Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ocak '08

 
Kategori
Sivil Toplum
 

Bakmak / Konuşmak

Bakmak / Konuşmak
 

Benim yaşımdakiler anımsarlar ilk okulda bize anlatılan bilgilerden biri bakmak ile görmenin farkıydı. Sonra bizim zamanımızda kompozisyon dersleri vardı ve inanılmaz sıkardı hocalarımız doğru ifade etmemiz, konuşmamız, yazmamız için. Sonra yine çocukluğumda liselerarası bilgi yarışması vardı 16 soru sorulurdu ve tam bir genel kültür yarışmasıydı. Sonra üniversiteye geldik. O zamanlarda üniversitede test yoktu. Sınavda yorum sorulurdu. Ekonomik , siyasal tüm olayları yorumlayabilmemiz, bir sonuca varmamız, bu sonucu ifade edebilmemiz beklenirdi sınıfları geçebilmemiz için. Ve sonra bugünlere geldik.

Bir futbolcu kardeşimize soruluyor "maç için ne düşünüyorsunuz". Cevap " basit bir hatadan gol yedik, artık önümüze bakacağız". Benki futbol maçlarını, futbol programlarının hemen hiç birini izlemem bu cümleyi inanamayacağım kadar çok duydum. Bu arkadaşların kendilerini basit hata ve önlerine bakmak gibi anlamlı gibi gözüküp hiç bir anlam ifade etmeyen bir cümle dışında anlatma yetileri yok mu? Peki ama bunun suçu bu arkadaşlarda mı sadece ? Dün Beşiktaş basketbol takımı ULEB kupası eleme grubunda 10 maçının tamamını kazanarak turu geçti. Bildiğim kadarı ile bunu (10-0) Avrupa' da yapan tek takım. Sanırım bu başarıyı Avrupa' da yakalayan Beşiktaş basketbol takımının bütçesi, "önüne bakan" oyunculardan kurulu ve Avrupa' da yok olmuş ve ülkemizde zaten en kötü derece olabilecek 4. lükte olan futbol takımının onda biri değildir. Acaba önlerinde olana bakmayı ve görmeyi yöneticilere de önermek gerekmiyor mu? Ve tabi bizlere de önermek gerekmiyor mu bakmayı ve görmeyi? Eğer herhangi bir futbol takımımız tüm maçlarını kazanarak Avrupa' da bir üst tura geçseydi ne olurdu ? Yemin ederim kararname ile enflasyonu bile aşağı çekerdik.

Geçenlerde Hürriyet Gazetesinde Sn. Yılmaz Özdil' i okudum. Yarışmalara katılabilmek için binlerce sıra varmış. Sonra tesadüfen Sn. Ahmet Çakar' ın sunduğu nispeten biraz bilgi gerektiren bir yarışmanın iki tanesinin ortadan sonrasını izledim. Yarışmacılar oraya sanki birşeyler bilipte kazanmak için değil düpedüz vicdan sömürüsü yapıp avanta almak için gitmiş gibiydiler. Burada anlatamam ama inanılmaz detaylarda acılar dinledim. Artık ne kadarı doğru inanın şaşırdım ve bir insan nasıl bunları anlatabilir dedim. Ve açıkça bunlar karşılığında para istiyorlardı. Sn. Çakar boşver soruyu bilmesende olur parayı verdim dese inanın hiç sıkılmayacaklar alacaklar. Bir yarışmacı, Roma, Madrid, Atina, Ankara seçenekleri içerisinde en güneydekinin Ankara olduğunu tahmin ederken, bir diğer yarışmacı 1962 doğumlu ama 30 yaşında olduğunu ve nedenini sonra açıklayacağını belirtiyor, Madrid kentini ülke ile karıştırıyordu.

Evet sayın okurlar okumayan, araştırmayan, ifade edemeyen bir toplumun bugünden daha farklı hangi konumda olmasını bekliyoruz. Anayasası olmadan (bildiğim kadarı ile İngiltere yazılı anayasası yoktur ve teamüllere dayanırlar) ülke idare edilebilirken, bizlerin işte bu alt yapı nedeni ile kaçıncı anayasayı yapmaya çalışmamızı ve üstelikde o anayasanın nereye kilitlendiğini (hem biçim hem öz olarak) yadırgamamamız gerektiğini düşünüyorum.

Sayın okurlar bir yarışmayı sadece bilgimizin karşılığı bir şey kazanmak olarak görmek yerine, vicdan sömürüsü ile avanta alma aracı olarak değerlendirirsek, hayatımızı sadece beş on anlamsız kelime ile ifade edersek, herhangi bir konuda gerçek başarımızın nerede olduğunu algılayamaz ve yatırımlarımızı oraya yönlendiremezsek toplam olarak bugünkü halimizden farklı olamayacağız. Halimize bakacağız ama göremeyeceğiz.

 
Toplam blog
: 226
: 558
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

15 Nisan 1959 İstanbul doğumluyum. Marmara üniversitesi siyasal bilimler fakültesi mezunuyum. Ancak ..