma” ihracatçısıdır.

Demem o ki, Allah bütün güzellikleri, yerüstü ve yeraltı zenginliklerini bu ülkeye sınırsız vermiştir.

Gelin görün ki…

Bu kadar zenginliğe ve bu kadar güzelliğe rağmen, üzülerek söylemek gerekirse “Akıl” denilen şeyi esirgemiş…

Bağdat’ı bombalanmadan önce de gördüm, bombalandıktan sonra da. Hatta bombalandıktan sonra tam bir yıl yaşadım. İnsanları ile sohbet ettim, dostluklar kurdum. Memleket sorunları üzerine sohbetler de ettik.

Bütün bunları yaşayan biri olarak, televizyon ekranlarında gördüğüm kanlı olaylar karşısında üzüntümü bir türlü saklayamıyorum. Hatta gösterilen görüntüler içinde tanıdığım yerler olunca, daha da üzüntüm artıyor.

Diyeceksiniz ki “Niye bu üzüntü… Memleket senin mi ki? ”

Elbette benim değil. Gelin görün ki, oradaki tarih ve oradaki tabiat ile birlikte, akılları olmasa da netice olarak “İnsan” yaşıyor ve katledilenler de birer insan…

Aslında Irak’lılara söylediğim bir söz vardır. Demiştim ki “Nasıl ki sizler Hz. Ali ve oğullarını katlettiniz, sizler Allah’ın lanetli milletisiniz. İki yakanız bir araya gelmeyecek.”

1980'li yıllarda Duceyl'de 148 kişiyi öldürdü diye adam idam edenler, şimdi günde o kadar adam ölüyor, kılları bile kıpırdamıyor…

Ve işin garibi, bu kez kendi kendilerini öldürüyorlar. Yani, adını resmen koymasalar da bir iç savaşın içindeler.

İşin bir başka garip tarafı ise, düşman ülkeyi istila ederken alkış tutarken, şıpıdık terlikleri ile Saddam’ın heykelini döverken, bu günlere geleceklerini, muhtemelen hiç akıllarına getirmemişlerdi. Ülkeleri işgal edilirken bir kurşun bile atmamışlar, atamamışlardı.

Şimdi birbirlerini yiyorlar…

Neyin uğruna? ...

İnanın ki kendileri de bilmiyorlar. Bilselerdi zaten bu günlere gelmezlerdi.

Diğer bir garabet ise, bütün bunları ülke için olduğu kadar “Din” adına da yapıyor olmaları…

Hayret…

İbret alınası bir durum…

14 ŞUBAT 2007

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..