Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ocak '13

 
Kategori
Güncel
 

Barışın önündeki en büyük engel...

Barışın önündeki en büyük engel...
 

Barış...


PKK Paris’te öldürülen Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez cinayetleri kamuoyuna yansıdıktan sonra yaptığı açıklamalarda cinayetin arkasında arkasında “Türkiye olduğunu” iddia etmişlerdi. BDP’de dahil Kürt siyasi aktörlerinin ilk açıklamaları Türkiye, İran, Suriye ekseninde gelişti. 

 

Fransa’dan gelen haberlerde cinayet zanlısının PKK’lı olduğunun ortaya çıkmasıyla ilk açıklamaların yerini “Nato gladyosu” senaryoları aldı. Kongra-Gel Başkanı Remzi Kartal’ın açıklaması da ‘ihalenin üzerlerine kalma olasılığını’ bertaraf etmeye yönelik bir açıklamaydı:  “Bu (suikast) yüzde yüz PKK kararıyla yapılan bir şey değil. PKK deyince örgüt demek; bir kişinin şahsı değil..

 

Yani, ‘suikastı PKK’lı yapsa bile sorumlusu PKK değildir’ deniliyor; geçmişte örneklerini bolca gördüğümüz “tasfiye operasyonları” gibi...

 

BARIŞIN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGEL PKK’NIN KENDİSİDİR...

 

Türkiye’de bugüne kadar tanık olmadığımız ölçüde destek bulan “barış süreci”ni sabote etmeye yönelik Paris suikastının üzerine kuşkusuz akla hayale gelmedik senaryolar tedavüle sürülecektir. PKK çevreleri tarafından  ‘tetiği çekenin’ kimliğinden tutun “Kürt ya da PKK’lı olmadığına” dair bir sürü iddia dolaşıma sokulacaktır ki bu tarz açıklamalar dillendirilmeye başladı bile. Hatta tetikçinin arkasında farklı ülkelerin olduğu, “ajan olduğu” iddia edilecektir...

 

14 Ocak’ta yazdığım -Bu yazıyı hazırladığım saatlerde 86 okuma(!)- çok okunan yazıda “çok boyutlu uluslar arası ayakları, dolaylı aktörleri/etkileyenleri olan bir sorun” derken daha önceki yazılarımda da ifade ettiğim üzere “..yıllardır süren “şiddetin” barışa evirilmesini boşa çıkarmayı hedefleyen, sürecin akamete uğramasında “yarar sağlayacak” o kadar çok aktör” var ki demiştim. Tüm boyutları ile düşünüldüğünde gerçekten Türkiye’nin önünde “zorlu bir süreç” var. Ama sürecin zorluğunu aşmaya yönelik halkta “barış sürecine” yoğun bir destekte. Umalım, umudumuzu koruyalım ki “Paris suikastı” “barış süreci” örmeye, daha güçlü bir irade koymaya evirilsin.

 

KURGULANAN YENİ DÜZENDE PKK’YA YER YOK!

 

Tamil Elam Özgürlük Kaplanları (LTTE)nın yok edildiği konjöktürü değerlendiren Siri Lanka’lı gazeteci Chandana Bandara: “Koşullar uygundu. Sri Lanka hükümeti Pasifik’ten gelen Amerikan gemilerine Sri Lanka’nın doğu kıyılarında güvenli bir geçiş sağlayamıyordu. Sri Lanka’nın doğu denizindeki istikrar NATO ve ABD için önemliydi. Dolayısıyla bu istikrarın sağlanması için bir tür barış anlaşmasına ihtiyaç vardı. Bu süreç, Batı’nın ihtiyaçları doğrultusunda doğdu.” Diye özetlediği süreç PKK içinde geçerli. Küresel güçlerin emperyal projeleri/çıkarları PKK’nın tasfiyesini zorunlu kılıyor, PKK işlevini tamamladı..

 

SİRİ LANKA MODELİ BARIŞ SÜRECİ...

 

Türkiye ve küresel aktörlerin (ABD/NATO) ortak çıkarları, model ortaklığın ortaya koyduğu tablo bu. PKK uluslar arası destekleri açısından “işlevini” tamamladı. Ankara bir taraftan “terörle mücadele konseptini” uygularken bir taraftan da  “müzakere” yürütüyor. Ancak sürece eleştiri getirenler “bir taraftan operasyonlar yapılırken, nasıl barış süreci yürütülür” sorusunu da soruyorlar; sorularının yanıtı “Siri Lanka Modeli”nde!

 

İyi seyirler...

 

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..