Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mayıs '08

 
Kategori
Haber
 

Başbakan’ın Kayseri’linin “Zekâsından” endişesi mi var?

Başbakan’ın Kayseri’linin “Zekâsından” endişesi mi var?
 

Ben soruyu böyle sormamalıyım. Sayın Başbakan, CHP Genel Başkanı’na Kayseri’de böyle soruyor <ı>“Bu kin, nefret niye” diyor…

CHP Genel Başkanı Deniz BAYKAL, Abdullah GÜL’ün Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde, devlet işlerinin gereği, zorunluluğu dışında hiçbir şekilde Köşk’e çıkmayacağını açıkça ortaya koydu ve bunu da uyguluyor, hiçbir davete katılmıyor.

Bu tavır bir <ı>”Kin” midir yoksa <ı>“Nefret” mi, orasını tartışabiliriz.

Bana göre ne bir <ı>“Kin” ne de bir <ı>“Nefret”, sadece önceden açıkça ilan ettiği bir <ı>“Tavır”ı sergilemeye devam ediyor.

Yakışıyor mu?

Orası tartışılır…

Şimdi gelelim <ı>“Bu kin, nefret niye” sorusunu soran Başbakan’ın kendi tarafına…

Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah GÜL, İngiltere Kraliçesi onuruna <ı>“Köşk”te bir yemek verdi ve bu yemeğe de katılmaları için <ı>“Protokol”e dâhil zevata davetiye gönderdi. Davete <ı>“Eşli” idi ve katılmaları için davet edilenlere de bir kıyafet zorunluluğu vardı.

Bu davetiyeden elbette Başbakan’a da gitti, CHP ve Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı sıfatıyla Deniz BAYKAL’a da gitti. Ayrıca davete <ı>“Katılma” gibi bir zorunluluk yok, ama katılması gerekenlerin eğer her hangi bir<ı> “Özürleri” yoksa katılmaları <ı>“Şık” olur.

Deniz BAYKAL, önceden bilinen ve her zaman tekrarladığı tavrını sergileyerek bu davete katılmadı.

Peki Başbakan… Siz ne yaptınız?

Siz, öncelikle davetiyede belirtildiği gibi, eşinizle davete gelmediniz. İkincisi, kıyafet uyarısını dikkate almadınız.

Bunlar doğru değil mi?

Gerek televizyonlarda, gerekse medyaya yansıyan fotoğraflarınızda açıkça ortada, bu böyle oldu.

Bir başkasına aynı konuda <ı>“Bu kin, nefret niye” diye soru sorarken, ben de size aynı konuda bir soru soracağım Sayın Başbakan…

Ayrıca bu soruyu neden <ı>“Kayseri”de sorduğunuzu da soracağım…

Devletin ve Cumhur’un başı sıfatıyla <ı>(Her ne kadar bizler karşı çıksak da) Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL, size <ı>“Eşinizle birlikte ve kıyafet zorunluluğu olan” bir davetiye göndermedi mi?

Gönderdi…

O davetiyede özellikle <ı>“Eşinizle” gelmeniz ve <ı>“Kıyafetinizi” de davetiyede belirtildiği gibi olması istenmedi mi?

İstenildi…

Sayın Başbakan… Şimdi soruyorum size izinizle ve <ı>“Rus malı beynimin” dürtüklemesiyle…

Eşiniz Sayın <ı>“Hanımefendi” bu davete niye katılmadı?... Hadi bu davete, o gün için başka geçerli bir özürü de yoksa <ı>“Köşk kamusal alan” diye katılmadığını varsayalım, Sayın Kraliçenin Bursa’ya ve İstanbul’a yaptığı ziyaretlerin içinde niye bulunmadı?

Sayın eşinizin, Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah GÜL’ün eşi Sayın Hanımefendi’ye olan<ı> “Bu kin, nefret” niye?... Sayın eşiniz <ı>“Hanımefendi”, Cumhurbaşkanı GÜL’ün eşine neden, hangi gerekçelerle <ı>“Kin ve Nefret” içinde ki <ı>“Köşk”teki davete katılmadı, Bursa ve İstanbul gezisinde bulunmadı?

Bu tavır karşısında sizce <ı>“Bu kin, nefret niye” sorusunu Sayın eşinize de sorulmasında bir sakınca var mı? Yoksa eğer, o soruyu da eşiniz adına kendinize sorar mısınız?...

İkincisi; Sayın Cumhurbaşkanı, bazıları <ı>“İçine sindiremese” de bile Devletin ve Cumhur’un başı… Sizce de öyle değil mi? Eğer <ı>“Devletin başı” ise ve size gönderilen davetiyede belli koşullar ortaya konulmuşsa, siz o koşulları <ı>“Hiçe sayarak” köşke giderken size de soruyorum şimdi…<ı>

Cumhurbaşkanına karşı bu <ı>“Tanımaz” tavrınız, kininiz ve nefretiniz niye? Bu da bir <ı>“Tavır” değil mi?

Ve en önemlisi Başbakan, neden bu şikâyetinizi Kayseri’de ortaya koyuyorsunuz?

Siz buna ve diğer sorulara <ı>“Makul ve kabul edilebilir” bir cevap veremezsiniz, bunu biliyorum…

Ama ben sizin yerinize makul ve anlaşılabilir bir cevap vereyim Sayın Başbakan…

Birincisi…

22 Temmuz seçimlerinden sonra ortaya çıkan seçim sonuçlarına bakarak, milletin size, yani partinize %47 oy verdiğini gördünüz. Gördünüz ki <ı>“Mağdur” rolünü iyi oynamışsınız ve <ı>“Rol”deki başarınız nedeniyle de millet sizi tekrar % 47 oyla tekrar iktidara taşımış.

Bu noktada “Cumhurbaşkanı adayımızı açıklıyorum… Kardeşim Abdullah GÜL” söyleminde ne kadar hata yaptığınızı anladınız.

İstediniz ki Abdullah GÜL, bu kadar yoğun desteğin sonunda adaylıktan çekilsin ve sizi <ı>“Cumhurbaşkanlığı” makamına sürsün. İçinizden göstereceğiniz her hangi bir adayın <ı>“Seçilmemesi” artık ihtimallerin dışında kalıyordu, çünkü MHP de adayınızı ikinci bir açıklamada bulunmanızdan önce meclise gireceğini, anayasanın seçilme konusundaki şekli şartı oluşturacağını ortaya koymuştu.

Ne yazık ki Abdullah GÜL, adaylıktan çekilmedi, çekilemezdi de. Çekilseydi gerçi <ı>“Başbakan” olarak daha aktif bir siyasetin içinde olacaktı ama siz onu bir kere ve kendi çıkarlarınız için <ı>“Aslanların önüne” atmıştınız o da <ı>“Aslan gibi” onların arasından, o arenadan çıktı ve adaylığını çekmeyeceğini ortaya koydu.

Sonuç; kendi elinizle kendinizi <ı>“Mahkûm” ettiniz ve Abdullah GÜL’e Cumhurbaşkanlığı yolunu açtınız ama içinize de bir türlü sindiremediniz.

Ayrıca Sayın eşinizi de <ı>“First Leydi” olmaktan yoksun bıraktınız.

Şimdi o <ı>“Ruh hali içinde” siz, çaktırmadan, örneğin <ı>“Davetiyedeki kurallara” rağmen kıyafet zorunluluğuna uymayarak tepkinizi ortaya koyuyorsunuz.

Sayın eşimiz de öteki taraftan <ı>“First Leydi” unvanını alan Cumhurbaşkanı’nın eşine karşı, aynı duygular içinde<ı> “Tavır” koyuyor.

Şimdi <ı>“Bu kin ve nefret niye” diye size soruyoruz, ama cevap veremeyeceksiniz, veremeyeceksiniz…

İkincisi…

Bu şikâyeti, Cumhurbaşkanı’nın memleketinde, Kayseri’de yapıyorsunuz…

Neden?...

Çünkü sizin ve eşinizin Cumhurbaşkanı ve eşine karşı sergilediğiniz <ı>“Kin ve nefretinizi” örtmek için en güzel yer Kayseri, en güzel mekân Kadın Kolları kongresi. Cumhurbaşkanı’nın memleketinde başkalarına <ı>“Bu kin ve nefret niye” diye soracaksınız ki, sizin ve eşinizin <ı>“Kin ve nefreti”nin üzeri örtülmüş olacak…

Umarım…

Kayseri’li, o çok övündüğü zekâsını ortaya koyar da salladığınız bu <ı>“Zokayı” yutmaz, yutmadığını da günü gelir ortaya koyar.

Bana göre bu tavınız, Kayseri’linin <ı>“Zekâsına” karşı yaptığınız çok büyük bir gaf, hatta gafın da ötesinde bir <ı>“Aşağı görme”dir…

Ben, bu tavrınızı <ı>“Bir tarafa not aldım” Başbakan…

<ı>18 MAYIS 2008

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..