- Kategori
- Alışveriş - Moda
Beni Unutma Giderken
BENİ UNUTMA GİDERKEN
Bugün pazartesi hani senin hiç sevmediğin gün. Hatırlıyormusun “pazartesileri hiç sevmiyorum çünkü o gün seni çok özlüyorum ”demiştin. İşte ben senin o sevmediğin pazartesilerinin akşam vakti kapıyı vurduğun zaman açtığımda bana sarılıp “Gün hiç bitmeyecek gibiydi seni bu gün her zamankinden daha fazla özledim” deyişini sevdim. Ben senin dudaklarından içtiğim sevda şerbetini sevdim. Her sabahın sonunda bana gelişini sevmiştim.
Ama sen yine gözlerini diktin uzaklara her gün her gece beni sevdiğini söylüyor, gözlerime sevdalı sevdalı bakıyorsun ya korkuyorum. Gözlerimi kaçırıyorum gözlerinden biliyorum ne zaman gözlerime böyle sevdalı baksan aklında gitmeler yüreğinde bana büyüttüğün sevdaların vardı, sen gitmelere doymadın, ben gitme kal demelere alışamadım.
Neden sevgili? Bu gidişlere sevdalanmak seni kendine bağlayan bu gitmelerin sırrı ne? Yoksa sen gitmeleri seviyorken aslında özlenmeye mi âşıksın. Hani aşk uzaktan güzeldir derdin de aklıma takıldı. Toparlanmaya başlayınca: kendinle beni de toplamayı unutma. Bir resim, bir şiir, bir şarkı, bir bakış, bir gülüş koymayı unutma. Akşamdan kalan masamız bırak dağınık kalsın, radyomuz içli içli çalsın belki bizi anlatan bir şarkı duyarda kalırsın.
Sen girerken şarkılardan fal tuttum, çıkan şarkıda “Gülü susuz seni aşksız bırakmam” diyordu. Söyle sevgili sen de beni aşksız bırakacak mısın? Eğer gidersen sensiz aşk ne olurdu ki düşündün mü sevgili?
Biliyormusun sensiz aşk hasret olur. Özlem olur, yüreği dağlayan ateş olur, ey sevgili gitme kal. Bu sefer inan ikimiz de yanacağız hasretin harında. Sana gurbet mesken olurken ben burada bensiz gurbeti yaşayacağım. Bir kere de gözlerimin sesini dinle bak sana gitme kal diye yalvarıyor. Dilimin yüreğimin sesi oldu bir kerecik olsun gör gözlerimdeki yalvarışı yapma sevgili kıyma ikimize bana acımıyorsan da bu sevgiye acı gitme sevgili bu sefer çıkma gurbete, düşme uzayan yollara.
Biliyorum gidiyorsun her gidişin uzaklara olurdu. Bu gidin başka sevgili bu gidişin başka. Sen bile farkında değilsin çıkmışsın yola yollar sana sen yollara sevdalı, dört nala koşuyor yüreğin ayaklarına ona mahkum. Gözlerin mecbur, gidiyorsun sevgili sen bile farkında değilsin ya, gittiğinde fark edeceksin işte o zaman çok geç olacak. Sen ve ben olmayacağız gözü yolda eli telefonda ben olmayacağım.
Senli hayallerim vurulup sere serpe yatacak yerlerde. Belki pişmanlıklar yaşayacaksın. İçin için yancak, gelmeseydim daha mı iyi olurdu diye düşüneceksin. Ya da… pişmanlıklar yüreğini acıtacak.
Acaba dönsem bulabilir miyim seni bıraktığım yerde? Acaba bekler mi beni yine eskisi gibi? Acaba yine pazartesi akşamlarını sever mi ben geldim diye? Acaba boynuma atılıp tatlım der mi? kollarımda mest olur mu? Seni seviyorum” diye. Acaba bir gülüş bir bakışa kesilir miydi ayakları yerden? Acaba kapı arası sevişmelerimizi özlemiş midir yine?
Acaba, acaba, acabalarda kaybolacaksın hiç görmeyeceksin bunları, çünkü sen geldiğinde ben olmayacağım, ya da sen gelmeyeceksin gittiğin o yerlerden uzaklar sana sevdalı sen uzaklara sevdalı.
İpek kumaş gibiydi oysa sevdamız. Tutmaya kıyamadığımız, sevip sevilmeye doyamadığımız, saramadığımız doya doya. Bir gün sen yanılıp dönersen geri, neler hisseder yaşarsın çok merak ediyorum. Orada olup da görmek isterdim. Bilir misin sen gidince ben de gittim belki kendim buradayım ama ruhum, canım gitti.
Oysa sen seher yellerinin saçlarını savurduğu bir zamanda düştün gönlüme. Zaman su gibi akıp geçiyordu da sen gittiğinde zaman durdu sanki ne zaman saate baksam seni gece duruyor. Gönlümün telleri seni söylerken dilim sana hasreti anlatıyor tıpkı rüzgarın dağlara aşkı gibi.
Eskiden seni kaybetmekten korkardın. Bilmezdim ki, sensizlik senli olmaktan daha güzelmiş seni bir başka seviyorum.
Baktığım güzelde sen varsın, saçları sen gözleri sen, hele kirpikleri var ya seni saklar senli gören gözlerde. Sana hasret kalmak güzelmiş sevdiğim tıpkı seni sensiz sevmek gibi. Gezdiğin yollarda sen yürüdün diye yürümek, sen baktın diye aynalara bakmak…ve seni görmek. Yatağımın sol yanında senli gecelere yatıp senli sabahlara uyanmak. Seher vaktinde dağlar alev alev tutuşurken, seher vakti senli sevdalara uyanmak…
Sarı saçlı kızın saçlarının arasındaki şafağın yangınlarına sakladım sana olan hasretimi. Akşamın kızıllığında göresin diye.. bulutlara ezberlettim senin hayalini. Saçlarına taktığım yıldızları gördüm de hüzünlere daldım.. dün gece gülen hayalindi karşımda durmuş tel tel zülfünü tarıyordun. Ay yüzüne düşmüş güzelliğin yüreğimi dağlıyordu.
Gözlerin vardı, gece mavisi mi desem ya da menekşe bakışlı mı? Sahi ne renkli bana bakan hülyalı bakışların… hele o gece esrarengiz bakışları attın ya yüreğim yerinden çıkacak sandım. Ey sevgili sen nereden öğrendin böyle bakmayı, o bakışlar var ya gece mavisinin en derini. Menekşenin en hülyalısı, bakışlar alevsiz yakıyorken yüreğimi.. gittin ya sevdiğim o günden beri ben bende değilim… ne gelebildim ne kalabildim. Söyle sevgili hiç mi ihtimal yok bende kalman için. Oysa ben sendeyim… Sevinçlerse; hep hüzünlerde kaldı.
SEVİNÇLER HÜZNE DURDU
Sen gittin ya gülüm
Sevinçler hüzne durdu
Saatler sensiz geçmiyor
Ne zaman baksam seni geçe de duruyor
Ben mutsuz ben sensiz
Bir yanım yarım bir yarım öksüz
Bardağımda gözyaşlarımı içiyorum
Bardak sarhoş, ben sarhoş
Kadehlerde dudak izlerin sen diyor
Dün gece bizim yerdeydim
Masa aynı, kadeh aynı, mey aynı,
Bir sen yabancı, bir ben yabancı
İçmek gelmiyor içimden
Salon loş, masalar boş, gözüm görmüyor
Mezeler aynı, meyler aynı
Sazda söz, sözde name ayrı
Sensiz tat vermiyor..
Sen gittin ya gülüm
Masamda solmuş gülün bir de resmin
Dilimde senli şarkılarım
“Ben seni unutmak için sevmedim
Uzayan yollara neden inandın”
Oysa seni ne çok sevmiştim
Sen:
Yollara sevdalandın
Gurbete aşkını yazdın destan destan
Gülüşlerini sakladın gözlerimden
Sevda sözlerini yasakladın dudaklarına da
Sevmekten vaz mı geçtim?
Yalandır sözler, yalan
Sen gittin ya gülüm
Sevinçler hüzne durdu.