Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ekim '12

 
Kategori
Öykü
 

Benimkisi bir fısıltı

Benimkisi bir fısıltı
 

22 Ekim Pazartesi yağan yağmurdan bir görüntü...


Duyarsınız, duymazsınız…

Ve hatta üç paralık kadın ne olacak, diyebilirsiniz…
Huzuru ve yaşam kalitemi artırabilmek için 34 yıl çalıştıktan sonra, 34 yıllık birikimlerimle edindiğim bu güzel ve sade evime geldim. İlk zamanlarda her şey çok güzeldi. Huzur gerçekten her yanımızdaydı.
Ne olduysa 2006 yılından sonra oldu. Benim gibi uzun yıllar çalışmış ve emekli olmuş geçmişteki yaşamında bir unvanı olan o insan gelince her yanımda olan huzur gidiverdi.
Önceleri otoparka yağan yağmurlar senin yüzünden öndeki evleri tehdit ediyor diye başladılar. Otoparka bitişik duvarları kırdılar. Parmağını uzatarak tehdit ederek: “Buraya yağan yağmur suları senin önündeki bahçeye akacak” dediler. Ben de “Fark etmez, yağmur suyundan bir zarar gelmez, aksın” dedim. 
Ayağım kırıldı, yatıyorum. Adamlarını gönderdiler.  “Evinin önüne kanal açacağız” dediler. “Olmaz, kanal yapacaksanız eğer tehlike varsa toprak altından boru döşeyin, parasını ben öderim” dedim. “Hayır, kanal açacağız” dediler. İzin vermedim.
Kış gelmişti, havlar soğumuştu, ayağım da kırıktı, İstanbul’a gittim. Kapımın önüne meşhur kanallarını açmışlar yanına parke taşlar döşemişler, daha önce kırdıkları duvarları örmüşler, otoparkın tam ortasından üzerine demir parmaklık döşeyerek bir kanal açmışlar. Bahçem bakan görevli telefon açtı, haber verdi. Ben de hukuki süreci başlattım. Kaymakamlığa ve savcılığa başvurdum. Kaymakamlık yasal olmayan bir işlem yapıldığı eski haline getirilmesi için bilirkişi raporu hazırladı ve tebliğ etti. Uygulamadıkları gibi tapusu benim üzerime ait olan evimin sanki kooperatife aitmiş gibi gösteren bir tapuyla mahkemeye ve bir de idare mahkemesine dava açtılar. İdare mahkemesi kaymakamlığın kararını bozdu zaten kaymakamlık da savunma vermedi, haberim olmadığı için de müdahil olamadım.
Diğer mahkemede yeni seçilen yönetim tarafından müracaata bırakıldı ben takip etmedim.
Ben de açık kanala boru yerleştirdim üstünü kapattım. Yanındaki parke taşları da yönetim almış başka tarafta kullanmış.
Artık iş kan davasına dönüştü. Yönetimden de ayrılan geçmişinde unvanlı olan kişi bana ve kooperatif yönetimine noterden ihtarname göndererek kendisinin başkanlığı döneminde yasalara aykırı olarak yaptığı kanalın içine döşenen borunun kaldırılıp kanalın açık olması yanına parke taşların döşenmesi, bahçeye yaptırdığım kayrak taşlarının ve barbekünün söktürülmesi için. Ben cevap vermedim, kooperatif yönetimi cevap verdi. Önce sulh hukuk mahkemesinde dava açtı. Sonra savcılığa suç duyurusunda bulundu savcı bana ve yöneticiye kamu davası açtı. Olmadı bir de ben ona hakaret etmişim diye asliye hukukta maddi ve manevi tazminat davası açtı. Ve böylece 60 yaşından sonra 5 dava ile karşı karşıya kalarak mahkeme serüvenim başladı. Sonra yandaşlarıyla birlikte benim için oturduğum bu güzel yerde kendince itibarsızlaştırma operasyonlarına başladı. Tabii ben 34 yıl sadece bu vatana bu millete hayırlı insanlar yetiştirme savaşımı içinde olduğumdan insanları rahatsız edecek stratejileri öğrenmeyi ve öğretmeyi hiç düşünmemiştim. Haydi bu da benim bir eksiğim olsun. 6 yıl boyunca usanmadan davaları benim açtığımı ve kendine hakaret ettiğimi söyledi durdu orada burada. Bütün insanlar da hatta kaymakam bile unvanından ötürü yüzüme karşı onun yalan söylemeyeceğini söyledi. Aklınca beni yalnızlaştırıp evimi sattıracakmış 6 yıldır bir türlü olmadı.
Ama bir şeyde başarılı oldu onca davadan birini kazandı otoparka bitişik olan benim tarafımdan yapılmayan kooperatifin yaptığı duvarı yıktırma başarısını gösterdi. Kanal içine döşediğim boruyu çıkarttırdı ve şimdi önümde işe yaramayan ve ne olduğu belli olmayan inşaat mühendisi olan bilirkişinin de hangi kriterlere göre dediğini anlayamadığım çok güzel? dediği kanalı açık bıraktırma becerisini gösterdi. Bu arada kayrak taşlarını ve barbeküyü de mahkeme kararı ile söktürdüm.
Bu arada oturduğum yerleşim biriminde aynı benimkine benzeyen 345 ev daha var. Onların hepsinde bahçe, duvarları, demir parmaklıkları, tel örgüleri, barbeküleri, üzerine pergola yapılmış oturma yerleri var. Ama sadece ben mahkemeye verildim benim duvarlarım mahkeme kararı ile yıkıldı. Bu şansta bana ait diye düşünüyorum ve hatta beni mahkemeye veren renkli ışıklarla süslenmiş bir Amerikan barı bahçesine yaptı ki keyfinden yemede yanında yat derler ya işte öyle bir şey…
Öykü bu kısaca ama şimdi her gece evin çevresi korunaksız olduğu için domuzlar ziyaretime geliyor. Dört ayaklıdır zarar gelmez diye düşünüyorum ama geceleri erkenden eve çekilmek zorunda kalıyorum ve her gece evimin etrafında domuz vuracağım diye gezen silahlı insanlardan da çok rahatsız oluyorum. 
Aşırı yağan her yağmurda da duvar olmadığı için kapımın önüne kadar nehir gibi akan sel suları da cabası. İşte öyle bir yağmurda ailece aman evi basmasın diye elimizde kürekler, süpürgelerle beklemekten de yoruldum. 
Bu bir öykü ama gerçek bir öykü…
Fısıldıyorum sadece ama duyuramıyorum…
Haykırmalı mıyım?
Ne dersiniz?
 
 
Toplam blog
: 222
: 1359
Kayıt tarihi
: 22.07.06
 
 

Matematik öğretmeniyim. Liselerde okutulan MEB Talim Terbiye Kurulundan onaylı matematik ders kit..