Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ocak '18

 
Kategori
Sosyoloji
 

Bediüzzaman, Müslümanların Geri Kalması ve ‘Şahsi Menfaat’

Bediüzzaman, Müslümanların Geri Kalması ve  ‘Şahsi Menfaat’
 

30 Aralık Cumartesi günü İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nın düzenlediği bir söyleşiyle katıldım. Konu, ‘Bediüzzaman’ın Hutbe-i Şamiye adlı eserinde Müslümanların Batı’ya göre geri kalmalarının nedenleri’ üzerineydi. Konuşmacı genç sosyologlardan Ali Sönmez, Moderatör ise Hakan Güllüce.

Söyleşinin konusu, tahmin edebileceğiniz gibi,  bir anlamda 4 asırdır bu topraklarda konuşulan bir sorun. Anlayacağınız yeni bir konu değil.

Ancak, Batı’nın top yekûn olarak Türkiye üzerine geldiği şu günlerde konu yeniden güncel hale geldi. Şimdi birçok aydının, hatta normal halkın bir aklına gelen soru şu:

“Neden biz de Batı gibi  teknolojide ilerleyemedik? İlerleseydik, bugün için bu kadar üzerimize gelemezlerdi.”

Bu konu, yine geçmişte olduğu gibi, bugün de farklı bakış açılarıyla ele alınıyor. Kimisi sorunun kaynağında sekülerleşememizi görüyor. İslam dinini sorumlu tutuyor.  ”Din bizi geri bıraktı” çığlıkları bunlardan gelir.

Kimi de milli kimliğimizi medeniyetimize yansıtmadığımızda görür, geri kalmışlığın nedenini.

Bediüzzaman ise söz konusu eserinde öncelikle İslam’ın ve Kur’an’nın ilerlemeye engel olmadığını, tam tersine önünü açtığını söyler.

İlk önce; ayetlerden örneklerle Kur’an’ın insanları düşünmeye teşvik ettiğini, bilme, araştırmaya yönlendirdiğini açıklar. Yani İslam, akla, mantığa, düşünmeye, üretmeye karşı değil, bilakis teşvik eder.  Taassubu reddeder. Bunun yanında Kuran,  peygamberlerin mucizelerini anlatarak teknolojik gelişmenin en uç noktasını gösterir.  “sen de çalış bul!”der.

Bediüzzaman, asıl sorunu Müslümanların Kur’anı tam olarak anlamamalarında ve yaşamamalarında görürür.

Her medeniyetin bazı erdemler üzerinde kurulduğu gerçeği ile hareket eden Üstad, İslam medeniyetinin dayandığı ahlakı erdemlerden söz eder. “Doğruluk” bunlardan bir tanedir. “Şahsi menfaatini öne çıkarmamak” da bunlardan bir tanesidir. Daha birçok erdem ve hastalıktan söz eder.

Benim en çok dikkatimi çeken öncelikle bu ikisi oldu.

Bugün İslam dünyasında yaşanan krizin kaynağında da şahsi menfaat kaygısı yok mudur? Türkiye’nin Kudüs konusunda aldığı inisiyatifin İİT ve BM’de tarihi bir başarıya dönüşmesi; Konuya Sn. Erdoğan’ın öncülük etmesi, ona karşı teveccühün artması, bazı Arap ülkeleri liderlerinde kıskançlık krizlerine dönüştü.  Destek vermeleri gerekirken, itibarsızlaştırma yarışına girdiler.

Aynı şekilde büyük medeniyetler oluşturan Selçuklu, Osmanlı devletlerini gözden geçirdiğimde, gerileme dönemlerimizdeki en büyük hastalığın da yine bu olduğunu hayretle gördüm. Yani, kişisel menfaati, vatanın ve milletin geleceğinden üstün tutuma hastalığının bizi nasıl geri bıraktığını gördüm.

Osmanlı matbaayı, onun icadından dört yüz yıl sonra kullanmaya başladı. Düşünebiliyor musunuz? Tam dört yüz yıl!

Neden, derseniz. Cevabım basittir. Şahsi menfaatten dolayı… Elle yazı yazan hattatların matbaaya karşı çıkmasından dolayı.

Osmanlı ekonomisinden ve dolayısıyla geri kalmasında rol oynayan Tımar sisteminin çökmesinde de yine saraya yakın kişilerin şahsi çıkarları rol oynadı.

Bu konuya tarihten sayısız örnek vermek mümkündür.

Aslında tarihe gitmeye de gerek yoktur. Daha düne kadar PKK ile mücadelenin başarıya ulaşmamasını isteyen kişi veya gruplar yok muydu? Vardı. Üç kuruşluk menfaatlerini veya hâkimiyetleri uğruna binlerce şehidin kanının akmasını göze alacak kadar menfaatperestelerdi.

Günümüz siyasetinde kişilerin aldığı tutumlara bakın. Ulusal meselelerde almış olduğumuz tutumlar, parti, kişi ve koltuk menfaatini ulusal menfaatin önüne geçiriyor. Bu tutum ve sözlerin arkasında devletin ve milletin ali menfaatleri mi yoksa siyasi çıkarlar mı olduğunu rahatlıkla anlayacaksınız. Bir olay, iktidara puan kazandırıyorsa, reddedilmeli! Sonuçta ülke zarar görse bile!

Bu hastalık iyileştirilmeli! Ama nasıl? Ben de bilmiyorum.

İnsanların her şeylerini alın, ama çıkarlarına, paralarına, koltuklarına dokunmayın!

 

 

 

 
Toplam blog
: 81
: 623
Kayıt tarihi
: 18.10.17
 
 

1963 yılında dünyaya geldim. 1985 yılında Atatürk Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde..