Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Kasım '09

 
Kategori
Öykü
 

Banktaki Adam

“Bak, sen böyle yaşayabilir misin?”

Başıyla işaret ettiği tarafa bakıyorum. İri yarı bir adam; deniz kenarında oturduğumuz bankın iki yanındakine uzanmış, uyuyor. Üstündeki kirli battaniyeye sıkı sıkı sarılmış, bir ucundan ayakları görünüyor, öbür ucundan kafası. Saçlarında güneşin, rüzgârın, sokağın mesaisi, beyaza yakın sararmış; tutam tutam, keçe gibi. Hafif esen poyraz kokusunu getiriyor burnumuza. Ağır, ekşi bir koku; her şeyden biraz var içinde: ter, kusmuk, alkol, tütün, kim bilir daha neler.

“Nasıl bu hâle düşer insan? Yani, başına ne gelmiş olabilir ki şu duruma düşsün?”

“Bilmem ki.”

“Hiç düşünmez misin böyle insanları görünce?”

Beklemiyor cevabımı, devam ediyor.

“Ben böyleleriyle karşılaştığımda hep bunu düşünürüm. Yanlış anlama, onlara acıdığımdan falan değil, yani acıyorum tabii, ama asıl merak ettiğim nasıl bu hâle düştükleri.”

Bir şey söylemiyorum. O da susuyor, düşünceli. Sonra, tekrar başlıyor.

“Yani, acaba düzgün, normal bir hayatı vardı, sonra başına bir felaket geldi de mi böyle oldu? Ne olmuş olabilir, mesela? Arkadaşları falan yardım etmedi mi ona? Kimsesi mi yoktu yoksa o mu kimseden yardım istemedi? Bunu mu seçti yani? Böyle yaşamayı kendisi mi istedi?”

Tutamıyorum kendimi.

“Soralım o kadar merak ediyorsan.”

Ne dediğimi anlamamış gibi yüzüme bakıyor.

“Tabii, ya. Uyanmasını bekler, sorarız. Şuradan bir çayla simit alırız, ‘kardeş, biraz muhabbet edelim’ deriz. En kötüsü ‘defolun gidin başımdan’ der. Kaybedecek bir şeyimiz yok.”

Kafasını çevirip, denizde uzak bir noktaya sabitliyor gözlerini. Anlıyorum, kızdı. Bir süre ikimiz de konuşmuyoruz.

Sessizliğe dayanamıyorum, yumuşatmaya çalışıyorum onu.

“Ya da boş ver. Ne konuşacağız ki? Kim bilir neler geçti başından. Belki hali vakti yerindeydi bir zamanlar. Sonra başına bir şey geldi, her şeyini kaybetti; karısını, çocuklarını, evini. Aklını kaçırdı, kimse yardım edemedi ona. Arkadaşlarından, akrabalarından kaçtı, saklandı. Belki onlar da umudu kestiler sonunda. İçkiye, uyuşturucuya başladı, kayboldu gitti. Sonunda böyle oldu, sokaklarda yaşamaya başladı. Şimdi bunları açmanın ne faydası var ki? Düşünecek, hatırlayacak, gene üzülecek. Boş ver.”

Yüzüme bakmıyor ama dinlediğini biliyorum. Usulca koluma sarılıyor iki eliyle. Sokulup başını omzuma koyuyor. Gözleri parlıyor. Artık kızgın değil.

“Kim bilir ne geldi başına da bu hâle düştü?” diye mırıldanıyor.

Sessizce gülümsüyorum.

 
Toplam blog
: 5
: 724
Kayıt tarihi
: 22.10.09
 
 

Okumayı, yazmayı seven bir İstanbulluyum. Ekonomi dalında lisans, siyasal bilgilerde lisans üstü eğ..