Ben de kızarım!

Ben daha çok kızarım! Yazmaktan çok! Onu da aşağıdaki fıkrayı duyduktan sonra huy edindim! Irsi değil yani! Ama dedem de çok kızardı yahu! Belki de genetiktir! (bu kez ırsi demedim! Itri anlayan olabilir!)

Gemiye üç tayfa adayı gelmiş. Kaptanla görüşüyorlar! Kaptan ilkine sormuş!

“Ne işten anlarsın sen?”

“Efendim, ben çok iyi görürüm!”

Gemide gözetleyicinin lazım olduğunu duymuş.

“Bak bakalım ufka ne görüyorsun?”

Adam elini alnına siper etmiş ufka bakmış!

“Mısır padişahının kızı sarayın balkonuna çıkmış saçını tarıyor!”

Kaptan neredeyse gülecekmiş! İkincisine dönmüş!

“Sen? Sen ne işten anlarsın?”

“Ben de iyi duyarım efendim!”

“Ne duyuyorsun şimdi?”

“Arkadaş Mısır padişahının kızını balkonda saçını tararken gördü ya!”

“Ee?”

“ Ben de tarağın çıkardığı sesi duyuyorum!”

Kaptan lahavle çekmiş, üçüncüye dönmüş.

“Sen?”

“Ben kızarım efendim!”

Kaptan gevşemiş!

“Neye kızarsın sen?”

“Böyle münasebetsizlere kızarım efendim!”

Başta dedem de kızardı demiştim ya boşuna değildi. Komşu köyde bir Kamil Efendi vardı. Derin hoca takımından! Bu birgün mürid takımına bir laf etmiş.

“Uşaklar, yakında kıyamet kopacak! Tövbe kapıları kapandı! Herkes başının çaresine baksın!”

Bunamış adam!

Keramet göstermiş!

Bizim burada da duymuştuk!

“Cuma namazından sonra öleceğim ey kardeşlerim!”

Müridleri bekliyor ki ölecek! Şeyhleri keramet sahibi adam ya! Ölmüyor!

“Allahın hikmeti kardeşlerim! Yenecek katığımız içecek suyumuz varmış demek ki bu fani dünyada! Adına kurban olduğum izin vermedi gitmeme!”

Gene inanırlar ha!

Dedeme Kamil Efendi ‘nin kerametini anlattıklarında çok kızdı.

“Bir yürek ferahlatacak şey var onu da günah yazmışlar!” Dedi.

Daha önceden bir çingenenin cenaze namazını kıldırmak istememesinden dolayı dedem kızmıştı ona. Kendi kıldırmıştı.

Hoca Ahmet Yesevi için de anlatırlar. Bir kitapta okumuştum. Peygamberimizin ölüm yaşına geldiği halde ölmeyince kendine mezar gibi bir yer hazırlamış orada yatar kalkarmış! İnşallah uydurmuşlardır!

İnsanımız müsait buna! Altyapısı buna göre tanzim edilmiş!

Boşuna reklamın kötüsü olmaz dememişler! Meraklısı çıkar! Bulunur!

Geçen gün sohbette geçti! Mahallemizin muhtarı dert yanıyormuş!

“Enkaz devraldım arkadaşlar!”

Nedir ki enkaz bırakacak?

Hani bir belediye başkanı kocaman bir bez afiş asmıştı ya belediye binasına! Eski başkanın borçlarını saymış!

Şu demek!

“Benden birşey beklemeyin! Yoksa gelen de bir bez afiş yazdırır!”

Yemişse suç duyurusunda bulunursun kardeşim!

Kızıyorum arkadaş!