Bahçede kan var

Mayıs ayı sonlarında bir haber düştü ajanslara. 1996 yılında bir menenjit salgını sırasında Nijerya'da beyin enfeksiyonu olan 100 çocukta deneysel amaçlı yasal olmayan antibiyotik kullanıldığı ortaya çıkmıştı. Bu çocukların aileleri açlık sınırında olmaları ve muhtemeldir ki cehaletleri sebebiyle çok uluslu bir ilaç devinin yalanlarıyla kandırılarak denek olarak kullanılmıştı. Yasal olmayan bu denemelerde beş çocuk ölürken bir çoğunda da artrit (bir eklem rahatsızlığı) geliştiği görüldü. Konuyla ilgili hazırlanan rapor beş yıl önce hazırlanmış olmasına karşın hiç açığa çıkmadı. Mayıs ayının sonlarında Washington Post'da yayınlanan bir haber ile bu gerçek ortaya çıkmış oldu. Saklanan bir sürü yalan ve ölümün sınırında Kara Afrika.

"Arka bahçe" bir roman uyarlaması. Ama yaşananlar bir romanın sürükleyen kurgusu değil. Yalın ve kanlı bir gerçek. İnanılmaz paraların döndüğü bir komplonun küçük bir yansıması . Açlık sınırının çok altında yaşayan bir kitlenin iyilik maskesi altında insani ilaç yardımı adına çeşitli deneylerde kobay olarak kullanılması ve bunlara karşı korkusuz bir duruşa sahip Tessa. Keskin bir sistem eleştirisi ile başlayan filmde nazik diplomat Justin(Ralph Fiennes) ile gizemli savaşçı Tessa (Rachel Weisz) arasındaki sessiz kimya birbirlerini anlamadan sevmelerini anlatıyor belki de. Zaten "sevgi anlaşmak değildir, nedensiz de sevilir". ama Justin yitenlerin ardından uyandığında seyirci de yavaşça silkiniyor koltuğunda. Tanrıkent'te ustalığını gösteren Fernando Meirelles kamerasını yine acıya çeviriyor. Söylenmeyen sözlerin gölge dünyasındaki Kara Afrika'nın sessiz anneleri bir umutla çocukları yaşasın diye ölüme bırakılırken modern dünyada milyonlarca ilaç sayesinde hesaplar kabarıyor. deniz yıldızlarını tek tek denize atan adam misali önce Tessa sonra da Justin en azından bir hayatı kurtarmak istiyor ama ödedikleri bedel sonunda kurtulan yalnızca insanlığın kalan onuru....