Batan geminin malları mı bunlar?

Son zamanlarda herkes denizi bir başka türlü sevmeye, denizle ilgilenmeye başladı.

Moda oldu.

Bütün medyanın, vatandaşın gözü kulağı denizde, denizden gelecek haberlere kitlenmiş vaziyette.

Bende bu deniz vaziyetinden, bu yazıyı çıkarıvereyim dedim.

Şarkılarla başlayalım dedim, mırıldanırken zaten yazı da bitmiş olur.

Deniz ile ilgili ne de güzel şarkılarımız vardı, "Hey gidi günler hey!" mesela;

"Deniz Dalgasız Olmaz", "Deniz Feneri", "Deniz Gibi Dalga İle Döğüşür", "Deniz Koydum Adını",

"Deniz Oldu Birkaç Kadeh", "Deniz Üstü Köpürür", "Deniz ve Mehtap", "Deniz Yoksulu",

"Denizde Akşam", "Denizde Karartı Var", "Denizden Geliyorum", "Denizi Bulana Kadar",

"Denizin Dibinde Hatçam", "Denizler Yandı", "Denizlerin Dalgasıyım", "Denizlerin Rengisin"

Ve daha bir çok.

Bütün bu şarkıların papucu dama atıldı...

Deniz yaşamdı, tatildi, keyifdi.

Denizdeki yaz gecelerimiz bir başka olurdu.

Terasta balık pişirir, bir yandan da iki dubla rakımızı içerdik, en hakikisinden.

Denize 'mehtabı' sorardık, o da gelirdi. "Deniz, mehtab ve biz..."

Değmeyin keyfimize...

Şimdi öyle mi?

Yok, 'denizde ne giydin; bikini mi, haşema mı, muşamba mı?'

Taaa buralardan başladı deniz kirliliği, zamanında müdahale edilseydi, bu kadar kirlenmez, dünyaya rezil etmezdik kendimizi.

Önceleri denizden balık çıkardı, şimdi ne istersen o çıkıyor.

Daha doğrusu ne ararsan o çıkıyor.

Küçücük oltayı denize atsak, balık yerine gemi takılıyor.

İrili ufaklı gemiler, gemicikler takılıyor...

Deniz fenerleri yanmıyor, aydınlatmıyor artık.

Üç bir tarafımızdaki dört denizimiz de kirlendi, kirlettiler.

Çevrecilik, duyarlılık kar etmiyor.

Ortalık deniz analarıyla, deniz babalarıyla doldu, taşıyor.

Meydan, devletin malı deniz diyenlere mi kaldı ne?