Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mart '14

 
Kategori
Güncel
 

Başbakan'ın karşısında halli pür perişan bir Gazeteci?

Başbakan'ın karşısında halli pür perişan bir Gazeteci?
 

Başbakan’ın karşısında halli pür perişan bir Gazeteci?

‘Tüfek icat oldu mertlik bozuldu’ özdeyişi günümüzde ‘medya’ sektörüne oldukça yakışıyor.

Turgut Özal Dönemi’nde Türk basını ‘yapısal’ ve ‘teknolojik’ bir ‘değişim’ geçirmiştir.

Basın kavramı yerine ‘medya’ kavramı kullanılmaya başlanan bu süreçte temel amaç kamuoyunu bilgilendirmek değil; daha fazla kar etmektir.

Bu ‘değişim’ medyanın hükümetle olan ilişkilerinin yoğunlaşmasına, tekelci eğilimlerin güç kazanmasına zemin hazırlamış ve günümüze kadar süregelmiştir.

Sanayileşme dönemi başlayan medya sektöründe, kendi sınırlı öz kaynaklarıyla değil; aldıkları ölçüsüz banka kredileri ile yarışı sürdürmüşlerdir.

Böylece medya-iktidar ilişkileri hukuk dışına taşmış; ‘ahbap-çavuş’ ilişkisi içinde ‘kazan-kazan’ anlayışında süregelmektedir.

Geçen akşam kanal24’te yayınlanan ‘Başbakan Erdoğan Özel’ yayınında gördüklerim ve duyduklarıma ülkenin bir entelektüeli olarak inanamadım, dona kaldım.

Mustafa Karaalioğlu’nun sorularını yanıtlayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Berkin Elvan sorusuna döviz kuru yanıtını verdi: “ Türkiye bunları aştı. Sabah bir etkilenme oldu ama sonra toparladı.”

Başbakan Erdoğan, Anayasamızdan aldığı yetki ve sorumluluğu kullanırken bir‘baba’ olduğunu unutmuş; Mısırlı Esma’ya akıttığı gözyaşlarını Berkin Elvan’dan esirgemiştir.

Medya Derneği’nin Başkan Yardımcılığı’nı yürüten, Yeni Türkiye anlayışının temsilcisi, AKP’nin ‘gönüllü’ sözcülüğünü yapan Karaalioğlu, Başbakan Erdoğan’ın düşüncelerini kamuoyunda paylaşan ‘yandaş’ gazeteci kimliğini açıkça sergilemiştir.

Yılların ‘usta’ gazetecisini, Başbakan Erdoğan’ın Elvan’ın ailesine başsağlığı dileyip dilemediği sorusuna engel koyduğu yüzündeki ifade ele veriyordu.

Otuz yıl mertebesindeki ‘örnek’ ‘gazetecilik kariyeri,’ ‘başarılı’  ‘yöneticiliği’ ile sektörde yıldızı parlayan Karaalioğlu’nun Başbakan karşısında bu kadar ‘çaresiz’ kalacağını beklemiyordum doğrusu…

Karaalioğlu’nun; ‘Size oy vermeyeceğini söyleyen bir Cemaat var? sorusuna sinirlenen Başbakan Erdoğan sağ elinin işaret parmağını sallayarak;  ‘Bir defa buna Cemaat diyemezsin’ yanıtını veriyor.

Karaalioğlu’nun ’Gülen Hareketi’ şeklinde düzeltme yapmasına da engel olan Başbakan, gözlerini ‘fal taşı’ gibi açmış, O’nun ‘senyör’ bir gazeteci karşısında bu kadar hırçınlaştığını, öfkelendiği hiç hatırlamıyorum…      

Akabinde ‘grup’ sözcüğünü bile Karaalioğlu’nun ağzına tıkayan Başbakan, hiddetle, gözleri çukurundan fırlamış; ‘Buna örgüt diyeceksin, neden korkuyorsun? Cemaat demeyeceksin, örgüt diyeceksin’ ifadesiyle kendinden geçiyor.

Şaşkınlık ve endişe içinde biraz da bilinçaltındaki korku duygusunu saklamak isterken; ancak gözlerini kırpıştırarak gizleyebiliyordu Zavallı Karaalioğlu…    

Trabzon’un Küçükdoğanlı Köyü’nden kopup gelmiş, daha öğrencilik yıllarında, 03 Kasım 1986’da   yayımlanan Zaman Gazetesi’nde,   FehmiKoru, Ali Bulaç, Mehmet Doğan, Hüseyin Hatemi, Prof. Dr.   Nevzat Yalçıntaş, İsmail Hekimoğlu ve Nezih Uzel gibi usta imzaların rahleitedrisinden geçmiş, daha  gelecek vadeden, onurlu bir Gazeteci’nin Dönem’in İktidar’ına nasıl bir diyet borcu olabilir ki; kariyerini  bu  kadar kolay teslim edebilir?

Peki ya, hiç de ‘ahde vefa’ yok mudur?  

15.03.2014, İzmir, Türkiye

Not: Fotoğraf Alıntıdır.  

 
Toplam blog
: 392
: 908
Kayıt tarihi
: 27.11.11
 
 

1951 Muğla doğumluyum. Ege Üniversitesi İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi'ni 1974 yılında bit..