Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ağustos '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Başın öne eğilmesin!

“Aldırma gönül, aldırma!” derken yüreklerimiz patlardı, ses tellerimizden önce; ve omuzlarımız harbi dikleşirdi, başımızı dimdik taşısın diye!

Onurumuz, gururumuz el verirdi, tabii ki, öncelikle!

Onlar olmadan beden ne yapsa nafile!...

Güneş topladık, hep birlikte, seher vaktinde, acılardan bir türkü tutturduk; daha güzel günler göreceğimiz inancıyla…

“Odam kireçtir benim” i söylerken hafiften, özgürlüğümüz kana kana akardı içimizden ve en naif olan haliydi insanlığın cinsel dürtüsünün; hoyratsız, katıksız, en insan, en sevecen haliyle…

Kim istemezdi ki “Terim ilaçtır benim” diye çağıran sevdiğinin kollarına kendini fütursuzca bırakmayı?

Bir Memik oğlan vardı; içim hep acırdı! Sanki bilirdim o zamanlardan bir oğlum olacağını, şansı benzemesin diye yakarır dururdum!

“On dört yaşım diken ile kaplanmış
 Göz ucuma karıncalar toplanmış
 Kurşun gelmiş kaşlarımın üstüne
 Alın yazım okur gibi saplanmış

Uyu Memik oğlan uyu öte gecelerde büyü…”

“Dağ başını duman almış, gümüş dere durmaz akar” da içimizi coşturur, şöyle bir silkelenmemize sebep olurdu!

Mesela, gençlik bu ya, aşk sandığımız acılar yüreğimizi acıtırken, (Sonralarda anladık hakikaten, aşk acayip bir şey ve can da acıtıyor, harbiden!) bir özgüven gelirdi; minik sıkıntılar önemini kaybeder, “Güneş ufuktan şimdi doğar” diye haykırırken, bir anlamda, kendi aydınlanmamızı sağlardık!

(Sürekli olmayabilirdi lakin aklı başında olana yeterdi!)

(Pek aklı başında olmayanlardan olduğumdan dolayı, bu konuyu uzatmasam, iyidir!)

Onuncu yıl marşı da beni taa yüreğimden yaralayandır: “Çıktık açık alınla, on yılda her savaştan…”

(Gerçi “Türk” demek artık ırkçılık oldu ya…)

“Güzel günler göreceğiz” mısrasını paylaşmak istiyorum, Abidin’in mutluluk tablosunu çizdik diyen Suavi’lerin çoğalmasını…

Dağlarına bahar gelsin memleketimin, yeşil soğan göndersin görüşmecisi lakin yeşil soğan ulaşmadan eline çıkıversin o delikten!

Dağlarından koparıp yesin, ne kötülüğü oldu ki; damlar ardında yeşil soğana şiir yazdı?

O şiirler mısra mısra bestelendi, mısra mısra ezberlendi!

Nazım’ı sahipleniyorlar ya, şimdi, offf!...

Silivri’den neler çıkacak kim bilir ve kim bilir bir süre sonra Türk Kültürü’nün eşsiz değerleri olarak adları ve eserleri yayınlanacaktır!

Hala bir “Atatürk” bekleyenler var; Atatürk’ün izinde yürüyüp de el-ense-tokat şeklinde içeriye bunca tıkılanlar varken, hala bir “Atatürk” bekleyenler Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ni okusunlar, yeter!

Terk etmiyor sevdan beni, yastığım, ranzam, “Başım öne eğilmesin!” istiyorum; “Hasretinden prangalar eskitmeyeyim” ey demokrasi!

“Senin için ey demokrasi; sana yar olmak için kadınım…”

 

http://twitter.com/Gulgunkaraoglu

gulgun_2006@hotmail.com

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..