Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Şubat '09

 
Kategori
Güncel
 

Bakanın devrim anlayışı....)))

Bakanın devrim anlayışı....)))
 

Merhaba değerli okurlar,

Bugün, bir çok insanın mecburiyetten kullandığı ve sonucunda da bin pişman olarak, kapatıp iptal ettirmek istediği amma bir türlüde kapatmayı başaramadığı kredi kartlarından bahsetmek istiyorum.

Hatırlayabildiğim kadarı ile, eskiden Devletimizin Maliyesi için söylenmiş olan bir sözdü, "Elini versen, kolunu kurtaramazsın..." sözü....

Şimdilerde ise, bu sözü, para babalarının para kazanmak için ortaya çıkarmış oldukları plastik kart için uyarlamak yerinde olur.....

Bu kart sistemi, Devletimiz tarafından öyle bir otomatiğe bağlanmış ki,

Devleti idare edenler, vatandaşa yeterli maaş vermiyor.....

Vatandaş geçinemiyor....

Çocuğuna okul harçlığı veremiyor....

Faturalarını ödeyemiyor.....

Kirada ise, kira ödemelerinde rötara giriyor....

Bu durumada olan Vatandaş da ne yapıyor derseniz.....

Kendi durumunda olan eş ya da arkadaşlarından talepte bulunuyor.....

Ancak onların da durumu farklı değil ki.....

Onun için temin edemiyor....

İşte tam bu anda, o plastik kartlar büyük bir kurtarıcıymış gibi devreye giriyor.....

Yani, Devlet yeterli para vermediği için, vatandaşı bankaların yani sermayenin kucağına itiyor....

Böylelikle Vatandaş da, çaresizlik içerisinde, insanların hayatını karartan bu karta bulaşmış oluyor....

Evet vatandaşın kısaca karta bu şekilde bulaşması sonrasında ise, vatandaş 2. kart, 3. kart derken bir süre sonra, içinden çıkılmaz hale gelen bu kart sarmalına iyice bulaşıyor ve artık ne bankalardan yeni kart bulabiliyor ne de onları kapatmak adına düşük faizli tüketici kredisi kullanabiliyor....

Sonuçda, kartları ödemekte zorlanan vatandaşa, bankalardan önce telefonlar, sonrasında ihtarnameler ve arkasından gelen icralar derken vatandaşın hayatı kararıyor.....

Ardından gelen, ev değiştirerek kaçmalar, boşanmalar, intiharlar vs, vs....

Bunlar maalesef günümüzde yaşanan acı ama gerçek olan olaylardır....

Hükümetimiz ise, bu gerçekler karşısında daha doğrusu sermaye karşısında vatandaşına sadece nasihat ediyor.....

Ayağınızı yorganınıza göre uzatın diye.....

Şimdilerde ise, Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Zafer Çağlayan, gazetelerde ki açıklamalarıyla adeta halkla dalga geçer gibi.....

Son günlerde Sayın Bakanlar birbirlerinden görerek olsa, vatandaşla dalga geçmeyi adeta benimsemişler ve bir hobi olarak bu işi yapmaktadırlar.....

Doğalgaz pahalı ise, fındık yiyin diyen Enerji Bakanından sonra da şimdi de Sayın Çağlayan.....

Bakan Çağlayan, üzerinde çalıştıkları tüketici kanun taslağının devrim !!! niteliğinde olduğunu kaydederek, kredi kartlarından alınan yıllık aidatın kredi kartı süresi boyunca bir defaya mahsus olarak alınacağını ve bu sürenin de üç yıl olacağını kaydetmiştir.....

Devrim niteliğinde çok önemli bir olaymış gibi hazırlanan bu taslağın bir maddesi de, yıllık kart ücreti adının değiştirilerek, yıllık aidat yapılmış olması......)))

İnsanın Sayın Bakana, bankalar bir dernek, tüketicilerde oranın üyesi mi ki, yıllık aidat ödeyecek Sayın Bakan? diyesi geliyor.....

Ayrıca, bunun da 3 yılda bir kez alınacak olmasının tüketiciye ne fayda sağlayacağını da anlamış değilim......

Bankanın 3 yılda alacağı parayı en başında ve bir seferde alması mı tüketici lehinedir?

Yoksa, alınacak olan paranın miktarının bankalarca tespit edilecek olması mı tüketici lehinedir?

Anlaşılan o ki, Sayın Bakan, kendilerine göre bu DEVRİM !!! niteliğindeki çalışmalarıyla, Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerinin kart aidatı alınmayacağına dair kararlarını ortadan kaldırmak suretiyle, vatandaşın elindeki o kozu almaya çalışmaktadır.....

Sayın ÇAĞLAYAN, bu taslağı gerçekten vatandaşın lehine düzenlemeyi düşünüyorsanız,

TBMM'ne gelecek olan bu taslakda,

1-Kredi kart faizlerini tüketici kredileri faizleri seviyesine çekebilmelisiniz.....

2-Bunun yanında, Örneğin, 10.000 YTL'lik kart borcu yasal takibe düşerse kaç lira oluyor biliyormusunuz? 15.000 mi? 20.000 mi?

İsterseniz bunu bir incelettirin ve durumu gördükten sonra da, bu duruma düşen vatandaşlar için ne yapabileceğinizi düşünün ve taslağınızı ona göre düzenlettirin..

Örneğin vatandaşın yasal takibe düştükten sonra 15.000 ya da 20.000 ya da daha az, ya da daha çok olan borcunu, faizsiz 24 ay vadelendirebilir misiniz? Bunu yapabilir misiniz?

Öteki işleri boşverin Sayın Bakan, o işler vatandaşlar için önemli değil, onlar tırı vırı işler....

Tabii seçimden seçime hatırlanan vatandaş, banka patronlarından daha önemliyse sizce.....)))

 
Toplam blog
: 407
: 877
Kayıt tarihi
: 02.07.06
 
 

15.12.1950 Mersin doğumluyum. İzmir Ticari İlimler Mezunuyum. Bir Kamu Kuruluşundan  Şube Müdürü ..