Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Eylül '09

 
Kategori
Futbol
 

Beşiktaş'ın CSKA maçı taktiği üzerine akıl yürütme

Beşiktaş'ın CSKA maçı taktiği üzerine akıl yürütme
 

Holosko


Beşiktaş beklemeli

Ankaraspor maçının ertelenmiş olması bir avantaj. Ligde yapılacak yeni bir puan kaybı oyuncuları olumsuz etkileyebilirdi. Bu maçın Kayserispor yenilgisinin ardından oynanacak ilk maç olması Beşiktaş açısından şans. Travma yaşantıları kısa vadede her zaman artı direnç doğurur. Fenerbahçe ve Galatasaray’ın bu yıl aldığı skorları belirleyen unsurlardan biri geçen yıl yaşadıkları travma. Kendi sahasında oynuyor olmasının doğal etkisiyle, kazanmak zorunda olan ya da böyle hisseden takım CSKA olacak; bu Beşiktaş için bir artı; özellikle oyun 60-70 dakika berabere götürülebilirse, son bölümlerde CSKA’nın açık verme olasılığı artacaktır. Açık vermek demek, alan vermek demek; alan vermek demek de Holosko demek. Beşiktaş maça kontrollü ve sakin başlamalı; Türkiye'nin Bona Hersek maçında oynadığı oyun ve ödediği bedel bu maçta Denizli için esas olmalı. Fink ile veya Fink’siz, yerleşik oynanmalı. Beşiktaş rakibi beklemeli. Bu maçın anahtarı sabır; beraberliği göze alan bir oyun anlayışı galibiyet getirebilir; mutlak galibiyet hedefleyen ve oyunu görece önde oynamayı hedefleyen oyun işi zora sokar.

Tello'nun "ağrıları" artık geçmiştir

Denizli’nin, oyun düzeninde değişikliğe gideceğini sanmıyorum; üç orta saha, iki kenar ve tek santrafor oyunculu oyununu oynayacaktır; bu oyunu dengeli ve sakin oynaması çok önemli; dengeli ve sakin bir oyunun dengeli ve sakin oyuncularla oynanabileceği gerçeğini göz ardı etmemesi gerekir; bu nedenle Ekrem taca çıkmalı. Ernst’in yeri sağlam. Fink, Tabata, Tello, Nihat, Holosko, Bobo, Nobre, Yusuf, Özkan, Ekrem ‘den beşi kulübede oturacak, beşi sahada olacak; hangilerini seçeceğini öngörmek zor. Denizli her türlü kombinasyonu deneyebilir. Fink seçimi takım savunmasını güçlendirecektir. Tabata seçimi ise topun takımın ayağında daha çok kalmasını sağlayacaktır. Tabata’yı seçme olasılığını daha yüksek görüyorum. Fink’li oyunda yaşanan gol sıkıntısı bu seçimde etkili olabilir. Tello, oynaması olası oyuncular içinde oynama ihtimali en yüksek oyuncu; esasında ilk sırada adının yazılması gerekiyor. "Ağrıları" geçmiş olmalı; takıma yeterince bedel ödetti; bu maçta "ağrısız" olacaktır. Oynayacağı pozisyon tartışılır; iç de olabilir; dış da olabilir. Tabata iç oynarsa, Tello dış oynar. Denizli iki dışta Nihat ve Holosko’yu kullanırsa, iki iç olarak Tello ve Tabata yapabilir. Tello ve Tabata, Nihat ve Holosko’nun koşu yoluna çok etkili toplar atabilir; bu açıdan bakıldığında, bu maç Beşiktaş’ın kadro yapısına çok uygun bir maç. Rusya Ligi'nde yayınlanan birkaç maçından anladığım kadarıyla, çok iyi top kullanan oyuncularının da olmaması, sabırlı oynanması halinde üretken olamamaları sonucunu doğuracaktır; bu, oyunun devamında onları sinirlendirebilir. Kazanmaya ihtiyacı olan ama çaresiz hiseden takımın oyuncusu sinirlenir.

Köybaşı, Üzülmez'den tecrübeli!

Tello ve Tabata’nın oyunun iki yönünü de oynayabilen oyuncular olması Beşiktaş’ın kontrol esaslı oyunu oynamasını kolaylaştıracak olan bir unsur. Etkili hücum oyunu oynayan, orta sahayı hızlı geçen bir takıma karşı bu oyuncuların geri dönüşleri yeterli olmayabilirdi. Rakibin topla iyi olmaması Beşiktaş’ın Fink’siz de etkili savunma yapabileceğini gösteriyor. Duran top katkısı ve pivot özellikleri dikkate alındığında Nobre’yi Bobo’ya seçerim. Bobo’nun hızlı olması Denizli’yi bu maç bir deplasman maçı olduğu için etkileyebilir; ama iki süratli açık, oynatılması halinde bu ihtiyacı karşılar. Nobre duran top savunmasında da takıma katkı sağlayacaktır; yenilen bir golü çıkartmak çok zor olur; bu nedenle Nobre “şanssız” bir gol yemiş olmamak için gerekli. Galatasaray maçında sahada olsa, Sarp’a o kafayı vurdurmayabilirdi; bu durumda maç 4. dakikada bitmiş olmazdı. Denizli, Nihat ve Holosko'dan birinin yerine Özkan'ı düşünebilir; bu, takımı bozmaz; ama daha süratli ve bitiricisi varken Özkan ideal seçim olmaz. Özkan kısa mesafede çabuk olduğu için süratli sanılıyor; uzun mesafede çabuk olana süratli denir; ama zekası yeteneğinin üzerinde olan bir oyuncu olduğu için, bu, yanında koşan oyuncuyu ağır, onu süratli "gösterebiliyor." Ekrem dağınık bir oyuncu, kontrol ve pas oyununda bu seçim rakibe olanak sunar. Denizli önde baskılı oynamak isterse, bu, rakibe yarar. Yusuf oynarsa da hata olur: yumuşak bir oyuncu; sert bir rakibe karşı Yusuf takımı on kişi oynatır; hem savunmada hem de hücumda. Nihat da, Holosko da görece sert oyuncular; bu oyuncuların, toplu ve topsuz oyunda, rakibi, Yusuf’a göre yıpratma olasılıkları çok daha yüksek. Geçtiğimiz sezon Fenerbahçe ile oynanan kupa finali Denizli’yi yanıltmış olabilir; bek Ali Bilgin’e karşı "açık" Yusuf oyunu, Galatasaray maçındaki "açık" Yusuf seçiminin sebebi olabilir; bu maç için ölçüt, M.United maçındaki "açık" Yusuf oyunu olmalı. Yusuf oynarsa, bu, bek pozisyonunda oynayacak oyuncuyu da olumsuz etkiler. Denizli'nin bek pozisyonunda Üzülmez’i oynatması bekleniyor; bu bir risk. Üzülmez’in yaşı büyük; ama zorluk derecesi yüksek maçlarda yeterince soğuk bir oyuncu değil; yaş, oyuncuyu soğuk kılması bakımından esastır ; Üzülmez genç. Denizli, Köybaşı’nın Bosna Hersek maçındaki soğukluğunu ve oyuna yaptığı katkıyı dikkate almalı ve tecrübeli Köybaşı ile maça başlamalı. Kaş yerine Toraman oynarsa hata olur; Toraman’ın maç eksiği var; maç eksiği olan Rüştü'nin Galatasaray maç performansı Denizli için belirleyici olmalı, olacaktır da. Zaten oynatmayacağını söyledi; ama antrenmenlarda onu denediği söyleniyor. Kaş böyle atmosferlerde ayağı titremeyen bir oyuncu. Terim, Norveç deplasmanında bu nedenle ona güvenmişti. Kaş, maç eksiği olan Toraman’ı oynatmayı gerektirecek bir korku duymayı mümkün kılan bir "stoper" olabilir; ama böyle bir "bek" değil. Rüştü kadrodaymış; umarım “iyi bir ağabey” olduğu içindir; iyi bir kaleci olduğu için değil. Rüştü, Almanya maçı sonrası Milli Takımı bıraktığını açıklamıştı, Galatasaray maçı sonrası da kamuoyuna olmasa da yönetime ve hocasına Beşiktaş’ı bıraktığını açıklamalı; bu, gizli kalmalı. Beşiktaş, Rüştü’den sezonun geri kalanında “ağabey” olarak yararlanmalı. En azından, stoperler konusunda tereddüt olmaması sevindirici: Ferrari-Sivok CSKA’ya karşı zayıf kalacak oyuncular değil.

Sonuç

Oyun planı "rakibin açık vermesini bekleme" esası üzerine kurulur. Denizli de cezayı Yusuf, Ekrem veya çift santraforla değil, süratli kanat hücumcularıyla kesmeyi planlarsa Beşiktaş’ın kazanması sürpriz olmaz. Nihat santrafor, Bobo sol açık, Rüştü kaleci olarak oynarsa Beşiktaş kaybeder; bu seçimlerin teki bile olası kaybın ana sebebi olabilir. Nobre yerine Bobo oynarsa duran top savunmasında hata yapma olasılığı artar ve duran toptan gol yenebilir ve bu gol çıkartılamayabilir. Yusuf veya Ekrem ilk onbir başlayabilir; seçenekleri düşünüldüğünde bu seçimler takımı "şanssızlaştırır”. Galatasaray'ın 4. dakkadaki kornerinde Sarp'ı "alan" oyuncu Yusuf'tu. M.United maçında golü atan Scholes'u bozması gereken oyuncu da Ekrem. Kısacası, kadro seçimi “şans” unsurunun şeklini belirleyecektir. Kadro doğru belirlenir de, “açık bekleme oyunu” oynanmaz ve oyun görece önde oynanırsa bu da "şanssızlık" doğurur.

futbolteknik@hotmail.com

 
Kayıt tarihi
: 05.03.09
 
 

Felsefe okudum. İnsan denilen sürüye hakikatini hissettirmeye seviyorum. Araba ile kıyafet ile kendi..