Başbakan ve saygıdeğer ailesi neden küfür sağanağına tutuldu?

62 yaşımda olmama rağmen Adnan Menderes’in Başbakanlığı dönemiyle birlikte T.C. Tarihi’ndeki hiçbir ‘başbakan ve ailesi’ çeşitli mecralar kanalıyla ‘küfür’ ve ‘hakarete’ maruz kalmamıştır.        

Öncelikle ‘uygar bir insan’ ve ‘sorumlu bir baba’ olarak, ‘millet iradesi’ ile seçilmiş bir ‘başbakan’ ve ‘ailesinin’ ‘küfür’ ve ‘hakarete’ maruz bırakılmasını şiddetle kınıyorum

Taksim Gezi Parkı’nda ‘Taksim bizim, AKP’ye vermeyeceğiz’ diye bağırmaya başlayan eylemciler Başbakan Erdoğan’ı hedef alırken sosyal medyada ‘küfür ve hakaret’ süreci başlamamalı idi

Bana göre evinin içinde veya yakın arkadaş çevresinde ‘küfür etmek,’ özel yaşamın bir uzantısı olarak, ‘düşünce ve fikir özgürlüğünün’ bir tür ifade şeklidir.

“Kamu düzenini ve ahlakını bozmayan, kişide derin duygusal acı ve üzüntü yaratmayan” her türlü ‘sövme eylemi’ ‘toplumsal normların’ içindedir

‘Sosyo – kültürel’ ve ‘psikolojik’ açıdan irdelendiğinde, İnsanlar, ‘ruhsal rahatlama,’ ‘özgüvenini geri kazanma’ ve ‘sosyal prestijini düzeltme’ bakımından günün her vakti ‘özel yaşamının’ biruzantısı olarak ‘özel mülkiyette’ ‘sövme’ fiilini ‘somutlaştırabilirler.’

‘Sövme eyleminin’ ‘kamu barışını bozmaması’ ve ‘belirli bir kimseye’ hele Başbakan ve saygıdeğer Ailesi’ne yönelmemesi zorunludur.

Öte yandan özellikle Taksim Gezi Parkı Eylemi sürecinde kişilerin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve saygıdeğer Ailesi’ne  ‘saldırgan’ ve ‘terbiyesiz’ metinlerle ’taciz etmeleri’  örgütlü, organize bir yapılanmanın sonucu değildir   

Ne yazık ki; ileri demokratik ve çoğulcu yapıdaki toplumlarda bile ‘kamusal ortamlarda’ İnsanlar daha fazla küfretmeye veya kaba saba sözler söylemeye başladılar.

Başbakan Erdoğan’ın ‘müdahaleci tavrı,’ ‘Reyhanlı patlaması,’ ‘Suriye politikası’ gibi olaylara karşı biriken bir ‘toplumsal patlamanın’ sonucu Başbakan Erdoğan ve ‘saygıdeğer’ Ailesi’ne ‘yazılı’ ve ‘kalıcı’ sövmek hem ‘kamu ahlakına’ ilişkin duyarlılıkları zedeleyen bir eylem hem de T.C. Devleti’nin ‘ayıbı’ olmaktadır.

Halkın deyimiyle bizde ‘gün yüzü görmemiş’ öyle küfürler var ki; söyleyince sövdüğünün şokunu yaşıyor insan…

TBMM’de ‘bini bir para’ küfürlerin havada uçuştuğu ortamda, toplum için her yerde sövmek ‘mubah’ oluyor.    

Başbakan Erdoğan’ın dayatmaları ile bunalanlar ‘küfür etmek’ yoluyla ‘rahatlamayı’ tercih ederken ‘suç işlemiş’ olabileceklerinin bilincindeler mi?

‘Suç’ öncelikli olarak ‘küfür edende’ değil, ‘ettirende’aranmalı…

08.06.2013, Türkiye