Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Aralık '07

 
Kategori
Haber
 

Ben de isterim…

Ben de isterim…
 

sayın engin ASYALI'ya teşekkür ederiz...


Çocukluk yıllarınıza geri dönünün bir an için… Hani annenizin veya babanızın kardeşinize bir şey aldığı veya annenizin evde yiyecek bir şey yaptığındaki davranışınıza.

Ne derdiniz?...

“Iıııı… Bana ne bana ne, ben de isterim” diyerek bir de ayağınızı yere vurarak ağlamaz mıydınız?

Hadi şimdi hep beraber o günlere dönelim…

Gerçi o günlerdeki derdimiz hep “Çocuksu” idi. Bu gün, bu yaştaki sıkıntı ve isteklerimiz o günlerinkine benzemez. Ama olsun, biz isteyelim bir yüzümüz kara, vermeyenler tümden zenci…

Hani şimdi içinizden bir şarkı bile tutturmuşunuzdur belki; “Dertleri zevk edindim, bende neş’e ne arar” gibi…

Ama çocukluk günlerinize dönerek, o günlerdeki tavrınızı takınırsanız, muhtemelen “Dertleriniz” kalmayacaktır.

Nasıl mı olacak?

Çok basit, çıkacaksınız kalabalık bir yerde ortaya çıkacaksınız, başlayacaksınız ağlamaya…

“Iıııı… Bana ne bana ne, ben de isterim” diye… Etrafınızdakiler muhtemelen başınıza toplanacaklar ama o toplananların bir faydası olmaz, mutlaka “Medya”yı da arkanıza alacaksınız. Veya medyanın “İş yaptığı” bir ortamı seçecek ve bu “Iıııı… Bana ne bana ne, ben de isterim” tepinmesini orada yapacaksınız…

Soracaklar size “Hayrola kardeşim n’oldu” diye…

İşte tam o sırada sıralayacaksınız sıkıntılarınızı.

Efendiler… Maaşım yetişmiyor, bir hanım, bir ben iki (asgari) çocuk, evde çalışan tek benim. Hoş iş var da hanım çalışmıyor mu? Olsa çalışacak ama üniversite mezunları boş gezerken bizim hanıma iş nerede? Çocuklar okuyorlar. Kitap defter parası, servis parası (eskiden servis diye bir şey yoktu), çocukların okulda karınlarını doyurmaya yemek parası. Giyecek parası, evin yiyecek parası, hanım ile ben giyinmekten vazgeçtik, ama yermeden de durulmuyor ki!... Hadi diyelim biz bir öğün ile idare ettik, ya gelişme çağındaki çocuklarımız n’olacak…

Çocukların okulda yiyecek parası denilince aklıma geldi, eskiden öyle bir masraf da yoktu. Çocukluğumuzda ya öğlen eve gelirdik ya da sabah gider öğlen gelir, öğlen gider akşam gelirdik.

İşte benzer sorunları tek tek sıralayıp başlayacaksınız ““Iıııı… Bana ne bana ne, ben de isterim” diye…

Sonra ne mi olacak?...

Siz merak buyurmayın… Hani televizyon sizi çekiyor ya, işte o çekim, akşam haber bülteni saatinde televizyoncular evirip çevirip ha babam verecekler görüntüyü.

Sonra?...

Sonra da bir bakmışınız ki çep telefonunuz (!) zırıl zırıl çalmaya başlamış. Aynen sizin zırıl zırıl ““Iıııı… Bana ne bana ne, ben de isterim” dediğiniz gibi.

Siz, önceden ne olacağını biliyorsunuz ya, hemen cep telefonunuzu açıyor ve dinlemeye başlıyorsunuz. Karşınızdaki ses, siz muhtemelen şöyle söyleyecektir.

- A kardeşim. Madem paran yoktu, niye evlendin. Hadi evlendin, niye iki çocuk yaptın. Hadi yaptın diyelim, niye ayağını yorganına göre uzatmayı bilmiyorsun. Şimdi bak benim sana tavsiyem. Her öğün adam başına bir simit alacaksın. Çocukların öğünlerini aksatmayacaksın ama karınla kendininkini bir öğün eksiltebilirsin. Sonra yanına simit başına 3 de zeytin ekleyeceksin. Kömürü zaten belediyeler olarak veriyoruz. Eeeee… Geriye ne kaldı? İdare et babam, tasarruf (!) et biraz. Kırmızı et zaten kolesterol yapar, onun yerine, yine bizim belediyelerin verdiği kolinin içine yeşil mercimek koydurayım, onunla idare edin… Ha bak, bir daha seni ortaya çıkıp da ““Iıııı… Bana ne bana ne, ben de isterim” diye tabanını yere vurduğunu görmeyeyim, sonra karışma ha… Unutmadan bir şey daha söyleyeyim, ayranın yok içmeye tahtıravalli ile gidiyorsun şey etmeye… Senin nene cep telefonu? Onu da kapat, tasarruf artsın. Pazar günleri çocuklara bir simit fazla alırsın.

Telefonda arayan kim mi?

Her zaman mazlum(!)ların yanında olan birisi (!) arıyordur. Merak etmeyin. Yeter ki ““Iıııı… Bana ne bana ne, ben de isterim” temposunu iyi tutturun, yeri ve zamanı iyi ayarlayın. İnanıyorum ki mutlaka aranacaksınızdır.

Mesela ben yakın zamanda Kızılay meydanında ““Iıııı… Bana ne bana ne, ben de isterim” diye ortaya çıkabilirim.

14 KASIM 2007

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..