Bekarlık daha tehlikelidir

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız, Nisan 2011’de CNN TÜRK kanalında Taha Akyol'un hazırlayıp sunduğu Eğrisi Doğrusu programında Açık Radyo Genel Yayın Yönetmeni Ömer Madra ve gazeteci Mehveş Evin'in nükleer santrallerle ilgili sorularını yanıtladı.

Türkiye'de kurulacak nükleer güç santrallerinin riskinin eleştirildiği kadar yüksek olmadığını belirten Yıldız, bunu ABD'de yapılan sosyolojik bir araştırmadan örnek vererek açıkladı. Yıldız, araştırmaya göre ABD'de bekarların evlilere göre 6 yıl daha az yaşadıklarının tespit edildiğini belirterek, "Sigara ortalama insan ömrünü 2.3 yıl, yoksulluk 700 gün, alkol 130 gün, kalp 2100 gün öne çekiyor. Uçak kazaları ise ABD'de ortalama insan ömrünü bir gün öne çekiyor. Nükleer santrallerin ortalama ömür kaybı ise sadece 0.03 gün olarak tespit edilmiş" dedi.

Bu açıklamanın yerel basında hemen “TANER YILDIZ, BEKARLIĞIN NÜKLEER SANTRALLERDEN DAHA TEHLİKELİ OLDUĞUNU SÖYLEDİ” şeklinde servis edildiğini görmekteyiz.

Bekarlıkla, nükleer santralleri sadece “PATLAMA” özelliği nedeniyle bir tutan bu zihniyetin öne çıkardığı bu kısa açıklamanın, ne yazık ki; bir çok insanın kafasının karışmasına neden olduğunu görmekteyiz.

Bu teknik bizim çok sevdiğimiz bir yöntemdir. Birinin söylediği dünya kadar laftan, işimize gelen bir kaçını alarak, kendi görüşümüze en çok uyan bir görüş ortaya çıkarmakta üstümüze yoktur.

Eskiden Nisa suresi 43 Ayetinin “ Ey müminler sarhoşken ne dediğinizi bilinceye kadar ve de cünüpken -yolculuk hali dışında- yıkanmadıkça namaza yaklaşmayınız.

Eğer hasta ya da yolcu iseniz veya içinizden biri helâdan gelmiş ise ya da kadınlara dokunmuşsanız da bu durumlarda su bulamamışsanız temiz bir toprakla teyemmüm ediniz, temiz toprağı yüzünüze ve ellerinize sürünüz.

Hiç kuşkusuz Allah bağışlayıcıdır, affedicidir.” Şeklindeki açıklamasından sadece “namaza yaklaşmayınız. Hiç kuşkusuz Allah bağışlayıcıdır, affedicidir.” kısmını alarak, bakın işte, Allah bile“namaza yaklaşmayınız. Ben sizi nasılsa affederim, bildiğinizi okuyun” demiş şeklinde açıklamalar yapmak modaydı.

Görülen o ki; taktik değişmemiş. Bir yetkili saatlerce açıklama yapsa bile, içinden birkaç kelimeyi seçerek, O’na kendi istediğini söyletmeyi hala büyük gazetecilik sananların olduğunu görmekteyiz.

Sonra da eş dost sohbetlerinde, hele bir de kafa kıyaksa “Ne olacak bu memleketin hali, bir adım ileri gidemiyoruz” cümleleri her zaman baş köşede yerini almaya devam edecektir.