Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Aralık '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Benimle evlenir misin? 4 Yıl sonrası “kıyamet”

Benimle evlenir misin? 4 Yıl sonrası “kıyamet”
 

http://www.resimcim.net/hayvan-resimleri/34424-beyaz-ayi-resimleri/


Benimle evlenir misin? 4 Yıl sonrasında “kıyamet”

1986 yılında Çernobil faciası meydana geldiğinde; ergenlik dönemimizin başlarındaydık!. Siyah-beyaz tv’lerde haber görüntülerini izlerken biz daha nükleer’in haliyle “radyasyon’un anlamını bile bilmiyorduk. Bu gün olduğu gibi; tv’lerde değilde TRT kanalında koca koca adamlar açıklama yapıyor, kimi “kanser” kimi “radyasyon” kimi “çay” kimi “fındık” diyor. Kimi de ekonominin zarar görmemesi için elinde bardak bardak çay içiyordu.

Diğer yandan bir gerçek daha vardı. Bu gerçek ise Karadeniz’in, Ukrayna’ya yakın olması bütün yeşil bitkilere radyasyon yayılması, haliyle “kanser” vaka’larının artmasına, ölüm oranlarının yükselmesine neden oldu.

Neden böyle oldu? Çünkü bizler bilinçli değildik. Bahçemizde yetişen bitki’den yiyorduk.”Radyasyon” “Kanser” bize uzaktı. Hem, 2000 yıllara daha çok vardı. Kanser vaka’larının o zamana kadar kalması bile, olasılıklar arasında değildi. Bu kararı bizler veriyorduk, ilerde de bunun bedelini de bizler ödedik ne yazık ki.

Şimdi ise, 4 yıl sonra “Kuzey Buz Denizi’nin” hızla erimeye başladığını ne yazık ki akşam Kanal D’de dinledik!

Hep bize uzak kötü olasılıkları dinliyoruz. Dinliyoruz ve şu an ki durumumuza uzak gözüküyor. Tıpkı “Çernobil kazası sonucu” gibi.

Halbuki, “gelecek bir gün mutlaka gelecek” sözünün klişe olmadığını, küresel kıyametin burnumuzun dibinde olduğunu bu ay’da bile hissediyoruz. Mevsim Kış, öyle öğrettiler bize, küçüklüğümde yağan kar’ların “Aralık Ayı’nı” ve de “yılbaşını” hatırlattığı dönemlerden çok çok uzağa düştük. Yaz aylarında yaşadığımız kuraklık, küresel kıyametin hiçte uzak olmadığını gösterdi.

Şimdi ise Kuzey Buz Denizi’nin erimesi tesadüf değil. Yıllardır söylenen ama hep kulak ardı edilen bir gerçek!

Evet!

Benimle evlenir misin? Kıyamete az kaldı.

Seni Seviyorum! Kıyamete az kaldı.

Beni Affet! Yaptıklarımı bağışla…Kıyamete az kaldı.

Ne olur kırma beni! Kıyamete az kaldı.

Uzat ellerini, kabul et yardımımı! Kıyamete az kaldı.

Haydi gel, durma, geçiyor zaman…Kıyamete az kaldı.

Hep mailler’de dolaşan mutluluk sözleri, yapacaklarımız, hayallerimiz, gelecek planlarımız, annemiz, babamız, kendimiz, tatilimiz, borcumuz, iyimiz, kötümüz, sevgilimiz, çocuğumuz, eğitimimiz, kariyerimiz…

Bütün bunların “Çevre” faktörü olmayınca, “hiçbir şey” olacağının ayırdına ne zaman varacağız?

Hırslarımızın, kırgınlıklarımızın, kötülüklerimizin, kırılan kalplerimizin, küslüklerimizin… Vadesini kısaltacağımız yerde, uzatmanın hiçte anlam taşımayacağını öğreten tek gerçek “Çevre”

Maalesef ki, hayatın artık “kader”den çıkıp, ”Bilinçlenme” ile kazanılacağını,

Artık; Yapacaklarımızı, yaşanılacaklarımızı ertelemenin bir anlamının kalmayacağı öyle aşikâr ki.


Hiç olmazsa yaşamımızı ertelemenin, hırslarımızın uğruna çevremizdeki güzelliklerin, yaşamımıza pozitif değer katan yaşamların farkına bari varalım!

Hani bir söz vardır; "Çiçek uğruna, ayağımızın altındaki çimenleri ezmeyelim. Basıp geçmeyelim"

Hırslarımızı, bir tarafa varıp, hayatımızı güzelleştirelim. Kıyamete ne kaldı?

Zaman kazanım zamanı…

Hayatı ertelemek, kaybetmek demek...
Çevreyi kaybetmek, hayatı bitirmek demek...

Not:Başlık, dikkat çekmek içindi...

Not 1: Rahatsızlığım devam etmekte ama, bu yazıyı akşamdan beridir yazmak boynumun borcu gibi oldu.


 
Toplam blog
: 359
: 1593
Kayıt tarihi
: 29.11.06
 
 

Deli-dolu, akıllı,  yalandan yere çamura yatan, normal değerlerde zekalı, esprili, şakacı, kendin..