Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ocak '13

 
Kategori
Güncel
 

Barış sürecinde Ankara'nın eli rahat...

Barış sürecinde Ankara'nın eli rahat...
 

Görsel: http://besthomedecorators.com/doves/doves-of-peace-wallpaper-download-free-screensavers-free-wallpapers.html


Ankara ile Öcalan liderliğinde yürütülen “barış süreci” bıçak sırtında. Kısa zaman diliminde gelişen olaylar sürecin ne kadar zorlu olacağının işareti. Paris’te üç kadının profesyonel olduğu kuşku götürmeyen bir cinayete kurban gitmesi, yürütülen sürecin her aşamada provake edilebileceğine dair ifade edilen kaygıların da temelsiz olmadığını gösterdi.

 

Türkiye kamuoyunun genel olarak süreci desteklemesi, siyasi “çıkar hesabı” yapmadan CHP’nin destek vermesi toplumda umutları daha da artırdı. Ancak Erdoğan’ın “Afrika seferine çıkarken”  Kılıçdaroğlu’nun “kredi veriyoruz” dediği açıklamasına verdiği yanıt hayli sert olmasının yanında kafalarda kuşkuların doğmasına da yol açıyordu.

 

 Erdoğan’ın verdiği yanıt ülkede yıllardır kan akmasına yol açan sürecin bitmesini isteyen bir siyasetçinin yanıtı olarak değerlendirilebilir mi?  “Sen nereye kredi vereceksin, sen krediye muhtaçsın. Yenilen pehlivan güreşe doymazmış, bunlar doymuyor. Dürüst değil, dürüst olması lazım. Doğru olmayan, gerçek olmayan açıklamalar yapıyor.”diyen biri, gerçekten iktidarı ve muhalefeti ile partiler üstü bir anlayışla kenetlenerek çözüm ortaya koyabilir mi?

 

 

Klasik “kasaba politikacılığı”  ezberini geçip devam edelim. Çok boyutlu, uluslararası ayakları, dolaylı aktörleri/etkileyenleri  olan bir sorunun sadece İmralı görüşmeleri ile sürdürülemeyeceği açık.6 ve 8 (İlgili yazılara ulaşmak için rakamların üzerine tıklayınız.) ocakta yazdığım yazıları burada özetleyerek zaman kaybetmeye gerek yok. Ancak kısa zaman diliminde ortaya çıkan gelişmeleri değerlendirirken temel olsun diye “Ankara'nın barış için ilham kaynağı Siri Lanka modeli...” başlıklı yazımdaki iki paragrafı bu yazıya da alıyorum:

 

 

“..Bu nedenle bugün tıpkı Siri Lanka modelinde yaşanan sürece benzer bir sürecin örüldüğünü rahatlıkla söyleyebiliriz. Siri Lanka hükümeti 2009’da ABD’nin 11 Eylül saldırılarından sonra  teröre karşı tolerans göstertememesinin yarattığı iklim ile “Tamil Elam Özgürlük Kaplanları’nın” (LTTE) üzerine hedef gözetmeden görülmemiş bir şiddetle gitti. BM’ye göre 20 bin, kimi kaynaklara göre ise 40 bin “gerilla” ve sivil adeta katledildi. Yetmedi, üzerine “Tamil Elam Özgürlük Kaplanları’nı ” yaşadığı bölgeyi tusunami de vurdu. Sürecin sonunda LTTE yenildi.”

 

Barış görüşmeleri 2002 yılından itibaren başlamıştı. Siri Lanka’lı gazeteci Chandana Bandara: “Koşullar uygundu. Sri Lanka hükümeti Pasifik’ten gelen Amerikan gemilerine Sri Lanka’nın doğu kıyılarında güvenli bir geçiş sağlayamıyordu. Sri Lanka’nın doğu denizindeki istikrar NATO ve ABD için önemliydi. Dolayısıyla bu istikrarın sağlanması için bir tür barış anlaşmasına ihtiyaç vardı. Bu süreç, Batı’nın ihtiyaçları doğrultusunda doğdu.”

 

Siri Lanka’da Tamil Elam Özgürlük Kaplanları’nın yenilgisini hazırlayan koşulların altını çizerek Ankara ve İmralı arasında örülen “barış sürecini”ni anlamak olası.

 

1. Suriye  ve Irak’ta yaşanan gelişmelerin NATO/ABD/küresel aktörlerin çıkarına olmaması.

2. İran, Irak, Suriye’de ortak hareket eden Şii yönetimler.

3.İran, Irak, Çin, Suriye’nin çıkarlarını savunmak için ortaklaşmaları.

4.Suriye’de neredeyse iki yıldır süren iç savaşta, Suriyeli Kürtlerin Esat ile birlikte hareket etmeleri.

5.Türkiye, Kuzey Irak Kürt Yönetimi, ABD, Suudi Arabistan, Katar, Yemen, AB’nin ortak hareket etmelerine rağmen Suriye’de hala sonuç alamamaları.

6. ABD, AB ülkelerindeki ekonomik güçlükler...

 

Kuşkusuz bu sonuçları çoğaltabiliriz ancak özellikle Suriye’ye karşı mücadele edenleri örtülü/açık biçimde destekleyen Türkiye’nin, içeride “Kürt sorununu” çözmesinin yukarıda özetlemeye çalıştığımız nedenlerden ötürü “uygun konjöktür” oluşturduğunu, ABD’nin küresel çıkarları için Ankara İmralı sürecini desteklediğini not etmeliyim. Hele olası İsrail/ABD İran gerilimini de ortadayken “uygun konjöktür” iyice belirginleşiyor.

 

Ankara devlet olmanın gereği olarak bir taraftan “ terörle mücadele”operasyonlarına devam ediyor, diğer taraftanda “barış sürecini” örüyor. Erdoğan/Ankara/AKP’nin hiç olmadığı kadar eli rahat. Egemenlerin desteğini arkasına almış olarak süreci gerekirse tek başına götürmeyi “göze alabiliyor” ve onun için ana muhalefet partisine, hatta sorunun tarafı olan BDP’yi  ve de Kandil’i  pek dikkate almıyor!

 

Erdoğan süreçte ne derse o oluyor. Geçmişte Öcalan ile vekillerin görüşmesine izin ver(e)meyen  “asker” rolü değişti! İmralı’ya tv verilmesi Başbakan’ın ağzından çıktıktan sonra kelimenin tam anlamıyla “tak” yerine getiriliyor. Kamuoyu televizyonun verilip verilmemesinden çok plazma mı, LCD  mi diye tartışıyor, tuhaf.

 

Bu arada Paris’te üç kadının siyasi cinayete kurban gitmesinin kimin işine geleceğini de hesap etmek gerekiyor. Kolay değil yıllardır süren “şiddetin” barışa evirilmesini boşa çıkarmayı hedefleyen, sürecin akamete uğramasında “yarar sağlayacak” o kadar çok aktör var ki. Sarsıcı gelişmeler yaşanması her zaman olası.

 

Sürecek...

Okuma önerisi: Model ortağın Kürdistan senaryosu...

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..