Ben önden gideceğim, ısıtmak için oralari, siz gelince soğuk olmasın!

Dedemin annesidir aslinda "buyuk babaanne" derdim cunku bir de babaannem vardi. Ikisi de çok uzaktalar şimdi ikisini de çok özlüyorum. Bugün büyük babaannemden bahsedeceğim. Büyük babaannem 86 yaşında, ben öğrenciyim o zaman İstanbul dışında. "Gurbetçi kızım" derdi bana ve bu tamlama öyle uzun süre kaldı ki üstümde "dünyanın bi kıyına" (Karadenizli ve yaşı çok olan insanlar, cok uzak bir mesafeyi tanımlamak için bu ifadeyi kullanırlar) kadar geldim. Hani İstanbul’dan iğne batırsanız yerkürenin kalbine, iğnenin çıktığı uçta yaşıyorum şimdi.

O bu kadar uzağa gittiğimi göremedi. Kapıda yolcu ederken beni, mavi-yeşil gözlerini kocaman açarak her yola çıkışımda "bi daha ne zaman kelecesun?" deyişini anımsarım her geçişimde Atlantik’i. Büyük babaannem hastalanmıştı, öyle telafuz edilmeyecek bi hastalığı da yoktu aslında. Yaşlanmış-mış artık. Ölmesi gerektiğine hala ikna olmuş değilim, zira ölmek için yeterli bir sebep değil "yaşlı" olmak. Kış mevsimi idi ve hatta ufak ufak kar da yağmaya başlamıştı. Hiç sevmezdi soğuğu ve bizim ailenin tüm kadınları gibi O da normalden fazla üşürdü.

Uzun uzun sohnet etmiştik yola girmeden önce. Bu kez "bi daha ne zaman kelecesun?"un ardından "Ben önden gideceğum, ısıtmak içun oralari, siz gelince soğuk olmasun" dedi. Kulak asmadım bu ikinci cümleye. Bir daha ki gelişimde hastanede yatıyordu, onu da olağan karşıladım, "hastanede yatmasında bir gariplik yoktur insanların" değil mi, herkes yatabilir ve hatta ben bile ameliyat olmuştum.

Ama bunları dışımdaki ses söylüyordu. Doktorlar da "her seye hazırlıklı olmalısınız"... Gittim büyük babaanneme dizaltı örme merserize corap aldim (çok severdi örme çorabı, merserize aldim ki hastane sıcak olur ayaği terlemesin), güzelce hediye paketi yaptim, verdim, "bi dahaki gelişimde de bunlar ayağinda olcak" dedim. Sadece ben gelene kadar yaşamasını garanti altina almak için cocukça bir işti benimki. Bir hafta sonra döndüm İstanbul’a, çoraplari kirlenince bile yikatmiş kaloriferin üstünde hızlıca kurutturmuş "gurbetçi kızı gelince ayağinda görsünmüş". Döndüm İstanbul’a, gitmişti o, ama ayağinda çorapları benim dünya güzelimin.