Beş gün önce okusaydım haberi…

Nisan’ın altısı bugün, bir haber okudum, şaşaladım, tarihi tekrar kontrol etme gereği hissettim, Nisan bir şakası gibiydi…

Şaka değilmiş, tarihi kaç yerden teyit ettim!

Necmettin Erbakan’ın siyasete geri dönme engeli mevcut değilmiş! Yapılan yasa değişiklikleriyle başvurusu kabul edilmiş!...

Bir tepsi baklava çalan çocukları hatırlar mısınız, bilemem, ne işkencelere maruz kalmışlardı, kaçar yıl ceza almışlardı, perişan olmuştu hayatları, bir tepsi baklavaydı çaldıkları…

Çalmak… Savunması yapılamayacak bir eylemdir!

“Açlık sofuluğu bozar” diye de bir laf vardır, doğru analiz etmek gerek…

Necmettin Erbakan neyi çalmıştı?

Trilyonları…

Ekmek çalsaydı, mesela, ilaç çalsaydı hasta çocuğu için, ama çalınanlar öyle değildi!

Hatta, aynı davadan yargılananlara devlet teslim edildi!

Çalmak! Kötüdür!...

Üst düzey yaptığında aklanıyor olması, alt düzey yaptığında sırtlarında sopa kırılması ve mahpuslarda çürümelerine onay çıkartılması ortalama alındığında Türkiye’nin yargısını dengelemiyor!

Elimde değil, empati kuruyorum; oğlum hasta olsa, Devlet hastanesi bakmasa, cebimde hiç param olmasa, başvurduğum her yer beni kapı dışarı koysa, bu arada ödediğim vergilerle bazı kişiler çocuklarına yatlar, katlar alsa, onların çocukları Amerika okuyup, oralarda tedavi ediliyor olsa, son çare olarak bana bırakılan ilaç çalmaksa, ölümüm pahasına çalardım o ilacı!

İş gücüm yerindeyken, iş bulamıyorsam, benim yerime tercih edilenlerin bilgi ve beceri düzeyleri benden daha düşükse ve sırf bazı ideolojiler gözetleniyorsa; açlıktan ağlayan oğlumu susturmak için ekmek çalma hakkını da kendimde bulurdum!

Hele ki Deniz Feneri yok sayılıyorsa bir ülkede, gizlilik kararı alınmış, her niyeyse, trilyonları cebine indirenler yazlıklarında bilmem kaç ay dinlenerek hapis cezasını çekiyorlarsa, o kişiler cumhurbaşkanı tarafından affediliyorlarsa, kanun karşısında bir de siyasete geri dönmesi onanıyorsa, bir ekmeği, ilacı, bir tepsi baklavayı çalanların bellerini kıranlar, neredesiniz?

……

Müslümanlıkta hani haramdı çalmak çırpmak?

Sizin gibi sofu değilim, inancım Allah ile kendi aramdadır, bir lokma haram geçmemiştir ancak boğazımdan yine de… Allah korkusundan değil de, Allah’ın dediğini anlamamdan, yüreğime, onuruma yediremememden, diğer insanlara, emeklerine duyduğum saygıdan…

Umarım hiçbir zaman hak etmediğimi almak durumunda kalarak sınanmam!

Oğlumu yaşatmak adına bir ekmek, ilaç çalmak durumunda da kalmam, umarım, Allah’ım, açlıkla, parasızlık ve sağlıkla sınama!

……

Adaleti arıyorum, madem Nisan bir şakası değildi, değişen yasaların sorumlularını arıyorum, aynı davadan yargılanan ve dokunulmazlıkları bulunanların yarınları için düzenlenmiş gibi bu yasalar; madem Allah katında eşit tüm insanlar, Müslümanlığı değnek yapıp da arkalarına milyonlarca kişileri takanlar, kanıtlayın inancınızı, eşit yargılanın bir ekmek, ilaç, baklava çalan halk insanıyla, kaldırın dokunulmazlığınızı!

Hem de korkmayınız yani bu kadar, hükümete karşı gelişmelerden, hükümet seçimlerle belirlenir, siz nasıl ki türlü yollara başvurduysanız, bir diğerleri de başka yollara başvuracaktır!

İlle de askeri bir darbe olması da gerekmiyor hani, her siyasi partinin amacı kazanmaktır seçimleri, bu bağlamda onlar da hükümete karşı çalışmalar sergiliyorlardır, sizin bir vakitler yaptığınız gibi…

Gerçi, hiçbir parti çocuk yaştaki nesli etkilemeyi düşünmemişti…

Çocuklar melekti, yani cinsiyetsiz, yani masum…

İlginçtir ki, dini flama yapan bir parti çocukları, yani melek durumunda olanları kendilerine hedef belirledi!...

Beyinleri yıkanan melekler…

O meleklere, bilseniz ne broşürler gönderildi, ne burslar verildi, ne saray misali yurtlar temin edildi; aileleri eti senin kemiği benim diyerek meleklerini kimlere teslim etti!...

……

Şu andan itibaren, herhangi bir hırsıza verilecek ceza Necmettin Erbakan’a verilenin üstünde olursa, adalete sunulacak bir örnek dava çıkacaktır karşılarına!

Hoş, hangi avukat buna cesaret edecek?

……

Sayın Gül ile Erdoğan’ın çatıştıkları konu Türkiye değil de bu olsa gerek!

Dini asa edinen iki ayrı parti, dindarlar acaba bölünecek mi?

Dindarların bölünmesi dini kendi ve Allah arasında yaşamak isteyen ben gibilere yarar, yine de bir adalet duygusu var ki, dindarlarda artık gözlemleyemediğimiz, onların gözünde biz “Dinsizlere” baki kalan, “İnsan eşittir” ilkesi!

Dindarlar bölünebilir, Erdoğancılar ve Erbakancılar olarak, bazen kazdığı çukurlara da düşebilir insan, bunlardan haz almak yerine, insanlığını korumaktır aslolan!

Bu yüzden bazı partiler sakin dururlar…

İnsana, topluma, kendilerine ve amaçlarına duydukları saygıdan…

Bazı insanlar bunu algılar, bazıları gücü küfürde ararlar!

……

Çalmayı ve kılıfını uydurmayı bilmek de bir çeşit güç gösterisi olmaya başladı sanırım, yoksa bunca aç-bilaç halk neden sussun ki bu kadar?

……

Müslümanlık desek, çalıp çırpma ne zaman sevap oldu ki? Onun da mı anayasası değişti, çaktırmadan, üç-beş yetkili imza ile?

……

Bazı insanlar evine günde iki ekmek, üç domates, bir kilo patates alabildikleri için sevinirler, korkarlar, bu şanslarını yitireceklerinden, bir ton kömür alamayacağından, bedavadan, gelecek seneye, onların gözü öyle ucuzlamıştır ki, iki yumurta, üç yüz gram kıymaya bağlanmıştır bazı yaşamlar!

Sorgularsa nedenini, korkar, şükrettiklerini belki de bulamayacak!

……

Bir takım insanlar üç kuruşa muhtaç yaşarlar! Bu insanlar fazla da ağlanmazlar! Yakıştıramazlar ağlanmayı onurlarına!...

Bazı değerleri vardır, ama kişisel, ama toplumsal, ama dinsel…

O değerleri için yaşarlar!

……

Bazı insanlar vardır, bazı değerleri sömürürler!

Birey gibi, toplum gibi, din gibi…

……

Bazı insanlar yaşamak için fazla bedel öderler, bazıları için pek ucuzdur yaşamak; onlar korkanların üzerinden pek kolay geçinirler!

Ama ekmek ile, ama ilaç, ama din, ama korku ile!...

Gülgün Karaoğlu
Nisan,06/09