Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ekim '10

 
Kategori
İlişkiler
 

Beyaz atlı prensini bekleyen kızlar gibi yaşıyoruz hayatı.

Beyaz atlı prensini bekleyen kızlar gibi yaşıyoruz hayatı.
 

İnsanların genelde iyi niyetli olduklarına inanıyoruz. Bizi kandırmazlar, aldatmazlar hatta o kadar gözümüzün içine baka baka konuştuklarına göre yalan da söylemezler diye düşünüyoruz.

“En iyi dostlarımdır” dediğimiz insanlar zor zamanlarda gösterebiliyorlar gerçekten ne olduklarını.


Fazla beklentili olmak deniyor buna belki de. Ya da saf ve salakça güvenmek oluyor kimi zaman. Bu durumlar yine iyi, küçük aldanmacalar sınıfına sokuyorum bu durumları. Bir de daha kanırtanı var.

Tıpkı Star Wars filminde olduğu gibi hayatta da iyilerin ve kötülerin savaşı oluyor. Bu arada şunu da belirtmek gerekir ki hep iyi insan ya da hep kötü insan diye ikiye ayrılmıyoruz aslında. Bu hayatta kötü olduğumuz zamanlarda var elbette. Ama bazı insanlar var hakikaten kötü bir ruha sahipler. Artık geçmişlerinde ne olmuşsa o fenalıkları aynen yansıtıyorlar etraflarına. Ne yazık ki bu insanların sayısı bir hayli fazla. Ne yazık ki hayatı da bunlar şekillendiriyorlar. Bunların tavırları, hareketleri, eylemleri dünyaya şekil veriyor. Eğer bu fikirleri çok acımasızca buluyorsanız. O zaman dünyaya şöyle bir bakın. İnsanlar maddiyat hırsıyla neler neler yapıyorlar.


Düşünsenize başka bir insanın hayatına sudan sebeplerden dolayı hatta sebepsiz olarak bile kast edecek insanlarla dolu etraf. İyi niyetli insanların başına kötü şeyler ya da bir takım tuhaflıklar geldiğinde üzülüyoruz. Kötüler için ise çeşitli beddualar ediyoruz. Lanetler okuyoruz. Kötülere pek bir şey olmuyor. Ya da oluyorsa da artık neden sonra oluyor. Etkisiz artçıllar. Bunun bir sebebi yani onlara bir şey olmamasının sebebi sanırım kişilerin bizzat kendilerini bilmesinden kaynaklanıyor.

Kötü bir insan etrafını da tıpkı kendisi gibi bildiğinden ona göre davranıyor. Ona göre önlemlerini alıyor. Hani derler ya “kişi kendinden bilir işi” bence aynen bu düşüncenin bir uygulaması. İyi niyetli de kendisi gibi biliyor çevresini, kandırılsa da, aldatılsa da inatla bir süreliğine daha “olmaz canım”...”bu kadarına da cesaret edemez...yok deve!” diye sayıklıyor sayıklıyor... Ta ki canı hakikaten yanana dek.


Eğer o nevrotik ve hakikaten kötü bir ruh taşıyan insanlardan değilsek...beyaz atlı prensini bekleyen kızlar gibi yaşıyoruz. Ha o kötülere hiç bir şey olmuyor...hakikaten onlar daha da rahat yaşıyorlar. “Ne zaman oluyor” diye soracak olursanız? Bence ancak kendilerinden de daha kötüsü karşılarına çıktıklarında zarara uğruyorlar...o da her zaman değil. Belki. Bazen. Çünkü hep bir şekilde hazırlıklılar.

Bir de saçma bir sorumuz daha var. “Akşam kafanı yastığa koyduğunda rahat ediyor musun?” diyoruz bu tiplere.


Bence deliksiz, süper bir uyku çekiyorlar. Çünkü zaten kötülüğü yapmama imkanları varken düşünememişler ve afiyetle, büyük bir zevkle yapmışlar. Bir de yastığa kafalarını koyduğunda uykularından mı olsunlar?

 
Toplam blog
: 237
: 1302
Kayıt tarihi
: 06.08.07
 
 

Biyolojinin son yıllarda, özellikle son 10 yılda içeriğinin yoğun bir şekilde moleküler düzeye inmes..