Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ekim '15

 
Kategori
Güncel
 

Barış gelir mi zannediyorsunuz!

Barış gelir mi zannediyorsunuz!
 

Yazık değil mi bu çocuklara... Onların ne günahı var ?


Uzun zamandır, Türkiye’nin sıcak bölgesi Doğu ve Güneydoğu illerinde bugüne kadar belki de eşi görülmemiş bir operasyon yapılıyor..  Çözüm süreci öncesi alışık olduğumuz “pkk ile silahlı mücadele” yalnızca dağlık ve ormanlık alanlardaydı, yüksek kesimlerde, sınır bölgelerinde idi.. Ama görülüyor ki artık, pkk taktik değiştirdi. Pkk dağda askerle, düzde polisle çatışıyor. Dağdakinin taktiği klasik “vur-kaç” taktiği… Bunu doksanlardan beri çok iyi tanıyoruz. Artık o zamanın çocukları bile bunu size anlatabilir. Ancak, şehirlerde münferit olarak gördüğümüz, yaşadığımız terör olaylarını birkaç basamak daha yukarıya taşıdı pkk.. Önceleri görülen şehirde de vur-kaç taktiklerini kahpece yaptılar.

Hatırlayın, sokak ortasında, çarşıda, pazarda askerlerimizin, polisimin ensesine, kafasına kurşunu sıkıp, ellerini kollarını sallayarak kaçtılar. O zamanın siyasi iradesi “çözüm süreci” bahanesi ile bunlara hiçbir şey yapmadı. Kelimenin tam anlamı ile görmemezlikten geldi. Ve pkk bu süreçte, bu taktiklerini geliştirdi. En büyük tecrübesini Kobane’de yaşadı. Orada sokak savaşlarını iyi öğrendi. Peki kendi kendine mi öğrendi. Elbette hayır. Bazı dış güçlerin gönderdiği ajan eğitmenler tarafından eğitildiler, donatıldılar. Orada sokak savaşını öğrenen pkk, şimdi bu öğrendiklerini Türkiye’de uygulamaya başladı..  Ve burada, orada olduğundan çok daha güçlü. Çünkü, arkalarında anında lojistik destek sağlayan pkk örgütü, pkk’ya biat etmiş siyasiler var. Belediyelerin tüm imkanlarını kullanıyorlar. İnşaat makinelerini ile sokakları kazım, hendekler açıyorlar, buralara el yapımı bombalar yerleştiriyorlar, gençleri silahlandırıyorlar ve güvenlik güçlerini mahallelere sokmayarak, girenlerle ölümüne çatışarak “kurtarılmış bölgeler” elde etmeye çalışıyorlar. Ve halka, “ pkk hala çok güçlü, bakın polisle, askerle artık sokaklarda rahatlıkla çatışabiliyoruz. Hakimiyet bizde “ imajı veriyorlar. Ve işin özü pkk tam kapasite bir ‘kalkışma/ayaklanma ‘ gerçekleştiriyor.  Elbette, taktikleri dağdaki pkk’dan ve şehirdeki kck’dan alıyorlar. Ama, aynı zamanda bir çok koldan da destek görüyor.


Örneğin, pek çok sivil toplum örgütü kimliğindeki oluşum bunları destekliyor. Kck, Hdp’li,, Dbp’li belediyeler arkalarında, lojistik destek sağlıyorlar. Meclisteki uzantıları da bunları kolluyor. Halkı korkutuyorlar, sindiriyorlar, kendilerinin tarafında olmaya zorluyorlar. Kimi ilçelerde, halkı evlerinden silah zoru ile çıkartıp, bu evlere yerleşiyorlar ve evlerin içinden polisle çatışıyorlar. Evlerin altından, diğer evlere kaçış/geçiş tünelleri kazıyorlar. Pek çok evin altı cephanelik durumunda. Ve söylemler hep askere, polise operasyonları durdurması yönünde.. Neden, çünkü örgüt ciddi zayiat veriyor.  Ve ölen her örgüt üyesi için kara propaganda yapıp, halkı galeyana getiriyorlar. Amaçları top yekün bir sivil kalkışmayı gerçekleştirmek. Hatta bunun için zaman zaman canlı kalkan oluyorlar.  Söylemler, hep bir “devlet düşmanlığı” yönünde..

Örneğin dün bir Dbp’li şöyle diyor.


“ Ülkenin tüm enerji kaynakları bizim topraklarımızda. Su kaynakları bizim topraklarımızda. Dolayısı ile bu barajlar ve elektrik santralleri de bizimdir. Biz de bu yüzden elektrik bedeli ödemiyoruz. Kimse de ödemeyecek.. “

İşte  halkı böyle kışkırtıyorlar, daha nice kışkırtma sözlerinden ayrı olarak. Peki devlet ne yapıyor. Onlar da paralel kavgası içinde cemaate yakınlığı olduğu öne sürülen iş adamlarının şirketlerine, okullarına baskın yapıyor.. Bazı hükümet yanlısı sivil oluşumlar da gazeteleri basıyor. Bazı durumları savcılar da kendine şiar bazı şeyleri edinmiş kişilerin suç duyurusu ile gazetecileri sorguluyor, basın kuruluşlarına davalar açılıyor..

Neyse, yine pkk’ya dönecek olursak;

Yakın zamanda, Diyarbakır Bismil’de terör örgütü PKK’nın gençlik yapılanması YDG-H’liler ile Güvenlik güçleri arasında çıkan çatışma sonrası Pkk'lılarin attığı roket bir eve isabet etti. O evde o sırada bulunan 8 yaşındaki Elif Şimşek’in kafası parçalandı. Ve hazin son..

Ama nedense bu olay basında çok fazla yer almadı. Her gün, öldürülen pkk'lıları savunan, askere "silah bırak" çağrısı yapan hdp, kck ve bunların destekçisi sözde sivil örgütler hiç bu olay hakkında konuşmadılar ya da geçiştirildi. Neden ?

Çünkü roketi atan PKK idi. O roketi atan, evleri keleşlerle deli deşik eden, kurşun delikleri ile dolduran kalleş pkk değil de devletin askeri, polisi olsaydı durum ne olurdu sizce ? Tam bir kara propaganda başlatılırdı değil mi ? Ne derlerdi ?

"TC devleti sivil halkı katlediyor. İşte örneği. Asker 8 yaşındaki bir çocuğu öldürdü "

Bu olaydan sonra, olayla ilgili bir açıklama yapan Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, terör örgütüne, “Sivil yaşam alanlarında çatışmaya girmemesi ve bu tür silahlar kullanmaması” çağrısında bulundu.

Yani, adam şunu diyor :

" PKK, askere, polise, korucuya karşı roketatar kullansın, silahları onlara doğrultsun. Onları öldürsün. Çünkü onlar bizim düşmanımız, siviller değil."

İşte bu "ahmaklar, cahiller ve devletine düşman" kitle olduktan sonra, bölgeye barış gelir mi zannediyorsunuz.. Eğer hala evet diyorsanız, sürüye siz de katılmışsınızdır demektir..


../..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..