Benim Balonlarım vardı !...

İki gün önceki canlı performans, düellonun yankıları ve tepkileri hala devam ediyor. Dünden beri, farklı kültür ve siyasi görüşü olan en az yirmi kişiyle görüştüm. Ucundan kenarından biraz kritik yaptık. Hemen hemen herkes, Kılıçdaroğlu – Gökçek karşılaşmasının hiçte medeni bir ortamda olmadığını ve Gökçek’in oturumu sabote etmeye çalıştığını ifade etti. Ortak bir noktada buluşmamız, aynı düşünceyi paylaşmamız, bu işin gerçekten dışarıdan, ekran karşısında böyle göründüğünü gösteriyor. Sonra, dünden beri gazeteleri taradım, bir çok köşe yazarı da bu doğrultuda düşüncelerini ortaya sermişler. Yani Gökçek’in kaçak güreştiğinin herkes farkında. Hemen hemen hiçbir yerde, Sayın Gökçek’in ifade buyurdukları gibi Sayın Dündar’ın taraf tuttuğunu, konuşma sırasını hep Kılıçdaroğlu’na verdiğini ve onu hiç uyarmadığını, Dündar’ın anti-demokratik bir yönetim sergilediğini falan söylemiyor.

Uğur Dündar’ın yönetiminden memnun olmayan Gökçek, dünkü TekeTek programına konuk oldu. Sanırım kendini tam olarak ifade edemediğinden şikâyetçiydi, belki orada kendine taraf bulurdu ama dünkü programda dahi ben programı tarafsız gözle ve kulakla izlememe rağmen, çok sağlam bir savunma izleyemedim. Evet ortada bazı savunmalar vardı ama Kılıçdaroğlu’nun o kadar iddiasına karşı, çürütecek savlar ortada yoktu.

Kim galip geldi, kim mat oldu ? Kim haklı, kim haksız gibi bazı anketler yapılmış internet üzerinde.. Bunların genelinde Kılıçdaroğlu’nun açık ara önde olduğunu gösteriyor. Akşamdaki programda da Sms oyları ile bir anket yapıldı, bir ara Kılıçdaroğlu % 60’lar civarında öndeydi. Sonra Gökçek öne geçmeye başladı ama Altaylı’nın açıklaması ile nasıl öne geçtiği belli oldu. Bir Gökçek taraftarı, 800’e yakın sms atmıştı. Programın sonunu getirmedim. Nasıl sonuçlandığını da bilmiyorum.

İşin ilginç yanı neydi biliyor musunuz ? Gerek geçen günkü programda, gerekse dünkü programda Sayın Gökçek sürekli olarak, şuan ki halefi konumunda olan Sayın Murat Karayalçın’a bir takım göndermeler yapıyor olması ve onu suçlayıcı tarzda konuşması, kendisini haksız gösteren medyanın yanlı ve taraf medya olduğunu, Geçen günkü programın yöneticisinin de taraflı olarak program sunduğunu ve Chp adına çalıştığını iddia etmesi… Ne kadar da büyük çirkinlikti ? Fark ettiniz mi ? Gökçek, anketlerde kendisini düşük gösteren basına yandaş medya, yüksek oranlı gösteren bazı yayın organlarına da (çoğu kendi yandaşları ve Akp destekçisi gazeteler ve internet siteleri) objektif ve tarafsız yayıncılık dedi..

Peki onlar yanlı ve yansız medya grupları… Ben dünden beri en az 20 kişiyle bu konuyu tartıştığımı söyledim. Bu konuda yazı yazdım. Gelen yorumlar, mailler dahil, hiç kimse Gökçek’i haklı görmüyordu. Öyleki, AKP'liler bile Gökçek'in televizyonda iyi bir görüntü veremediğini de vurgulayarak sinirli bir tavır sergilediğini dile getirmişler. Gökçek ise yönetime televizyon tartışmasıyla ilgili olarak <ı>"Uğur Dündar taraf tuttu. Beni kumpasa getirdiler" diye söylene dursun, Akp yönetimi ise bunun üzerine Gökçek'e <ı>"Senin muhatabın Karayalçın mı yoksa Kılıçdaroğlu mu? Taraf tutacağını bile bile böyle bir programa neden çıktın" diye çıkışmış. Aklın yolu ebetteki bir. Bizimde iki gündür aslında öne sürdüğümüz buydu? Yani Karayalçın’ın hiç orada işi yoktu, çünkü iddiaları ortaya atan o değildi !..

Neyse, bu tartışma daha çok tartışılır. Ayrıca, kimin tartışmadan haklı ve galip olarak çıktığının muhasebesini yapmak bize bir şey kazandırmaz. Burası garip bir ülke, haksız gördüğünüz çok insani bir gün çok iyi mevkilere gelebiliyor. Haklı görüp, yanında olduğunuz insanlar da ezilmeye mağdur edilmeye, yalnız bırakılmaya reva görülebiliyor. Artık Türkiye’de yaşanılanlar ne yazık ki, beni o kadar çok şaşırtmıyor. Ama bunları görmekten, duymaktan ve okumaktan çok rahatsız oluyorum ve üzülüyorum. Bu ülkeyi böyle durumlarla ve kötü manzaralarla, kötü yönetimlerle, şaibeli işlerle uğraştıran ve bu ülkeyi baş tacı edilmeyi hak etmeyen insanlara teslim edenlerin bir gün utanmasını temenni ediyorum… Ama aynı paralellikte, her daim bu tür insanlara ve kurumlara pay sahibi ve söz sahibi olmasını sağlayan, oyunun değerini bilmeyen insanların da oturup artık düşünmesi gerekiyor ve hepimizin kendimize “ben bu insanlar tarafından yönetilmeyi hak ediyor muyum “ diye sorması gerekiyor.

../..