Baykal, “apışarası” komplosuna yenilmemeli!

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ı istifaya götüren “seks kaseti” komplosunun artçı sarsıntıları devam ediyor.

Siyaseti ideolojiler, ilkeler, inançlar ve toplumsal ihtiyaçlar ekseninden kaydırıp, “belden aşağı” konsepte teslim eden bu gelişmeler prim yaptıkça, siyasette bu gibi skandalların da arkası gelecektir.

Açıkça ve içtenlikle söylemeliyim ki, ister siyasetçi, biliminsanı, sanatçı olsun ister sade vatandaş olsun, insanların özel yaşamı ya da cinsel tercihleri hiç umurumda olmamıştır.

Kanser araştırmaları yapan bir doktorun “gay” olmasını, edebiyatta çığır açan bir kadının “lezbiyenlik” tercihini, siyasette insanlara refah ve eşitlik getiren bir erkek ya da kadın liderin cinsel yaşamındaki fırtınalı aşklarını, yapmakta oldukları mesleklerinin “temel işlevi”yle alakalı bulmamışımdır.

Sonuçta toplum için ne gibi projelere imza atmışlar, toplumun uygarlık seviyesine nasıl katkılarda bulunmuşlar, insanlığa hangi yararlı hizmetleri sunmuşlar, bunlara bakmışımdır.

Aslında insanların cinsel tercihlerini ya da yaşadıkları yasak aşkları dert edinmeye kalkıp, herkesi aynı ahlaki normlarda yaşamaya zorlamanın hayatta gerçek bir karşılığı da yoktur.

Genel eğilimlerde tutucu görünmemize karşın, resmi rakamlara göre milyonu geçen “vesikalı” fahişesinin yanısıra, yasadışı ve yaygın şekilde sürdürülen “fuhuş sektörü”nün, alkol ve uyuşturucu âleminin büyüklüğü, hayatımızın gerçekliği hakkında bize bir fikir vermiyor mu?

Yaygın olduğu halde artık gizlenemeyip ortaya döküldüğü için öğrenilebilen, kız çocuklarımızla ilgili cinsel taciz ve tecavüz haberlerinin yaygınlığı neyin göstergesidir?

Medyada övünülecek, matah bir şeymiş gibi pazarlanan “azgın teke” erkeklerimizin ünü çoktan sınırlarımızı aşmadı mı?

Şimdi bu gerçeklikler karşısında pek çok toplumun da “teorik” düzeyde savunduğu ahlaki ilkelerden dem vurarak, “suret-i haktan görünüp” bir siyasi liderin “avlanmasına” itiraz ediyorum.

Hemen her erkeğimizin potansiyel olarak aynı “naneyi yemeye” hazır olduğunu bildiğimiz bir toplumda, “naneyi yiyenleri” çarmıha germek acaba hangi bastırılmış duygumuzu tatmine yöneliktir?

İşte sırf bu yüzden, insanların ahlakını, siyasi iddialarını “apışarasına” sıkıştıran bu sahtecilikten dolayı Sayın Baykal’ın genel başkanlıktan ayrılmasını uygun görmedim.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın sosyal demokrasiye uygun düşmeyen birçok siyasi duruşu ve söylemi nedeniyle istifasını mantıklı bulurdum, ayakta da alkışlardım.

Ama ülkemizde zaten “beyin/akıl” seviyesinin altında sürdürülen siyasetin, şimdi “apışarasına” kadar düşürülmesine karşı tepki vermenin gereğine inanıyorum.

Her siyasi krizden, kendisine yapılan her suçlama ve eleştiriden ustaca sıyrılan Sayın Baykal’ın bu komplodan da siyaseten yararlanıp bir çıkış yakalayacağına inanıyorum.

Konuşmasını izleyen pek çok yorumcunun dile getirdiği gibi, “küllerinden yeniden doğma” yeteneği ile siyasette yine etkili şekilde yeralacaktır.

Umarım Sayın Baykal’ı istifaya götüren bu komplo hayırlı bir sonuç getirir de, siyasetin ihtiyaçlar ve talepler üzerinden yapılmasının önünü açar.