Balkan ''Göçmen'' i gittiğin yol-yol değil.

Göçmen…

Tek kelime.

Sıkıntı, stres, yokluk, korku, endişe, heyecan, umut, ışık, mutluluk, gerilim, hayatta kalmak, zorluk...

Bir kelimenin, nasıl olur da, 100 lerce  manası olur. Kelimeler, birbiri ardınca dizilmiş durumda. Beynim, düşündükçe ve hatırladıkça inlemeye başladı. Bir yandan kin-nefret diğer yandan Allah Teala hamd.

Evet…Hatırlıyorum….Tarih 1987 nin Kurban bayramının birinci günü. Dedem rahmetli Musa Efendi, Bayram namazını kılmış, evde sevdikleri ile beraber karşıdan koştura koştura geliyor. Farklı bir telaş var. Köy ahalisi derin bir sessizlik içinde. Evimin hemen yanında akan nehirin şırıltıları bir yandan da kuş sesleri geliyor. Kuşlar, bayramı bizden önce coşkuyla kutlamaya başlamışlar bile. Ortada hiç çocuk yok. Evet, Bayram günü.

Oysa, bayramlar neşe ve sevinç kaynağıdır. Halkın kaynaştığı seviştiği, dargınların ve küskünlerin barıştığı, çocukların tatlı sesleriyle adeta semavatı neşeye gark ettiği, Allah Teala'nın farz kıldığı, İbrahim Aleyhisselam'ın İsmail Aleyhisselam'ı kurban edeceği sırada , semavattan koçun geldiği, meleklerin bile imrenerek camii cemaatına bakarak ‘’Ey Allah ın kulları, bugün bayramdır. Allah ın emrini yerine getirmek için toplandınız. Ne mutlu size, bayramınız kutlu olsun’’ dediği gündür.

Yönetimde Todor Jivkov zalimi. Dönemin başbakanı. Rejim mi? KOMİNİZM. Yasaklar ile dolu bir rejim. Köleliğin ve efendiliğin bir değişik tanımlanması.

Din yok.

Özgürlük yok.

Seçme şansın yok.

……..

Hani bizim köylü kardeşlerimiz, sabahları davarlarını otlağa çıkartıp, akşam sütünü sağıp, o sermaye ile, süt, yağ, ayran yaparlar ya.. İşte onun gibidir ‘’o’’ sistem. Belki kaba bir tanımlama oldu ama ‘’o’’ sistem aynı halkı bu şekilde kullanmıştır. Literatürde geçen kominizm tanımlaması ile, faaliyette olan çok farklıdır. Bunu bizatihi yaşayan birisi olarak söylüyorum.

İşte o bayram günü. Herkes kurban kesecek ama ..nasıl? Nerde? Devlet askerleri, ve içimizdeki ULAK lar HAİNler heryerde. Bugün olduğu gibi. Nasıl başarılacaktı bu?

……..

Komşumuz Ayşe ablam doğum yapmıştı. Daha 3 günlük olan bebeğine isim verme telaşı içindeydi. Adı Ercan mı olacak, yoksa Evgeni mi olacak. Tehditler. Halk savunmasız ve sahipsiz. Birde aşı yapıyorlar.. Ancak, aşı diye gösterilenin içinde ne vardı?

………

Yan köyümüzde bir akrabamın oğlu, sünnet olacak. Sünnet yasak. Son derece sağlıksız ve ilkel koşullarda bildiğiniz JİLET ile operasyon, sabaha karşı 03.00 sıralarında, başarıyla tamamlanıyor. Yara, iltihaplanıp, doktora gidiliyor. Çocuğun sünnet olduğu ortaya çıkıyor ve babası ‘’HAPİSTE’!.

……

Yaşlı köylü amcalarım, kendi aralarında Türkçe konuşuyorlar. Buna şahit olan uşaklar, hemen yakalayıp, önce bir ihtar ve maddi ceza kesiliyor. Bununla yetinilmiyor ve azarlanıyor. Peki bunu yapan kim biliyor musunuz? Türk üm, diyen, Müslümanım diyen, kendi içimizdeki satılmışlardır.

…….

Amcam, bir işinden dolayı Sofya ya gidecek, İZİN YOK. Neden? YASAK? Gidemessiniz. Ahırdan çıkamassınız. Sizin meranız burasıdır. Birde akıl veriyor AHMAK lar.

……..

Yine hatırlıyorum. Türkiye Cumhuriyeti Devletine binbir emek ile ayak bastık.

Neden geldik? İstiyorum, herkes nedenlerini şimdi hemen bir kağıda yazsın. Madde madde.

Para için değil, mal için değil, mülk için değil. Peki o zaman neden geldik? Peki şimdiki yaşantımız, savunduğumuz dava, ideallerimiz, hayallerimiz, ülkümüz, nedenlerimiz ile örtüşüyor mu?

Maalesef bu gelişimizi şimdiki yeni jenerasyonumuz unutmuş durumdadır. EY TÜRK OĞLU TÜRK EVLADI! Davan, ülkün ne ise izinden git. O dava, dedenin yürüdüğü davadır. O yolda dedelerinin ayak izlerini bulacaksın. Kendine gel! Bak bakalım, Bulgar'dan, bir Yunan'dan , bir ecnebiden ne farkın var?  Ben sana söyliyeyim.

İsmin farklı

Sünnetlisin.

Başka……Ama efendim müslümanım. Peki ben sana, geçenlerde, Papa'nın fetvasını yazayım. Fetva şöyledir.’’ERKEKLERİMİZ ve KADINLARIMIZ BOYNUNA HAÇ SEMBOLÜ TAKSINLAR. TAKSINLAR Kİ, KİMİN KİMDEN OLDUĞU BELLİ OLSUN ’’Yaşayışın Nasıl? Amacın ne? Hedef te ne var. Yeni bir araba, kat, yazlık, tarla, merket zinciri mi? Yoksa Filo mu?....Hedefin ne aslanım!!

...........

Bu konulara ilerleyen günlerde sık sık vurgu yapacağız. Uyanmak dileiğyle.

Ercan Hatipoğlu