- Kategori
- Güncel
Beklemediğimiz bir anda Mehmet Ali Birand...
Yıllardan beri...
Televizyonda haber sunmaya başladığı günden beri, hep habere O'nunla başlarım ve de gezer dolaşır, O'nunla boşlarım. Hemen her gün, bir sonraki güne veya bir sonraki hafta başına randevulaşıp ayrılırız.
Bu seferki biraz "N'olduğunu anlamadan" oldu...
Randevuyu verdi, "Gidiyorum" dedi, gitti...
Bitti...
Bu konuda 8 yıl önce, yine böyle "N'olduğunu anlamadan" giden birinin hatırlatması üzerine yazdığım şiiri, bir kez daha tekrarlamak istiyorum.
Konuyu çok daha iyi anlatmışım da...
XXX
BEKLENMEDİK SAATTE…
Eskiden;
Sala verilirdi camilerde…
Duyan, kim ki derdi.
Aklına gelenleri de sıralardı.
Ahmet ağa?
İsmail Emmi?
Hatcala?
Herkesin kendine göre bir sıralaması vardı aklında.
Derler ya “Allah sırayı bozmasın” diye…
Şimdi;
Sala yerine, telefon çalıyor…
Hem de sabahın ilk saatinde…
Hazırlıklı değilsin…
Düşünmeye, kim ki demeye fırsatın yok…
Aklından sıralama yapma şansını bile vermezler…
Güya, rahatlatmak için hal hatır ile başlarlar lafa…
Sabahın köründe hal hatır mı olur be…
Var işte bir terslik…
Hemen beyninde bir fırtına kopar…
Sıralayamazsın da kimseyi…
Zaman yok…
Aklına da gelmez ki kimse…
Dahası, yakıştırmazsın kimseye ölümü…
Ve…
“Yaşar öldü” derler…
Sadece “Yaşar öldü”
Yaşar ölmez ki, dedim…
Adı üstünde; Yaşar…
Ve yaşayacak her nerde olursa…
Ama var ya o erken saat telefonu…
Hani beklenmedik saatte…
Beklenmedik telefonları sevmem…
Bir gün de size telefon gelecek,
Beklenmedik saatte belki…
Ve…
“İbrahim öldü…” diyecekler…
Sevseniz de o telefonları,
Sevmeseniz de…
Bir gün,
Beklenmedik saatte…
İBRAHİM PEKBAY
02 Ağustos 2005, Salı
ANKARA
XXX
18 Ocak 2013