Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Kasım '10

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Benim İbadetim

Benim İbadetim
 

Bir yer var, biliyoruz..!


Yıllarca erozyon kelimesini telaffuz edemedik… Sürekli “erezyon” dedik, hatta “erovizyon “ bile dedik. Bir kere adını doğru söyleyebilsek gerisi gelecekti… Geldi de; kültür erozyonu, dil erozyonu, politika erozyonu, tarih erozyonu, saygı erozyonu… artık her kavrama bir “erozyon” sözcüğü eklenir oldu.

Ancak, sıra bir türlü “toprak erozyonuna “ gelemedi. Şöyle bir , “ Erozyon mücadele , bir milletin var olma ya da yok olma davasıdır “ denecek gibi oluyor, siz de “Yok yav… eeee!” diyorsunuz, gerisi, gerisi yok...

Kim diyor, neden diyor, ne oluyor? Sadece, meraklıları veya ilgilileri/ilgilenenleri biliyor.

Şimdi size, erozyonun tarifini versem, biliyorum ki hiçbir şey anlamayacaksınız. Araştırın, bakın desem ” Amaaaan kim uğraşacak onla “ diyeceksiniz. Hadi biraz araştırıp, konun üzerinde kaldığınız düşünelim, “Abooo bu iş beni aşar “ diyeceksiniz. En iyisi hiçbir şey olmamış/olmuyor pozisyonuna yatıp, “Boş veeeeer, alame ne olursa bana da o olsun” deyip bir kenara bırakacaksınız.

On üçyıl kadar önce idi. Sayın Prof.Dr. Tuncay Neyişçi, vereceği seminere şu soruyu sorarak başlamıştı: “ Toprak nedir?” Sıra bana geldiğinde, tek bir sözcük ağzımdan çıktı, “Ekmektir.”

O güne kadar “ toprak” nedir diye hiç düşündüğümün farkında değildim. Değirmenimiz aklıma gelmişti, köylü ekip biçtiği buğdayı ; önce harman yapar sapı taneden ayırır, çuvala koyar değirmene getirir.Biz hakkımızı alırız, taneyi öğütürüz un yaparız. Köylü gelir ununu alır, evinde ekmek yapar, yer. Benim bildiğim buydu.

O gün “ekmek” derken, analitik düşünmemiştim. Toprağın nasıl oluştuğu ile ilgili de bir fikrim yoktu. Toprak ben doğmadan önce vardı, her yerde idi. Ekilir, dikilir, ev yapılır, çanak –çömlek yapılır, gübrelenir, akar, gömülür, sürülür , siyah –beyaz-kırmızı –kahve renkleriyle her yer topraktı… Hep toprağın üzeriyle veya gördüğümle ilişkim olmuştu.

Onüç yıl önce ” 1cm toprağın 300 yılda” oluştuğunu öğrendiğim gün, cahilliğimden nasıl utandım anlatamam...

Bu utanç ve cehalet, beni TEMA’nın gönüllüsü yaptı” desem her halde yanlış olmaz. Cahilliğimi telafi etmem gerekti; toprak üzerine yazılan ne varsa okudum…

Okudukça cahilliğimden bir milim azalma olmadı, aksine arttı…

Toprağın kendi fiziksel yapısı, ekonomisi, kültürü üzerine okuduklarım gecelerimi-gündüzlerimi aldı. Ülkemi tanıdım, Dünyayı tanıdım.

TEMA’nın eğitimlerinde toprağın düşmanı erozyonu tanıdım.Erozyonla nasıl mücadele edilmesi gerektiği bilincine erdim. Tabi bunlar bana yetmedi, bu sefer öğrendiklerimi “ öğretmek” için yola çıktım. Bunun daha zor ve uzun bir yol olduğunu süreç içerisinde öğrendim. Yılmadım, bıkmadım, usanmadım, çünkü bir kere “toprak gönüllüsü” olmuştum.

Benim ibadetim, “erozyonu ve doğuracağı sosyal, siyasal, ekonomik ve ekolojik felaketleri” anlatmak üzerine oldu. Yeryüzünde hiçbir insanoğlunun aç-susuz-evsiz-işsiz-yurtsuz kalmasını istemiyordum.

Birşey öğrendim: Aşımızın-işimizin-havamızın-suyumuzun- bağımsızlığımızın ve hürriyetimizin düşmanı Erozyonla Mücadele ancak Devlette, Halkta ve Endüstride ortak bilinç yaratılarak mümkündür.

Herkesin ibadeti kendine!

 
Toplam blog
: 272
: 734
Kayıt tarihi
: 13.10.07
 
 

1959 Sinop Bektaşağa Köyü doğumluyum. Yaşamda, anlaşılacak bir şeyi olanlara ve bunu öğreti yapan..