Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Şubat '07

     
    Kategori
    Sinema
     

    Barda

    Barda
     

    Bir bira daha içmenin bünyeye etkileri... TGG'nin neden ve niçinlere vereceği cevabı düşünmek, böylece bir dahaki adıma daha hazırlıklı olmak! Oysa "hayat kılavuzlara sığmayacak kadar sürprizlere açıktır". Yani "Tekrar Gözden Geçirme"ye başvuracak kadar ömrünüz olmayabilir. O zaman, olay bittiği andan itibaren verilmiş hiç bir doğru kararın bu hayatta bir geçerliliği yoktur. Pişmanlıkla yaptığın hatalardan ders almak arasında gidip gelmekten başka.

    "Barda", Serdar Akar'ın "Gemide"ye olan özleminden olsa gerek, yine dar bir alanda, yine sert bir biçimde ve yine "nerede kalmıştık" ta geçiyor. Oysa biz, "Kurtlar Vadisi Irak"ta kalmıştık. Ağzımız bir karış açık. Neyse bizi ilgilendirmeyen!! bir konuyu daha fazla deşmeden filme dönelim.

    Konu, daha önceden yaşanmış bir olaydan alıntı. Oldukça da sıkı. Öküz gibi bakılıp rahatsız olunan insanların, rahatsız olanlardan aldığı intikam, kendi adalet yöntemleriyle oluyor. Adil olmayan ve asla da olmayacak bu dünyada iyi ve kötünün "bir bira" paydasında karşılaştığı ve kesir çizgisinin acısının haplarla unutulmaya çalışıldığı bir garip maç oluyor hayat.

    İyiler oldukça mağlupken, filmin sonunda hakemin olaya el koymasıyla kötülerin kalesi boşaltılıyor ve iyilerin önüne bırakılıyor top. Futbol aşkıyla intikam duygusu da burada karşılaşıyor birbiriyle ve boş kale futbol için her zaman bir iğrençlik oluyor. Topu alıp geri dönen iyiler, salvolarıyla hayatın kalabalık ve bir o kadar da yalnız, çaresiz düzenine sürüyor barda liğme liğme olmuş ruhlarını.

    Konu böyle sıkı olunca, konuşulacak da çok şey oluyor, ama susmayı düşünüyorum filmi izlemeyenler için. Çünkü ben adaletin sokaklarda paylaştırıldığını, bizeyse çokça zamanlar gökten düşenle yetinmenin kaldığını gördüm. Adaleti her zaman için daha güçlü olan koyar. Bu filmle ilgili sevindiğim en büyük şey de bu zaten.

    Gidin ve bu zamana kadar kaçtığınız, korkusundan başınızı kaldıramadığınız sokağın gerçeğiyle beyaz perde güvencesinde yüzleşin. İnanın bundan daha katı o gerçek, ama sebepler ve sonuçlar aynı doğrultuda. Hayatı kılavuzla yaşayanlarla okuma yazma bilmeyen insanların birbirlerine duyduğu öfke, sokakta omuzların sürtünmesinden çıkan kıvılcımla bile bir anda patlayabilecek kadar yakın.

    Filmin oyuncu kadrosunu hemen hemen dizilerden tanıyoruz zaten. Gerçekten çok güzel oynamışlar. Nejat İşler'se role bayağı yakışmış. Akar'ın da dediği gibi "Onu çok psikopat gördüm". Saat detayı çok hoş olmuş. Zaten o da olmasa sinema salonundan bir tane gülücük bile çıkmayacaktı. Her ne kadar bu işte profosyonel olmasam da, gördüğüm eksiklik sadece karakterlerin geçmişleriyle ilgili hiç bir bilginin verilmeyişiydi. Biraz havada kalmışlar. Bu kadar yeter diyor, filme on üzerinden: ) Serdar Akar, kendisinden "daha" beklenen bir film yapmış ve de olmuş diyorum.

    İyi seyirler...

     
    Toplam blog
    : 1
    : 572
    Kayıt tarihi
    : 07.02.07
     
     

    Şubat 87, İstanbul doğumluyum. Niğde Üniversitesi Radyo Televizyon Programcılığı 1. sınıf öğrencisiy..