Başbakan nasıl tepki vermiştir acaba?…

Bugün sabah yine yüreğimize kor ateş düştü…

Birçok ailenin evinin ortaya yerine ise, yaşadıkça unutamayacakları acı haber sonrasında ateşten de öte bir acı…

Burada yazdıklarımızdan dolayı, gününün birinde “Yanılmış olmayı” o kadar çok istiyorum ki…

Dün yazmıştım. Başbakan sabrının son gününü “Bayramdan sonra” olarak ortaya koymuştur. DP Genel Başkanının dediği de tam bugünü anlatır gibi…

“Bayrama kadar ne yapacaksanız yapın, bayramdan sonra…”

Başbakanın kemiğine dayanan bıçak, benim aklıma saplandı, soruyorum: Başbakan bu haberi alınca acaba ne tepki vermiştir? Şehit olan, kısa da kısa paralı askerlik yapan kendi oğlu değil, hem de şehrin mülki amirleri tarafından misafir edilerek tam 21 gün…

Bu yürekleri yakan haberi alan başbakan; “Hadi… Hadi… Bayrama kadar ne işiniz varsa görün” mü dedi ki?

Elbette demedi, demez de… Ancak ne yapacağını bilemediğimizden, bugüne kadar sadece “Şehitlerin kanı yerde kalmayacak” sözünden başka bir söz duymadığımızdan olsa gerek, her türlü şey aklımıza geliyor.

O yöreyi bilmeyenler, belki de “Nasıl oluyor bu iş arkadaş” diyebilirler…

Derin vadilerin, tepesi görünmeyen sarp dağların bulunduğu, tepeden helikopter gezdirmeyle teröristlerin bulunamayacağı zor bir coğrafyadır.

Arazide yürümek yürek ister. Her taşın altından bir yılan, çıyan çıktığı gibi, her kovuktan bir terörist de çıkabilir, nereden geldiğini anlamazsın. Benim askerim “Düzenli” birliktir, öteki değildir. Hem yanı başınızda sizinle birlikte gezer, bir de bakarsınız ki anında bir delikten karşınıza çıkar.

Milli Savunma Bakanı, olaydan sonra yaptığı açıklamada PKK terör örgütünün hukuk tanımazlığında söz ederek, devleti de o yöne çekmek istediklerine vurgu yapıp “Biz hukuk ve demokrasi içerisinde bunları alt edeceğiz. Alt ettiğimizi de herkes görecek inşallah” diyor…

Milli Savunma Bakanı, teröristlerin başına anayasa, ceza kanunu gibi kanun kitapçıklarını mı yağdıracak? Hukuk tanımayanlara karşı “Hukuk içinde” nasıl mücadele edip de “…alt ettiğimizi…” göreceğiz?

Dağda “hukuk olmaz, dağda “dağ kanunu” geçerlidir. Eğer “Dağ” koşullarına uyum gösterirseniz, yaşarsınız. Hele ki o yörenin dağlarında…

Şurada “…bayram sonuna…” 15 gün kaldı. Bu 15 gün içinde daha bekleyecek miyiz?

Eğer bekleyeceksek, bilmemiz gereken şey, o süreç içinde de şehitlerimizin olacağıdır.

Coğrafi yapının gerektirdiği koşullara göre yetiştirilen ve sahanın her santimini avuçlarının içi gibi bilen terör örgütü ile düzenli birlik savaşı yapılamaz. Dahası “Hukuk içinde” de savaşılamaz…

Yanılmak istiyorum…

O bölgeyi tanıyan biri olarak gerçekten yanıldığımın yüzüme vurulmasını görmek istiyorum. Başbakanın halı çıkmasını, terör örgütünün kökünün kazındığı görmek istiyorum.

Kandil, yerle bir edilmedikçe de bu sorunun hiçbir zaman “Çözülmüş” noktasına ulaşmayacağını da biliyorum.
Zaman, bunların hepsinin yerine geldiğini bizlere göstersin…

Artık “Şehit” cenazesi göstermesin, evlere, ocaklara ateş düşmesin istiyorum…

İstediğim çok şey değil…

17 AĞUSTOS 2011
İBRAHİM PEKBAY

DİP NOT:

Başbakan Tepki verdi:

BAŞBAKAN ERDOĞAN: Bir hüznümü ifadeyle sözlerime gireceğim. Bu gece yarısı sahur vaktinde 8 yavrumuzu teröristler şehit ettiler. Şehitlerimize allahtan rağmet diliyorum. Yaralı kardeşlerime şifalar diliyorum. Milletimizin tekrar başı sağolsun diyorum. Biz bu mana dolu Ramazan ayı içerisinde özellikle sabırla devam ettiğimiz bir süreci bu yaşanan olaylarla bu mubarek ayda gölgelenmesini istemezdik. Ne yazık ki terör böyle acımasız dini olmayan bir olay. Bir fenomen...

BENİM SON SÖZÜM:

İyi ki sahur vakti mi şehit olmuşlar? Sayın Başbakan, biraz düşünerek lütfen!...