Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Kasım '11

 
Kategori
Güncel
 

Başbakanı rüyasından uyandırmalı!

Başbakanı rüyasından uyandırmalı!
 

Başbakan Erdoğan’ın sabah akşam Suriye’ye yönelen söylemleri açıkça savaş kışkırtıcılığı boyutlarına ulaştı.

Kendi ülkesindeki düşük yoğunluklu iç savaşı unutmak ya da unutturmak istercesine, komşusundaki şiddeti diline dolayan, gündem yapan başka liderler var mıdır bilemiyorum.

AKP iktidarı yıllarca komşularıyla çıkarlara dayalı gerçekçi diplomatik ilişki yerine, inanç temelli romantik sıfır sorun politikasını savunmuştu.

Sırf Müslüman oldukları için komşu ülkelerde yaşanan her türlü insan hakları ihlallerine, devlet şiddetine, tutuklamalara, cinayetlere sessiz kalmayı tercih etmişti AKP hükümeti.

Son iki yılda “Arap baharı” adı yakıştırılan ABD ve AB kaynaklı emperyalist kışkırtmalarla,  pek çok Arap ülkesinde mutlak güce sahip yönetimler alaşağı edilince, bizimkilerin de rotası değişiverdi.

Çıkarlarından başka ilke bilmeyen emperyalistlerin hükümet devirmek, işgal etmek amacıyla kullandığı sözde barış ve demokrasi talep eden ikiyüzlü “demokratik(!) söylem dili” de, olduğu gibi AKP iktidarının politik dili haline geldi.

Çıkarları için Irak’ta, Afganistan’da milyonlarca Müslüman’ı katleden, camileri bombalayan, kadınlara tecavüz eden, çocukları kimyasal bombalarla buharlaştıran emperyalist ABD’nin, Ortadoğu siyasi haritası için bizimkilere verdiği figüran rolün repliklerinde hep aynı nakaratları duyuyoruz.

Başbakan Erdoğan cenazede, açılışta, kurultayda, kadınlar toplantısında, yemekte nerede fırsat bulsa konuyu Suriye’ye getirip aynı şeyleri söylüyor:

“Suriye’de, haklarını isteyen, daha insanca bir yaşam talep edenlere karşı, tankların, topların, silahların ateşlenmesini asla ve asla insani görmüyoruz.”

“ Aynı kıbleye dönen, Allah’a ve O’nun peygamberine inanan insanların, bu şekilde öldürülmesini kabul etmemiz mümkün değil.”

Evet, aslında azıcık zekâsı ve namusu olan bir insanın, bu sözler karşısında infiale kapılmaması mümkün değil.

 Kardeşim sen “aynı kıbleye dönen”, “Allah’a ve O’nun peygamberine inanan” milyonlarca Müslüman Hıristiyan katillerce burnunun dibinde parça parça edilirken nerelerdeydin?

Irak’tan yükselen feryatlar, ABD’nin başkentinde bile barışseverlerin yüreğinde öfkeye dönüşürken, Ankara’da üç maymunu oynayan kimlerdi?

 Türkiye’deki Müslüman halk “uyanmasın” diye savaşın dehşet görüntülerini medyada sansürleyenler hükümet koltuklarında oturanlar değil miydi?

Aynı tarihlerde ABD’nin menfaatleri için hazırlanan,  ölüm ve tecavüz anlamına gelen Yeni Ortadoğu Projesi’ni överek “eşbaşkanı benim” diye kim böbürlenmişti?

Bu ülkenin bir yurttaşı olarak, dünya egemenlerinin kanlı iktidarlarına yarenlik adına Başbakan’ın Suriye’ye tehdit yağdırmasını içime sindiremiyorum.

Hele kendi ülkesinde hak arayan öğrencileri, işçileri, kamu çalışanlarını, tepki gösterenleri, ulusal çıkarları önceleyenleri, barış dilini kullananları polis copuna ve gaz bombalarına hedef yapan başbakanın, komşu Suriye’ye  “demokrasi ve insan hakları” üzerinden akıl satmaya kalkmasını acı acı güldüğüm bir komediye benzetiyorum.

Başbakan Erdoğaniki dünya savaşında on milyonlarca insanın kanına giren emperyalistlerle aynı masayı paylaştığını, dünyayı birlikte tanzim edecekleri rüyasını görüyor.

Yakınları, dostları, danışmanları belli ki tarih bilgisi ve bilinci yetersiz başkanımızı bu kara rüyadan uyandırmalıdır.

Çünkü “ayı ile yatağa girerek” hayırlı rüya görmek mümkün değildir.

Umarım bu rüyanın sonunda Türkiye emperyalistlerce paramparça edilmez ve yurdumuzu kurtarmak için kadın-erkek, çoluk çocuk yeni bir kurtuluş savaşına gerek duymayız.

  

 

 
Toplam blog
: 152
: 700
Kayıt tarihi
: 17.07.08
 
 

Trabzonluyum ve bu kentte yaşıyorum. Kamuda inşaat mühendisi olarak çalışıyorum. Resmi görevimin..