Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Şubat '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Türkçe bu kadar katledilmedi daha…

Türkçe bu kadar katledilmedi daha…
 

Ben, televizyonlarda abur cubur, ıvır zıvır program izleyenlerden miyim?

Evet…


Eğer izlenmeye değer bir program bulamazsan, o kanaldan bir başka kanala hoplayıp zıplarken, ilginç gelen bir programı izlediğim oluyor.

Bazen de televizyon açık olduğu için, izlemiyormuş gibi oluyorum ama göz ucuyla da izlediğim oluyor.

Farkına vardığımda ise, o programdaki olayları başından sonuna kadar izlediğimi görüyorum.

Ancak, o Sabahları veya akşamın erken saatlerinde yayına giren “Kadın” programlarını izlemediğim kesin. Bakın o kadarına dayanamıyorum.

Zaman zaman izlediğim bu tür abur cubur, ıvır zıvır programlardan birisi de “Alaturka Pop Star” yarışması.

Bu tür müzik yarışmalarında en beğendiğim ve ilgi ile izlediğim “Bu toprağın sesi” diye yayınlanan türkü yarışmasıydı.

Bu türden yarışmaya katılanların son bölümüne kalanlardan birçoğu, gerçekten “Ses” olarak başarılı çocuklar.

Formatı gereği, yarışmanın bir “Jüri (!)” üyeleri oluyor. Onlar, yarışmacılar hakkında yaptıkları yorumlar ile sözüm ona “Halk oylamasını” yönlendirecekler.

Gelin görün ki öyle olmuyor. Bazen hak eden kazanamıyor. Bu da elbette “Halk”ın duygusal davranmasından veya “Bölgesel oyların” yoğunluğundan kaynaklanıyor.

Yarışmalar bir tarafa da, son izlediğim “Alaturka” yarışmasındaki jüri üyesi olan Bülent ERSOY’dan kısaca söz etmek istiyorum.

Bülent ERSOY’un sesine ve müzik bilgisine diyecek bir sözüm olmaz. Birincisi, bu konuda Allah şükür bilgi sahibi değilim. Dinlerim…

Diyeceğim o ki, yarışmanın ilk gününden son gününe kadar ne zaman bu programa rastlasam, sadece “Bülent ERSOY konuşacak şimdi” diye kanal değiştirdiğim çok oldu.

Neden mi?

Türkçe, daha bu güne kadar hiç kimse tarafından bu kadar katledilmedi…

Müzik bilgisi ve icra kabiliyetinin yüksekliğini, bu kadar ukalaca daha hiç kimse kullanmadı. Tavır ve davranışlarındaki ve giyim ve makyajındaki abartıyı, bu güne kadar hiç kimse başaramadı.

Bütün bunların hepsine hoş görü ile bakmak mümkün ama ya o Türkçeyi katletmesi!...

Buna asla hoşgörü ile bakamıyorum.

Kendisi belki tavrından çok memnundur ama kendisinin var oluş nedeni saydığı halka karşı saygısız davrandığını birileri ona anlatmalı.

Birileri ona, gerçekten “Türkçe” kullanmayı öğretmeli.

Bir de…

Her cümlesinin arkasından “Allahu ekber” diye nara atmasının nedeni ne acaba? Bunu da doğrusu çok merak ediyorum.

İnancına saygı duyarım ama bunu da abartılı bir şekilde ortaya koymasında hiçbir yarar yok. Birileri bunu da ona anlatmalı.

Diyorum…

Da anlayacak kim acaba?

X X X

Yazının üst tarafını 11 Ocak 2007 tarihinde yazdım.

O günden bu yana gündem yoğunluğu nedeniyle gazeteye giremedi bir türlü. Bu yazıda Bülent ERSOY’un Türkçesini eleştiriyordum.

Fakat öyle bir laf etti ki, yazının baş tarafını da kullanarak bu gün kullanma gereği duydum…

Bir yarışmacıya “Üzerime öyle bir geliyor ki, Ermeni geliyor sandım. Korktum” diyor.

Şimdi bu ne?

Gündemdeki konular hakkında elbette O’nun da konuşma hakkı var. Bu kadar insan konuşuyorsa, O’nun ağzını büzecek halimiz yok.

Konuştu da… Konuştukça battı, battıkça konuştu. Sonunda kendinin de ne demek istediğini tam anlayamazken bu kez bir laf daha etti.

"Ben elhamdülillah Müslüman’ım! Bedenim teneşire de gelse 'Ermeni’yim' demem."

Dediğim gibi, müzik bilgisine diyeceğim bir şey olmaz, çünkü anlamam. Ama kendisinde bir şeyler olduğu zannına kapılarak, lafın arkasını önünü düşünmeden sözüm ona “Açık” konuşma arkasına sığınarak ulu orta konuşması ve konuşurken de Türkçe dilini katletmesini görmezden gelemiyorum.

Ve kınıyorum…

31 OCAK 2007

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..